Dr. Dursun Gizli
Dr. Dursun Gizli Netanyahu’nun Dedeleri Osmalı Padişahlarını “Kurtarıcı Mesih” ilan etmiştiler

Netanyahu’nun Dedeleri Osmalı Padişahlarını “Kurtarıcı Mesih” ilan etmiştiler

Bugün Filistinli Müslümanları katleden İsraillilerin ataları olan ve Avrupa'dan kovulmuş Yahudiler, Osmanlı padişahlarını kurtaıcı Mesih, Osmanlı fetihlerini Mesih’in çıkışı olarak görmüşlerdi.

Tarihin en büyük katliamlarından birine imza atan İsrail Başbakanı Netanyahu, "Arjantin'in 19'uncu yüzyılın ikinci yarısında Yahudiler için bir sığınak haline gelmeye başladığı ve sadece Doğu Avrupa'dan değil, Osmanlı İmparatorluğu'ndan da Yahudilerin ekonomik sıkıntılardan ve 'antisemitizm'den kaçtığı" şeklinde bir iddia uydurdu. Oysa gerçek tam tersidir. 1360'tan itibaren katliamlara uğrayan Yahudiler, imparatorluğun son yıllarına kadar Osmanlı topraklarına sığınmışlar, Osmanlı'da da antisemitizm olmamıştır.

Yahudilerin Osmanlı’nın Fethettiği yerlerdeki hoşgörülü yaşamdan etkilenip o bölgelere göç etmeleri 14. Yy.'da artmaya başladı. İnsanca yaşamanın ölümün ve zulmün olmadığı tek yer ve tek çare Osmanlı’nın Himayesine girmekte buluyorlardı. Osmanlı tarihi üzerine İbranice tarih kitabı yazan en önemli Yahudi tarihçi Eliyahu Kapsali'nin (1483- 1555), Nuh Arslantaş tarafından kısmi çevirisi ve incelemesi yapılan "Türkler ve Yahudiler (Yahudi Tarihçi Eliyahu Kapsali'nin (1483-1555) Tarih Kitabı" isimli eserinde Hıristiyanlığı bozguna uğratan Osmanlı sultanlarının gerçekleştirdiği fetihleri, Yahudiler'in sürgünlerinin sonu ve Mesih'in çıkışının müjdecisi kabul edilir. Osmanlı sultanlarını kurtarıcı Mesihler olarak ele alıp, padişahların Yahudiler'le ilişkileri üzerinde genişçe durmuştur. Osmanlı fetihlerini Mesih'le bağlantılı olarak değerlendiren Kapsali, Osmanlı sultanlarının mesihî rollerine dikkat çekmesinin yanında, sadece İspanya sürgününü değil, İstanbul'un fethi ile başlayıp Suriye, Mısır (1517) ve Rodos'un fethi (1522) ile biten önemli hadiseleri de Mesih'in çıkışıyla irtibatlı olarak ele alıp anlatmaya çalışmıştır.

1348 yılı baharında Güney Fransa'da ilk Yahudi katliamları başladı. Yahudiler ahşap evlere doldurularak yakıldı. Bavyera'da 12 bin, Erfurt'ta 3 bin Yahudi öldürüldü, Strasbourg'da ise 2 bin Yahudi diri diri yakıldı. Avrupa'nın hemen her tarafında bu tür katliamlar oldu. Yahudiler kimi zaman cellatlarının eline geçmemek için kendilerini yaktılar. Bazı yerlerde Yahudiler yakılmadan önce kazıklatıldı, bazı yerlerde de fıçılara konularak nehirlere atıldı. Osmanlılar tarafından fethedilen yerlere Yahudilerin göç etmesi 14. yüzyılda başladı. Macar Kralı Büyük Layoş, 1360'ta Yahudileri kovan bir ferman yayınladığı zamanYahudiler, Osmanlı topraklarına sığındılar.
Fatih, İstanbul'u fethettikten sonra Yahudilere İstanbul'da oturma, ticaretle uğraşma, havra ve okul yapma hakkı verdi. Fatih, Moses Kapsali'yi de büyük rabbi, yani hahambaşı tayin etti. Bizans döneminde Yahudi hahamlığı, etkin ve itibarlı bir görev değildi. Osmanlılar, hahamlığı patriklikle eşit seviyeye getirip itibar ve prestij kazandırdılar. Yahudileri kendi topraklarında yaşayan Hıristiyanlara ve Avrupalılara karşı mali bir güç olarak kullandılar.

