* 2018 yılında https://www.yenihaberden.com/concordato-taze-baslangic-mi-8178yy.htm kısmi olarak konkordato ile ilgili yazmışım fakat 7 yılda bir arpa boyu gidilmiş mi? Gidilmiştir belki. Kapanan şirketlerin sayısı arpa boyundan daha fazla artıyor, konkordatoya başvuran şirketlerin sayısı da geçen yılı geçti. Konkordato, borçlu şirketlerin mali durumunu düzeltip iflastan kurtulmasını amaçlayan bir süreç. Kapanan şirket sayısı geçen yıla kıyasla %39,8 artarken, kurulan şirket sayısındaki artış %4.2. Konkordato takip sitesi var resmi gazete gibi takip edilen günlük olarak. En çok inşaat sektöründe olmak üzere toplam 2.235 konkordato talebi oldu. Geçen yıl bu sayı toplam 1.516 olarak gerçekleşmişti. Bu yıl görülen artış, 2018-2019 yıllarındaki konkordato patlamasıyla aynı seviyede seyrediyor. Yılbaşından beri sürekli artan konkordato talebi, yıl sonuna kadar 3000’i aşacak.
* Konkordato başvurusu kabul edilen şirketlerde alacaklılar haciz işlemi yapamıyor, bankalar kredilerini isteyemiyor, ipotekler satışa çıkarılamıyor geçici koruma sağlanıyor. Türkiye'deki konkordato başvurularındaki artış ilk olarak 2018 yılında başladı, 2019 yılında başvuru sayısı 3691’e çıktı. Yüksek kredi faizleri ve taşınmazların nakde çevrilememesi, şirketleri borçlarını ödeyemez hale getiriyor ve konkordatonun artmasına sebep oluyor. Artan işçi maliyetleri ve azalan karlılık, büyük tekstil firmalarının konkordato sürecine girmesine sebep. İlaç ve tıbbi cihaz sektörünün de benzer şekilde risk altında, dövize bağlı hammadde maliyetleri yüksek olmasına rağmen, ürün fiyatlarının baskı altında tutuluyor. Konkordato, maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle küçük ölçekli KOBİ'lerin son çare olarak başvurduğu, parası olan büyük şirketlerin daha etkin kullandığı bir çözüm yolu oldu. Büyük şirketlerin konkordato ilan etmesi, küçük ve orta ölçekli şirketleri de konkordatoya sürüklüyor. Sektördeki önemli bir aktör konkordato ilan edip borçlarını ödeyemeyecek duruma gelince, domino etkisiyle onunla çalışan diğer firmalar da aynı noktaya geliyor. Kartopu etkisi.
* Sistem suiistimal ediliyor. Mahkemeler bir şirketin konkordato başvurusunu geçerli bulursa, 3+2 aylık geçici mühlet kararı veriyor. Bu karardan itibaren şirketin tüm borçları donduruluyor, icra takibi başlatılamıyor ve şirket ticari faaliyetlerine devam ediyor. Mahkemenin atadığı konkordato komiserleri ise şirketin bilançosunu inceliyor ve şirketin borçlarını ödeyip ödeyemeyeceğini tespit ediyor. 5 aylık sürecin sonunda komiserler şirketin borçlarını ödeyebileceğine kanaat getirirse, mahkeme 12 aylık kesin mühlet kararı veriyor. Bu süre zarfında şirket, alacaklılarla bir ödeme planı üzerinde anlaşmaya çalışıyor. Alacaklıların çoğunluğu bu planı kabul ederse, mahkeme konkordato tasdik kararı veriyor ve şirket belirlenen süre içinde borçlarını ödemeye başlıyor. Konkordatonun tasdik olma süresi yaklaşık 2 yılı buluyor. Ödeme planı da birkaç yıla yayıldığında, alacaklıların borcunu tahsil edebilmesi uzun yıllar sürüyor. Komiserlere mahkeme tarafından bir maaş bağlanıyor ve maaşı da peşinen şirket tarafından ödeniyor. Bu insanlar daha uzun süre maaş alabilmek için süreci uzatıyorlar. Bunun önüne geçilmediği sürece bu süreler maalesef uzayacak. 3 Komiserin şirkete 5 aylık masrafları için yaklaşık 3.000.000TL ödeniyor. Konkordato, faaliyetini sürdürmek isteyen ancak likidite sıkışıklığı yaşayan firmalara, iflas etmemeleri için sağlanan bir kolaylık. Şirketlerin bir kısmı kötü niyetli olarak bu sürece başvuruyor. Geçmiş borçlarını yıllarca ödemekten kaçıp, bu sürede kendini yeni bir iş ortamı yaratmayı ve sıfırdan başka bir firmayla devam etmeyi hedefliyorlar. Enflasyon kaynaklı yüksek maliyetler ve enflasyonu düşürmeye yönelik politikalar bu sonucu ortaya çıkarıyor. Enflasyon, faiz ve döviz sarmalarının bir sonucu. Kapanan şirket sayısının giderek artmasının doğal bir sonucu olarak, iş gücünde daralma yaşanıyor. Konkordatoya başvuran şirketlerin maliyetlerini kısmaya ilk olarak personelden başlanılıyor. Resmi işsizlik verileri yanı sıra iş aramaktan vazgeçenleri de dikkate aldığımızda, geniş tanımlı işsizlik oranı %30.
* Sonuç olarak, rekabetin bozulması sonucunda yapılan bu hukuki işlem domino etkisiyle toplumu çok fazla etkiliyor. Dürüst olmayan şirketler, rakiplerine göre avantaj elde etmek için konkordato sürecini kullanıyor. Bu da rekabet ortamını bozuyor, insanların psikoloji değişiyor. Yaşanan bu süreçler, toplumun yaşam tarzını yansıtan aile hayatı, tüketim harcamaları, eğlence alışkanlıkları ve davranış biçimleri üzerinde oldukça önemli değişmelere neden oluyor. Konkordatodan olumsuz etkilenmeyenler daha çok üst gelir gruplarıdır. Üst gelir gruplarının yaşam kalitesinde ya hiç değişiklik yaşanmamış ya da sadece lüks harcamalarını kısmalarına ve eğlenceden kısmen vazgeçmelerine neden olmuştur. Buna karşılık konkordatolar, orta ve özellikle alt gelir gruplarında kısmen aile düzeninin bozulmasına, bireylerin evlerine kapanmalarına, toplumsal hayatın sürdürülmesi için gerekli ve zorunlu ihtiyaçların karşılanmasında kısıntıya gitmelerine, dolayısıyla zaten düşük olan yaşam kalitelerinin iyice düşmesine yol açıyor. Nasıl halka arzlar yapıldı ve sonrasında ise belli olan nakit sıkışıklığı bu yola şirketleri yöneltti. Dünyada şirketlerin batmasının %80 sebebi alacağını alamamasıdır. Bir şirketin alacağını alamaması 25 kez aynı ürünü üretmesine sebep oluyor. Matematik ve mantık ekonomik zorluklarda en çok kullanılması gerekirken en az kullananlar yüzünden herkese dert çektiriyor.