Prof. Dr. Önder Kutlu

Prof. Dr. Önder Kutlu

Temel Kaynaklar ve Öze Dönüş

Temel Kaynaklar ve Öze Dönüş

Yakın arkadaşlarımızla toplantılarımızda, farklı gruplarla tartışmalarımızda sürekli olarak temel değerlerimizden koptuğumuzdan dem vurarak hâli pür melalimizi eleştiririz. Kadına karşı şiddet, özellikle gençler arasında yaygın uyuşturucu kullanımı, müsamaha kültürünün kaybolması, tefessühün yaygınlaşması gibi meselelerden haklı olarak şikâyet ederiz.

Yakınmalarımızda hep eskiye bir özlem, öze dönüşe yönelme ve yeni ilişki ve düzenin yanlışlarından dem vurma ögeleri öne çıkıyor. Zaman zaman da temel değerlere (‘back to the basics’) dönüş vurgusu yaparız. Bunları yaparken haksız sayılmadığımızı düşünüyorum. Gözümüzün gördüğü, aklımızın erdiği dönemdeki tecrübe ettiğimiz ahlaki hassasiyetlerde eksilme ve değer kayması bizi bu konularda daha duyarlı hale getiriyor.

Kötülüğü daha kolay ulaşılabiliyor artık. İnternet, TV kanalları, medya iyiye de, kötüye de ulaşımı hızlı ve daha kolay hale getirdi. Bilgi hem maddi karşılığı bakımından hem de manevi boyut açısından daha erişilebilir bugün. Bunun getirdiği fırsatlar ve tehditler bulunuyor.

Ancak, temel değerleri gene temel İslami ve insani yöntemlerden yararlanarak öğrenebiliriz. Hatırlayabiliriz. Bunun için de geleneksel yöntemlerimiz olan yüz yüze iletişim, ‘diz çökerek’ öğrenme, önyargısız dinleme yeteneğimizi geliştirmek durumundayız.

Geçtiğimiz Cumartesi günü İnce Minareli Medrese’de bütün bu söylediklerimi uygulamaya geçirme imkânı sunan bir programa katıldım. Uzunca bir süre önce Konya Valiliği ve Necmettin Erbakan Üniversitesi tarafından uygulamaya konulan sohbet programlarının bir halkası olarak organize edilen etkinliğin konuşmacısı İl Müftüsü Prof. Dr. Ali Akpınar hocamızdı.

Programa ev sahipleri olarak Vali Muammer Erol ve Rektör Prof. Dr. Muzaffer Şeker de katıldılar. Son derece seçkin bir katılımcı profili ile beraber dinleme imkânı bulduğumuz sohbetin konusu ‘Peygamberimizin Kuran Okuyuşu’ idi. Şahsım adına son derece öğretici bir program idi.

Ziyadesiyle faydalandığımı düşünüyorum. Benzer etkinliklerin Sırçalı Medrese ve İnce Minareli Medresede periyodik olarak yapıldığını öğrendim. Programlarda görev alan hocalarımızın hepsi de son derece değerli ilim adamları. Filtresiz bir biçimde ve önyargısız bir yaklaşımla dinlenebilecek insanlar. Hem yöntemleri iyi hem de bakış açıları rafine.

Benim uzunca süredir hasretle dillendirmekte olduğum, talep ettiğim programlar bu tarzda yapılanlar. Eleştirilerimi de hep amacı, hedefi, hedef kitlesi, yöntemi belli olmayanlara yönelttim. Yöneltmeye de devam edeceğim. Bir defa kitlelerin karşısına çıkardığınız insanların ‘sicili temiz’ olacak. Bakış açısı problemsiz, niyeti halis olacak.

Bu kriterler sağlandığı zaman gerisi teferruat. Dinleyici, programdan istifade ederken sorgulamadan kabul edebileceği insanlardan, konuları dinleyecek. Ne dediği, diyeceği belli olmayan, sürekli diken üstünde dinleyeceğiniz bir program fayda vermez, psikolojik olarak da siz rahatlatmaz.

