Murat Can

Murat Can

ŞİMDİ BEN YALAN MI SÖYLEDİM?

ŞİMDİ BEN YALAN MI SÖYLEDİM?

Geçen hafta Ak Parti Genel Merkezi tarafından yapılan sivil toplum kuruluşları temayülünün sonuçlarını takip ettim.

Oylama sonrası edindiğim bilgileri derleyerek üst sıralarda yer alan aday adaylarının isimlerini ve bu isimlere dair izlenimlerimi köşemde ele aldım.

25 Mart Çarşamba günü yazmış olduğum yazının ardından Konya il teşkilatı temayül oylarının 26 Mart’ta teslim edildiğini ilan edip bilgilerimin gerçek dışı olduğunu iddia etti.

Aslında sorun değil. Bu konuyu çok uzatma derdinde değilim. Ancak özellikle sosyal medyada bazı kralcılar tarafından çok fazla taciz edildim.

Keşke teşkilat bu sosyal medya müptelası kralcıları da uyarıp şahsıma dair taciz kâr mesajlar göndermemeleri konusunda da bir uyarıda bulunsaydı. Bende bu yazıyı yazmak zorunda kalmazdım. Öyle ki, bu güne kadar hiçbir gerçek dışı haberin peşinde olmayan bendenizin itibarının yerle bir edilmesi en az gönül dostlarımın kırılması kadar üzer beni.

Bu yüzden meseleyi uzatmayarak şunu söylemek isterim…

Değerli okurlar, STK temayülüne dair yazdıklarım doğru ve kesin bilgilerdir. Fotoğraf zahmet çekilmiş teatral bir çalışmadır. Tutanaktan bahsetmeyim bile… 26’sında verildiği iddia edilen oy torbasının aksine 24 Mart Salı gecesi temayüle dair bilgiler şahsım tarafından elde edilmiş ve köşemde hassasiyetle paylaşılmıştır. Diyorum. Bu konuya son noktayı koyuyorum.

Siyasette yeni olmak zaman zaman bireyin stratejik hatalar yapmasına neden olabilir. Ancak bu adımlar atılırken istişare etmekte fayda var. Her yeni, yola çıkarken büyük bir hevesle “tabi abi ne demek, elbette hata yapmamak için elimizden geleni yapacağız der” ancak zamanla kendisinin daha iyi bildiği havasına kapılabilir. Ben mesuliyet sahibi dostlarımızın bu zorlu imtihanda başarılı olmalarını canı gönülden temenni ediyorum.

Koltuklarda verilen imtihan gerçekten ciddi imtihanlardır. Bu imtihanların en zoru seçimlerde geçirilir. Özellikle teşkilatçı kimselerin angaje olduğu kişiler için yapmış olduğu mücadelenin kendisine verdiği zarara hep çok üzülmüşümdür. Nitekim bazen bu zararın farkına bile varmaz mesuliyet verilen kişi.

Hatırlar mısınız? Ahmet Sorgun il başkanıyken Meram Belediyesi’ne dair bazı görüşleri yazılı olarak Genel Merkez’le paylaşmış, Mustafa Yazlık’ı aday yapmak için sarf ettiği sözler kamuoyuna yansıyınca bir kırılma noktası oluşmuştu. Daha sonraki süreç ise elde var sıfır.

Bu yüzden angajeler, fevri hareketler siyasette pek aklıselim tutumlar değildir. X şehirdeki şanını soyadından alan bir aday listede yer alsın diye gösterilecek gayretler bilakis teşkilatçılıkta ve sahada sarf edilirse o şehir kazanır, ülke kazanır, millet kazanır.

Yukarlarda esen sert rüzgârlara dirençli olmak için; bir olmak, istişare etmek ve yararsız polemikler yerine sağlam işlere imza atmak gerekir düşüncesindeyim ben.

Birkaç noktada görmüş olduğum gelişmeler üzerine içimden geçen samimi düşünceleri bu şekilde ifade etmek istedim.

Zor bir süreçten geçiyoruz. Paralel yapı tüm haysiyetsizliğiyle mensuplarına Ak Parti’den bile aday adayı olmaları için talimat vermiş, MHP’den meclise sızmak için yoğun bir çaba içerisine girmiş, Doğu’da HDP barajı geçsin diye ciddi bir çalışma başlatmış, kısacası siyaseti kuşatma girişimlerini tam gaz sürdürüyor durumda.

Bu çerçevede bırakın Ak Partili yönetici y ada siyasetçileri, sokakta simit satan adamın bile ciddi mesuliyetinin olduğu bir dönemden geçiyoruz.

Yarınımızı teminat altına almak adına bugün sağlam ötesi durmak zorundayız.

Tayyip Erdoğan’sız Ak Parti projesinin hayata geçirilmek istenip fitnenin hiç beklenmedik yerden gelebildiği bir dönemde iletişim kanallarını açık tutmalı dağıtmak yerine birleştirici olmalıyız.

Şunu unutmamak gerekir. Son on dört yılda Ak Parti olağan üstü koşulların olmadığı hiçbir seçime girmedi. Seçimlere giderken tüm şebekeler seferber olup kumpas üstüne kumpas kurdu. Hatta Sayın Cumhurbaşkanımızın hayatına kastedecek kadar hayvanileşen bir şebekeler ağından bahsediyoruz.

İşte bugün de Büyük Türkiye’nin inşa edilmesi adına son düzlükteyiz. Eğer bu eşik aşılırsa değişim ve sığmadığımız kaplardan kurtuluşla yeni bir dönem başlayacak. Yeni Türkiye ismini verdiğimiz bu dönemi çocuklarımıza armağan etmek için kısır angajeleri, yersiz refleksleri bir yana bırakıp hedefe kilitlenmek gerek diye düşünüyorum.

Son cümle olarak şunu söylemekte fayda görüyorum. Bu son düzlükte safları sıklaştırmak ve samimi davranmak gerektiğini düşünüyorum. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Can Arşivi
SON YAZILAR