Konya STK Platformu’ndan dikkat çeken açıklama: Özgürlük değil, tacizdir!
Konya Sivil Toplum Kuruluşları Platformu, son dönemde giderek artan ve toplumu derinden rahatsız eden müstehcenlik konusuna yönelik önemli bir açıklama yaptı. Açıklamada, müstehcenliğin bütün toplumların düşmanı olduğu belirtilirken, teşhircilik ve çıplaklığın özgürlük bağlamında değil, taciz bağlamında değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.
Konya Sivil Toplum Kuruluşları Platformu tarafından yapılan açıklamada, son dönemde giderek artan ve toplumu derinden rahatsız eden müstehcenlik konusuna dikkat çekildi. Sosyal medyada manipülasyonlarına da dikkat çekilen açıklamada, “Toplumumuzun olayları yorumlarken gösterdiği acelecilik, meseleleri ortaya çıkaran sebepleri göz önünde bulundurmaksızın kanaate varma; artık bir hastalığa dönüşmüş durumda. Sosyal medyanın hayatın belirleyici bilgi kaynağına dönüşmesi toplumları manipülasyona açık hale getirdi. Bir iki ay önce metroda çocuklarının yanında babayı dövdü denerek linç edilen adamın iki gün sonra haklı olduğu yapılan röportajlarla ortaya çıktı” ifadelerine yer verildi.
TEŞHİRCİLİK VE ÇIPLAKLIK ÖZGÜRLÜK DEĞİL, TACİZDİR
Teşhircilik ve çıplaklığın, özgürlük bağlamında değil kesinlikle taciz bağlamında değerlendirilmesi gerektiğinin vurgulandığı açıklamada, “Gecikmiş Türk modernleşme hikayesinin ortaya çıkardığı garip bir varlık türü olarak ülkemiz sekülerleri batılılar tarafından muteber kabul edilebilmenin yolunu her seferinde başka bir saçmalıkta buluyor. Toplumsal suçların anası olarak kabul edilebilecek alkollü maddelerin tüketimi; kendini modern zanneden ülkemizin seküleri tarafından yıllarca modernlikle eş değer kabul edildi. Batılı yaşam biçimini adım adım takip etmekte kararlı görünen bu anlayış artık batılıları bile hayrette bırakan bir özgürlük anlayışı üretti. Toplumsal bir şizofreni halini alan durum herkesin bizar olduğu teşhircilik-çıplaklık. Israrla çıplaklığı insan özgürlüğü ve kişinin bedeniyle ilişkisi bağlamında değerlendirmeyi teklif eden ülkemiz seküleri bu akıl almaz şizofreni karşısında ortaya konan tepkileri ise çağ dışılıkla, kabalıkla ve özgürlük karşıtlığıyla eşitlememizi istiyor. Haddizatında insanın biyolojik alt yapısını göz ardı eden bu gayrı akli yaklaşıma diyoruz ki teşhircilik-çıplaklık insanın özgürlüğü bağlamında değil kesinlikle taciz bağlamında değerlendirilmelidir” ifadelerine yer verildi.
ÇIPLAKLIĞI TOPLUMA DAYATAN TACİZCİ ANLAYIŞA SINIR ÇİZECEK YASAL BİR ZEMİN ÜRETİLMELİ
Çıplaklığı topluma dayatan tacizci anlayışa sınır çizecek yasal bir zemin üretilmesi gerektiği belirtilen açıklamada, “Toplumsal huzuru temin etmekle görevli olan siyasi iradenin önemli vazifelerinden birisi de toplumu ayakta tutan temel dinamiklerin aşınmasına müsaade etmemektir. Birçok meselede olduğu gibi bu meselede de problemlere müdahale bireylere bırakıldığında ortaya çıkan tablo ıslahtan daha çok toplumsal bölünme olacaktır. Bu sebeple siyasi irade toplumsal huzurun temini için çıplaklığı topluma dayatan tacizci anlayışa sınır çizecek yasal bir zemin üretmelidir. Bu yasal zemin tabii ki meşruiyetini fıtri ve insanlık tarihi kadar geçmişi olan ahlaki vasattan sağlayacaktır” denildi.
BİR KİŞİYE OPERASYON YAPARSINIZ AMA KARŞINIZDA MİLYONLARI BULURSUNUZ
Açıklamanın sonunda ise şu ifadelere yer verildi: “Kendisini bu toprakların sahibi olarak gören şaşı anlayış bilmelidir ki bu toprakları bizlere yurt kılan irade ve hafıza kesintiye uğramamıştır ve dipdiridir. Teşhircilik karşıtlığını sindirmek için operasyon yapan sosyal medya manipülatörleri de şunu çok iyi bilsinler ki bir kişiye operasyon yaparsınız ama karşınızda milyonları bulursunuz.”

