Hayrettin Atak
Hayrettin Atak HEY GİDİ KOCA REİS!

HEY GİDİ KOCA REİS!

Birilerine kapak olsun diye yaptırıp oturduğunuz saray yüzünden içimizdeki bazı densizler seni “yezid” ilan etti…

Cahiliyye devrinin helvadan yaptığı putları, önce tapıp sonra yemesi gibi, hukuku ve adaleti kendilerine yontmaya alışkın kör ve sağır hukukçular, din adamları, aydınlar, askerler, gazeteciler ve yazarlar bu görkemlerini sorguladığın için seni “adaletsiz” olmakla suçladı…

Yorgun bir millete yeniden bir ruh kazandırmak için verdiğin tüm çabaların “geleceğimiz ve bu ülke için endişeliyiz” diye sokaklarda açıklama yapabilecek kadar özgür ve cüretkar hadsizler tarafından özgürlükleri gasp etmek olarak yaftalandı…

Zelil ve rezil yaşantımız, uygarlığımızı her geçen gün biraz daha fazla tehdit ettiğini görüp yeniden şahlanmanın formülünü özümüzde ve geçmişimizde gördüğün için kendi içimizden bazı satılmışlar seni ‘gerici’likle suçladı… (Satılmışlık, yaptıklarınızı şeytanın size hoş göstermesidir, illa ortada para aramayın!)

Pislikten farksız Siyonistlere boyun eğmediğin için, iyi niyetli ya da kötü amaçlı din kisvesi altında sana saldıran din adamları seni münafıklıkla hatta kafirlikle itham etti…

İçimizdeki hainlere sessiz kalmayıp, çağın gereği olarak istihbarat teşkilatını güçlendirmek için yaptığın çalışmalar yüzünden, ülke düşmanları tarafından sözüm ona özgürlük adına zalimlikle ithaf olundun…

Sadece bu topraklarda yaşayan insanların değil tüm Müslümanların hatta mazlum tüm milletlerin derdiyle dertlendin diye bazı dönmeler seni katil ilan etme cüretinde bulundu…

Hayatları boyunca hiç ümmetin yanında yer almamış, zalime sessiz kalmış hatta alkış tutmuş insanlar çocuklarını hep sana düşman büyütmeye kalkıştılar…

İftiralara, haksızlıklara karşı yıllarca dimdik durdun… Sen boyun eğmedikçe millette ayakta ve yanındaydı… Bugün, her şeye, tüm saldırılara, tüm iftiralara, tüm yalanlara ve tüm söylenenlere rağmen biz bugünde hala seni seviyoruz sevgili Abdulhamit Han, Ruhun şad mekânın cennet olsun… Seni karalamaya çalışanların hiçbirinin ismi bile anılmıyor bugün, merak buyurmayın…

 

CE EEE!

Devletin ve milletin en üstünden en altına kadar tüm kurumlarında adamlarınız olduğu için iktidara daha yakın görünüyordunuz…

Ama yenildiniz…

Kimse ihtimal vermiyordu sizinle mücadele edilebileceğine, imkansız oldu… En üst mevkilerde en üst düzeylerde adamlarınız vardı çünkü… Ve elinizde çok önemli duyumlarınız…

Ama olmadı…

Ancak yenilgiyi kabul etmediniz… Geleneklerinizde olmadığı halde otoriteye değil itiraz, isyan ettiniz…

İçinden çıktığınız ülkeye değil de bize, değerlerimize ve ideallerimize düşman güneydeki ülkeye bu kadar aşırı güven nereden kaynaklandı ki… Ya da bu topraklara düşman ülkelerin size sahip çıkmasından hiç mi şüphe etmediniz… Neydi düşmanlardan beklentiniz, bu milletin mutluluğu için çabalayacaklarına söz mü vermişlerdi?

Batıya hatta papaya sığınmış olmanız gönlünüzü rahata erdirdi mi peki?

Bu ülkenin geleceğini oralarda aramak ne kadar doğruydu?

Papadan mağfiret dilemediniz tabi ki, İslamı rezil ve zelil etme amacınız da yoktu diye düşünüyor herkes. Ama sanıyorum iktidar hırsınız sizi dışarıdan destekçiler aramaya itti. Neydi bu hırsın kaynağı… İslam ülkesi sahipsiz değildi ki sahip çıkmaya kalkıştınız… Bir köleye iki efendi çok değil miydi? Çevrenizdekiler mi hırsınızı ateşledi, siz mi çevrenizdekileri ateşlediniz bilemiyorum…

Ama yazık ettiniz…

Yaptığınız şeylerin sizi sadece sizi kullanmak isteyen “ellerin” işine yarayacağını biliyordunuz… Ama sanıyorum sizin ülke içindeki dinamiklerinizi muhafaza etmenin yolu bu diye düşündünüz… Ve bir gün gerçekten güçlenip geri döneceğiniz günün hayaliyle yaşadınız… Mahzuru yoktu bu hayalin ama yanınıza arkanıza kuvvet olsun diye seçtiğiniz isimler, bu milletin bu ümmetin düşmanıydı… Siz fark etmediniz ama bu millet fark etti. Kaderin bir cilvesiydi her şey kabullenmek istemediniz…

Oralardan alacağınız güçle bu topraklara saldırmanız sizi zafere ulaştırmayacaktı… İslam düşmanlarıyla yaptığınız bu ittifak sizi bu dünyada mutlu etmeyecekti, etmedi de… Hırsların, Güç tutkun ve vatan sevgin arasında gidip geldin. Ama artık son noktayı tarih değil, kader koydu… Rakibinden bir hafta önce payitahtta olur diyorlardı adamlarınız… Olmadı diye bu kadar isyana ve oyuna ve iğrenç işbirliklerine gerek yoktu… Çünkü söz konusu rakibiniz bu milletti sonuçta…

Cenazenize yine başkaldırdığınız insanlar sahip çıktı… Ama senin her şeye rağmen bir vatanperver olduğunu düşünmek istiyor herkes…

Bu nedenle Ruhun şad, mekanın cennet olsun Cem Sultan…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayrettin Atak Arşivi