Sevgiyle kalmalı her daim
Gittin... Yeşil yaprakların üstüne kar yağdı / Güneş kutuplardan doğuyor o günden beri / Ne bir gülüş sindi içime ne bir düş sığdı / Hayat yüreğimde soğuyor o günden beri
Artık kimse şi’re vermiyor dudaklarını / Gör, kimler nasıl ağlatıyor sokaklarını / Değişen mevsimin dökülen yapraklarını / Rüzgarlar içime yığıyor o günden beri
Her gün bir macera, her gün bir adım meçhule / Hiç kimse uymuyor hakka, hukuka, usule / Senden sonra bülbül de değer vermiyor güle / Bir kalbe bin heves sığıyor o günden beri
Aklım almıyor benim şu olup bitenleri / Bir şehvet ki yakıyor, kavuruyor tenleri / Cinayet, ihanet... Günlük haber bültenleri / Anneler yavrusun boğuyor o günden beri
Aşkı yazacak mecal kalmadı bak elimde / Kalem suskun, kâğıt mahcup, yüreğim elemde / Alışamadım ki sensizliğe bu alemde / Yağmur gözlerimden yağıyor o günden beri
Son zamanlarda şehrimizde birçok olumsuzluğu birden yaşadık; kavgalar, yaralamalar, hatta cinayetler… dolandırıcı çetesi ve uyuşturucu çetesi gibi birçok da operasyonlar yapıldı. Artık çocuklarımızı sokağa çıkarken içimizde bir endişe, bir korku doğuyor. Elbette bu sadece bizim yaşadığımız şehre özgü bir durum değil. Ülkemizin pek çok yerinde saydığımız bu olaylar vaka-ı adiyeden sayılabilir. Edindiğimiz bilgilere bakılırsa hapishanelerimizde yer kalmayacak bu gidişle.
Peki nedir bütün bunların sebebi? Birçok saik sayılabilir, birçok örnek verilebilir. Cezaların artırılmasından tutun da eğitim sistemimize kadar bir bahis açılabilir ve hepsinde de bir doğruluk payı vardır. Ancak bu körlerin meşhur fil tarifine benzer. Meselenin özünde çok fazla maddileştik, manevi değerlerimizin bir hükmü kalmadı. Konforlu şehirlerde hazcı, azgın insanların konforunu sağlamak üzerine bir düzen kurduk. Hepsinden ötesi aramızdan sevgiyi yok ettik. Sevgi zevk ateşinin harında buharlaşıp gitti. Artık anne babalar, anne baba gibi sevmiyor. Evlatlarımız ise anne babasını kendi zevklerinin hizmetçisi sanıyorlar. Her başarıda bir ödül bekler oldular; artık kimseye başarının kendisi bir şey ifade etmiyor, ne kadar getirisi hesaplanıyor ve kalan karşındaki insansa bile onu yok etmekten çekinilmiyor. Bu cinnet halinden kalbe, sevgiye ve maneviyata dönmemizin zamanı çoktan geldi.
Benim en büyük talebim sevgidir. Bu yüzden bu köşede bütün yazılarımı böyle bitiriyorum:
Sevgiyle kalın.
