Girmiş olduğumuz yeni yıl ile birlikte Türkiye’nin terörle mücadelesi çok daha kararlı ve etkin bir şekilde devam ediyor ve etmeye devam edecek…

Önümüzdeki süreç, terörle mücadelede daha radikal adımların atılacağı bir dönem olacak. Hendeklerin kazıldığı, tuzakların kurulduğu il e ilçelerde, asker-polis-jandarma işbirliği ile yapılan operasyonlar, daha hızlı ve verimli hale gelecek olmasının yanında teröre alenen destek veren siyasi figürlerin yargılanması için gerekli işlemlerin yapılması önemli bir eşiğin aşılması anlamına gelecek…

Diğer bir önemli gelişme ise, hendeklerin kazılmasına zemin hazırlayan, terörist faaliyetlere yardım ve yataklık eden belediyeler için, kayyum atanmasını öngören gelişmedir… Söz konusu bu durum terörün hayat bulmasına olanak sağlayan yerel birimlerin diskalifiye edilerek, belediyelerin var olma sebebi olan gerçek işlerine odaklanarak halkın yararına hizmet götürmesine vesile olacak.

Kürt halkını temsil ettiğini iddia eden bir siyasi grubun, hendekleri, barikatları, tuzakları ve ayrılıkçı düşünceleri sanki tüm Kürt halkı benimsiyormuş gibi lanse eden sözlerine yargı önünde hesap sorulacak olması, en başta bölge halkının menfaatine olan bir gelişmedir… Zira bölge halkı sözde bu siyasetçi güruhuna destek vermemiş, ayrılıktan yana değil, bütünlükten kardeşlikten yana tavır almışlardır..

Bugüne kadar gerek HDP tarafından gerekse de PKK tarafından halkın isyan etmesi yapılan çağrılara, bölge halkı destek vermemiştir..

HDP ve diğer değişik isimlerdeki PKK zihniyetli uzantıları, söz konusu bu konjonktürel dönemde Suriye’deki gelişmelerden cesaret alarak kendilerine alan açma gayreti içerisine girmişlerdir… Bu gayretlerin gerisinde elbette küresel güçlerin önemli bir etkisi vardır…

Daha önce Irak’ta yaşanan gelişmelerle Kuzey Irak bölgesinin merkezi yönetimden fiilen koparılmış olması Suriye’deki gelişmelerle birlikte ikinci bir Kürt bölgesi oluşması umudunu güçlendirmiştir… Lakin Kuzey Irak bölgesinin coğrafi olarak diğer ülkelerle sıkışmış bir konumda olması, bağımsızlık ilan etmesi halinde sınırındaki ülkelere aykırı bir politika belirleyerek yaşamını sürdürmesinin imkânsız oluşu nedeniyle, Suriye’de oluşacak olan Kürt bölgesinin, Akdeniz’e kadar uzanacak bir koridorla adeta Akdeniz’den nefes alacak bir konumda olması planlanmıştır…

Tüm bunlardan dolayıdır ki, Türkiye’nin kırmızı çizgi olarak ilan ettiği Cerablus-Azez hattına PYD tarafından yoğun bir baskı kurulmaktadır… Bu bölge PYD için adeta nefes borusu niteliğindedir, çünkü planladıkları Kuzey Suriye Kürt koridorunun ayakta kalabilmesi ve yaşabilmesi için bu bölge hayati öneme sahiptir…

Türkiye, gerek coğrafi konumu gerekse ekonomik ve askeri gücü ile bölgede en önemli denklem kurabilen güçlü bir ülkedir… Rusya ile yaşanan uçak krizi sonrası İsrail ile ilişkilerin seyrine yönelik gelen haberler bu denklem kurma durumuna en önemli bir örnektir… Zira Başika kampı nedeniyle Irak’ın Türkiye’ye verdiği tepkilerin arkasında olan İran’a en iyi cevap İsrail ile ilgili gelişmelerle verilmiştir…

Ayrıca Türkiye- İsrail arasındaki ilişkilerin düzeltilmesi ve doğalgaz ticaretine yönelik haberler sonrası Rus tarafından gelen ‘’Türk Akımı projesini konuşmaya hazırız’’ türünden haberler, Türkiye’nin ‘’Denklem kurma’’ gücünü göstermesi bakımından önemli bir gelişmedir.

Ülkemizin potansiyelini küçümsemeyelim, Türkiye büyük bir ülkedir ve gelecek günler çok daha güzel olacak inşallah…

Rabbim devletimize zeval vermesin, Birliğimizi beraberliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermesin.

Selametle…