Sosyal - kültürel programlara çok önem veririm. İnsana yapılacak yatırımın, ona verilecek değerin mutlaka hem maddi hem de manevi getirileri olacağına inanırım. Yerel yönetimlerin, üniversitelerin, eğitim kurumlarının, gönüllü teşekküllerin bu konulara eğilmelerinin hem sosyal sorumluluk ilkesi gereğinin hem de topluma üretici ve katkı sağlayıcı katma değer üretme imkânının sağlanması noktasında yarar sağladığına inanırım.

Son dönemlerde yerel yönetimler çokça sosyal kültürel programlar düzenliyorlar. En çok takdir ettiğim yerel yönetim birimi, açıkça söyleyeyim, Selçuklu Belediyesi. Kalıcı eserler kazandırıyorlar. Temel meselelere doğrudan temas ediyorlar. Basılı kitaplar, görsel materyaller, estetik değeri olan eserler üretiyorlar. Tüm yetkilileri kutluyorum. Devamı diliyorum.

En az takdir ettiğim, yani en fazla eleştirdiğim yerel yönetim birimi ise Karatay Belediyesi. Belediyenin kültür, sanat, toplum, temel değerlerimiz, gelecek nesillerimizin manevi gelişimleri konularında hiçbir kaygısı bulunmuyor. En azından ben öyle düşünüyorum. Oysa Yeşil Türbeye, Hz. Pir’e ev sahipliği yapıyorlar. Yani yapamıyorlar. Karar verici olsam, Karatay Belediyesi sınırlarını bu tarihi mirası dışarıda bırakacak şekilde yeniden düzenlerdim.

Büyükşehir çok farklı değil. Evet çalışıyorlar. Ama yanlış yol ve yöntemlerle. Problemin Başkanda olduğuna inanıyorum. Hangi programa katılıyor? Mesela İnce Minareli Medresedeki programa Büyükşehir Belediye Başkanı katılmazsa, kim katılır? İhtiyacı yoksa, eyvallah. Ama zannımca herkesin ihtiyacı var. Hele şehremini olacaksanız topluma katılmalı, karışmalı, hemhal olmalısınız. Ulaşılamıyor, ulaşmıyorsanız olmuyor. Kahve sohbetleri, ‘mahalle buluşmaları’ buluşma olmuyor. Kadın, çocuk ve yaşlıları karşınıza alıp, nasihat etmenin bir yararı olmuyor.

Meram için değerlendirmelerimi daha sonraya bırakıyorum. Takdir ettiklerim de var, etmediklerim de. Olaylara farklı yaklaşmaya çalışıyorlar.

Bu tür etkinlerin sayıca ve içerik bakımından başkaca kurum ve kuruluşlar tarafından da düzenlenmesi en büyük dileğimiz. Programlara sadece erkekler değil, kadınların ve çocukların katılımı da artırılabilirse elde edilecek netice kayda değer miktara ulaşacaktır.

Toplumun yarısı kadınlardan oluşuyor. Genç nüfusun oranı üçte birlerde. İki kesimi de dâhil ettiğiniz zaman toplumun üçte ikisine ulaşmış oluyorsunuz. Kadınlar eğitilmeden, çocuklara eğilmeden netice almak mümkün değil. Kadına değer vermek, 8 Martta ‘Nadide Sultan’ı getirmekle olmuyor.

Kadın ve çocuklara vaaz, nasihat vererek de değil. Dünya kadar kurs, dünya kadar spor etkinliği düzenlerken, aynı zamanda ‘spor etiği’, ‘meslek ahlakı’, ‘kul hakkı’, ‘adalet bilinci’ gibi başlıklarda açık ve zımni eğitimler verilirse maksat hâsıl olur.

Bu konuda yapılacak daha çok şey var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi
SON YAZILAR