Fatıma Nur Mücevher

Fatıma Nur Mücevher

Heybemizdeki Dualar...

Heybemizdeki Dualar...

Çıktığı  kapıları sert kapatmamalı bunu anlamalı insan.

Karşımıza çıkan her kulun bize bir katkısı oluyor.

Ama iyi ama kötü tecrübeler kazandırıyor.

İnsan hayatı boyunca bir  çok şeyi tecrübe ederek öğrenir ya da sağlam adım atarak.

Kitap okuyanlar ise birkaç adım önde başlar hayata.

Çünkü satırların arasına gizlenmiş tecrübeler hep vardır.

Sizin tecrübe etmenize gerek yok kulak verirseniz duyabilirsiniz.

Evet kitapları kucaklamalısınız çok sevmelisiniz.

Belki de “kitapların sizi sevmesi” gerekir.

Cin Ali kitaplarını bile bitiremeyen bir haldeyken liseye gelmişiz.

Edebiyat hocam, (Allah ondan razı olsun.)zorunlu kitap okumaları başlattı.

Notlara yansıttı. Birinin elinde gördüğüm ve dilimden öylece çıkıveren “Huzur Sokağı” romanını söylemiştim.

Kitap elime geldiğinde ise değiştirmek için çok uğraşmıştım.

587 sahife bir kitaptan söz ediyoruz.

Bir ayda bitecek üstelik. Daha kötüsü bir kez bile kitap bitirmemiş biri.

İki gün öylece nefret eder gibi baktığım kitap yine aynı hocamın sınıfta Tv. Hakkındaki yorumuyla başka bir seyre uzandı.

Sınıfa şöyle bir soru yöneltmişti:

“-Günde 1 saatten fazla TV. İzleyenler el kaldırsın.” Ve ekledi

“-1 saatten fazla TV. İzleyenlerin akıl sağlığı beni düşündürmüştür.”

“-Fatıma Buraya kadarmış!”dedik.

 TV. Devri bitti.  Yıl 2003 Ekim ayı.

Sonra kitapların kucağına saldık kendimizi.

587 sahife nasıl biter 1 ay gibi bir sürede dedigimiz kitap iki buçuk günde bitti.

O vakit anladım ki;

“-Kitapların dünyası bizim dünyamızdan daha güzel.” Okumalı. Çok okumalı.

-Dünya klasikleri

-Ahmet Günbay serileri

-Halit Ertuğrul sonra..

Bitirdik derken lise bitti.

"-Biz nasıl okuyacağız şimdi kim yol tarif edecek?

Derken dershane hocalarımın(Allah kendilerinden razı olsun.) tavsiyeleri yine birçok kitabı bitirdik.

Ve üniversite dönemi.

Tavsiyeler ve sonra okuyacagımız kitabı seçecek kıvama geldik.

Öyle anlar oldu ki; Hocalarımızla aynı kitapları okuduk.

Okumanın tadını alınca bağımlısı oluyorsunuz ve artık bırakmak gibi bir durum söz konusu olmuyor.

Öyle ki şimdilerde kitap okuyanların, kitaplarına bakınca;

“Elhamdülillah, hocalarım için.” diyorum.

Çünkü aynı kitapları biz birkaç yıl önce okumuştuk.

Kitaplar, üniversite, dersler ve farklı bir şehir.

Şehirleri sevdiren şehrin kendi öz kimliği olduğu kadar insanlarıdır biraz da.

Sevdiğim şehirlerin başını çeker Isparta. İnsanı,havası,kentsel yapısı..

Küçük bir şehirdir.

Metropol şehirlerdeki hava kirliliği ve insan kirliliği henüz etkileyememiştir. İnsanı samimidir.

Yürüyerek çok rahat gezebilirsiniz şehrin içinde.

Ev arkadaşlarınız da size  şehri sevdirir.

Yaşça sizden küçük ya da biraz daha büyük ablalarınız, arkadaşlarınız, kardeşleriniz olabilir.

Gittiğiniz zaman tereddüt yaşamadan kapısını çalabilirsiniz.

Kader sizi bir şehre onları bir şehre savursada kazanmış olduğunuz kardeşlik bağı baki kalır.

***

Yolumuz Ankara’ya düştü geçtiğimiz hafta. Bir eğitim sonrası dost muhabbetini kucakladık.

Şuna bir kez daha iman ettim ki: “Birbirlerini Allah için sevenler.” Diye bir hakikat var.

 

Önce kahve çay sıcaklığı sonra muhabbeti ve ardı arkası kesilmeyen ama hüzünlü ama güzel tevafuklar.

Soluğu üniversite yıllarımdaki ev arkadaşımın evinde aldık.

Öyle özleniyormuş ki “kardeş bildiklerimiz.”

Birinin muhabbeti ve bazen suskunluğu diğerinin gülümsemesi, özleniyormuş.

Tüm şehirler aynıdır aslında.

Tüm şehirlerde binalar vardır. Tüm şehirlerde alışveriş merkezleri,tüm şehirlerde kütüphaneler..

Ama bazı şehirler soğuktur. Isıtmaz sizi bir başına. Dost muhabbetleri gerekir.

Kitap tadında.

Karşınızdaki insanlar kitap gibi olmalı ki okumaya doyamayasınız.

Kitap seçer gibi seçin dostlarınızı. Dış görüntüsü sizi aldatmasın. 

İçeriğine bakın. İçi sizi  okumayı sevdirecekse hemen kucaklayın.

Yok aksi bir durum söz konusu ise yavaşça kapatın.

Kitap gibi dostlar edinin size kazandırdığı güzellikler olsun.

En başın da: “Doğru ve dürüst” olsun.

Kızmalarınızda ve küsmeleriniz de sizi ele verecek hatalar içinde seyrettirmesin.

 

Beş vakitte avucunuza düşecek isimlerler karşılaştırsın Allah.

Bilip/bilmediğini umursamadan dualar ettiğiniz kullar olsun.

Bir sözüyle size yön veren,düşündüren insanları da katın dualarınıza.

Kitaplarda geçen isimleri,hayatları..

Şükredin ve dua edin..

Heybemizde isimler var,isimlere ettiğimiz dualar var..

Bizim bir dua defterimiz var.

Kimler düşmemiş ki içine..

"Dua edenleriniz,dua ettikleriniz hep olsun."

 

Sözün kısası;

Bizlere; şehirleri, kitapları, dostları sevdiren Rabbimize binlerce kez “Hamdolsun”..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatıma Nur Mücevher Arşivi