II. BAYEZİD HÂLLERİNE ÇOK ACIDI

İkinci Bâyezid döneminde İspanya, Portekiz ve İtalya başta olmak üzere Avrupa'nın her tarafından sürülen Yahudiler, 1492'den itibaren Osmanlı İmparatorluğu'na geldiler. Eliyahu Kapsali isimli bir Yahudi tarihçi, günlüğünde padişahın Yahudilerin hâline acıdığını ve her tarafa fermanlar göndererek Yahudileri şehirlere kabul etmelerini emrettiğini yazar. 1492 yılından sonra İber yarımadasından göç eden 165 bin Yahudi'den 90 bininin Osmanlı topraklarına geldiği tahmin edilmektedir.

fotograf.jpg

16. yüzyılın ortalarından itibaren imparatorluğa Orta ve Doğu Avrupa'dan da Yahudi göçü başladı. Yahudilerin Türkiye'ye göçü sonraki asırlarda da devam etti. 19. yüzyılın sonlarında yaşadıkları ülkelerde gördükleri baskıdan dolayı Doğu Avrupa ve Rusya'daki Yahudilerin bir kısmı yine Türkiye'ye geldiler.
Yahudilerin Türkiye'ye göçlerini en iyi tasvir edenlerden biri 16. yüzyılda Osmanlı ülkesine gelen Avusturyalı Dernschwam'dır. Göçü, "Yeryüzünde herhangi bir memleketten Yahudiler kovuldular mı doğruca hepsi Türkiye'ye gelirler" şeklinde tasvir eder.

FETİHLERİ MESİHİN ÇIKIŞI OLARAK GÖRDÜLER

Osmanlı tarihi üzerine İbranice tarih kitabı yazan en önemli Yahudi tarihçi Eliyahu Kapsali'nin (1483-1555), Nuh Arslantaş tarafından kısmi çevirisi ve incelemesi yapılan "Türkler ve Yahudiler (Yahudi Tarihçi Eliyahu Kapsali'nin (1483-1555) Tarih Kitabı Seder Eliyahu Zuta Bağlamında Bir İnceleme)" isimli eserinde Hıristiyanlığı bozguna uğratan Osmanlı sultanlarının gerçekleştirdiği fetihleri, Yahudilerin sürgünlerinin sonu ve mesihin çıkışının müjdecisi kabul edilir.

Osmanlı sultanlarını kurtarıcı mesihler olarak ele alıp padişahların Yahudilerle ilişkileri üzerinde genişçe durmuştur. Osmanlı fetihlerini mesihle bağlantılı olarak değerlendiren Kapsali, Osmanlı sultanlarının mesihî rollerine dikkat çekmesinin yanında, sadece İspanya sürgününü değil, İstanbul'un fethiyle başlayıp Suriye, Mısır (1517) ve Rodos'un fethi (1522) ile biten önemli hadiseleri de mesihin çıkışıyla irtibatlı olarak ele alıp anlatmaya çalışmıştır.

FİLİSTİN'E YERLEŞMELERİ YASAKTI

Yahudilere karşı katliamlar 19. yüzyılda da devam etti. 1881'de Rus Çarı II. Aleksandr'ın öldürülmesi üzerine Yahudi düşmanlığı iyice arttı. Rusya'da ve Polonya'da katledilmeye (pogrom) başlanan Yahudiler kitleler halinde göç ettiler. Rusya'dan sonra Romanya'da da Yahudi düşmanlığı başladı. 1903-1906 arasında da Rusya'da Yahudiler katledildiler.

Yahudi göçlerinin bir kısmı Osmanlı topraklarınaydı. Osmanlı yönetimi, 1882'de Yahudilerin Filistin haricinde gösterilecek yerlerde 100-150 haneyi geçmeyecek şekilde yerleşmeleri şartıyla ülkeye kabul edilebilecekleri kararını aldı. Yahudilerin bir kısmı kaçak olarak Filistin'e de gitti. Yahudilerin Filistin'e yerleşmemesi hususu İkinci

Abdülhamid'in hükümdarlığı süresince devam etti.
İkinci Meşrutiyet'ten, yani 1908'den sonra İttihat ve Terakki iktidarı, Filistin'e Yahudi yerleşimine karşı olmakla beraber, tedbir alma konusunda sultan kadar sıkı durmadı. Osmanlı Devleti'nin Filistin'den çekildiği Birinci Dünya Savaşı sonunda, yani 1918'de Filistin'de yaklaşık 515 bin Müslüman, 65 bin Yahudi yaşıyordu.

fotograf-2.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. Dursun Gizli Arşivi