Sezai Keskin

Sezai Keskin

TİCARET AHLAKI

TİCARET AHLAKI

Her Peygamberin bir mesleği vardır: Hz. Nuh (a.s.) marangoz, Hz. İdris (a.s.) terzi, Hz. Davud (a.s.) ise zırh ustasıdır. Allahu Teâlâ Peygamberlik zincirinin son halkası olan Resûl-i Ekrem

(s.a.v.) Hazretleri’ne ise meslek olarak ticareti, hem de uluslararası ticareti uygun görmüştür.

Her yönüyle örnek bir kul olan Resûl-i Kibriyâ (s.a.v.) Efendimiz, tâcir kimliğiyle de göz kamaştıran güzelliklerin sahibidir. Sevgili Peygamberimiz’in ilk dış ticarî seferi, 12 yaşlarında amcası Ebû Tâlib ile beraber çıkmış olduğu Suriye seyahatidir. Yirmi beş yaşına kadar amcasının

Mekke’deki ticarethanesinde kumaş ticaretiyle meşgul olduktan sonra Hz. Hatice (r.a.) adına ticarete başlayıncaya dek Bahreyn, Habeşistan ve Yemen’e ticarî seyahatler gerçekleştirmiştir.

  Cenâb-ı Hakk, Kur'ân-ı Kerîm'de kıyâmete kadar gelecek ümmetlere ibret olması için Şuayb -aleyhisselâm-'ın kavmi olan Medyen ve Eyke halklarının helâkinin, ticaret ahlâklarının son derecede bozulmuş olması sebebiyle olduğunu bildirmektedir. Onun için ticârette sahtekârlık yapılıp harâm yenmesi, zayıfların ezilmesi, bir kavmin helâkine sebeb olacak kadar ağır bir cürümdür. Ticâret, kişinin iç dünyâsını dışarıya yansıtır. Yâni ferdin iç âlemi nasılsa ticareti de öyledir. Âyet-i kerîme şöyle buyrulmaktadır: "Ey îmân edenler! Karşılıklı rızâya dayanan ticâret olması hâli müstesnâ, mallarınızı, bâtıl (haksız ve harâm yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin! Ve kendinizi öldürmeyin! Allâh size karşı pek merhametlidir." (en-Nisâ. 29)

 

  İslam dini, rızkın onda dokuzunun ticarette olduğunu haber vermiş ve meşru kazanç yollarına

  teşvik etmiştir. İslam’da ibadetler yalnızca namazla, oruçla sınırlı değildir. Yüce Allah’ın hoşnut ve razı

  olduğu bütün söz, fiil ve davranışlar geniş anlamda ibadet kapsamındadır. Kazancını helâl yoldan elde

  etmek, İslâmî prensiplere uygun olarak ticarî ve iktisadî davranışlarda bulunması da ibadettir. Sevgili Peygamberimiz bir Hadis-i Şeriflerinde ‘’Aldatan bizden değildir.’’ buyurmuş ticaretin ruhu, doğruluk, emniyet olduğunu bildirmiştir. Bu hususların birinde kusur eden, ticaretin ruhunu hırpalamış, dolayısıyla kendi kazanç yollarını tıkamış olur. Ahlak hayatımıza hakim olursa, topluma huzur,  kazanca bereket gelir, gelir dağıtımında adalet gerçekleşir. Temeli faiz, zulüm ve sömürü olan kapitalist sistemlerin hakim olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Bu sistemde ne üretim ne de paylaşım Hakça’dır. Hayat bir bütündür, parçalanamaz.  İbadette Müslüman, ticarette Yahudi, Ermeni vs. olunamaz. Adil olmayan müslümanın dünyası da ahireti de perişan olacaktır.

   İslam'ın dünyaya duyurulmasında ve yayılmasında en etkili hususlardan biri de, müslüman tüccarlardır. Endonezya'ya yerleşen ve ticaretini orada sürdüren bir Müslüman tüccar, bir gün iş yerine geç gelir ve dükkânını emanet ettiği çırağının hayli kârlı bir satış yaptığını görür. Ancak işin aslını öğrenen tüccar, çırağının metresi 5 akçe olan kumaşı 10 akçeden sattığını öğrenir. Bunun üzerine derhal satış yaptığı kişiyi bulmasını ister çırağından. Çırak satış yaptığı müşteriyi çok geçmeden bulur ve dükkâna davet eder. Tüccar durumu müşteriye izah ederek kendisinden helallik istedikten sonra fazladan alınan 5 akçeyi de uzatır. Çok geçmeden bu olay ülkede dilden dile dolaşmaya başlar ve kralın kulağına kadar gider. Tüccarı huzuruna davet eden kral, bu davranışını neye borçlu olduğunu sorar ona. Tüccarsa sadece dininin emirleri gereği, kul hakkını gözettiği için bunları yaptığını söyler ve kralın İslam hakkındaki soruları peş peşe gelmeye başlar. O güne dek böyle bir dinin varlığından haberdar olmayan kral olaydan etkilenir ve kısa sürede Müslüman olmaya karar verir. Halkı da yavaş yavaş onu takip eder. Peygamber ahlakıyla sergilediği davranış 200 milyonu aşkın Müslüman nüfusa ev sahipliği yapan Endonezya'nın kaderini belirlemiş olur.

Bu, İslam tarihinde, tüccarların tesiri ile meydana gelmiş yegane hadisesi değildir.    
"Dürüst, emin müslüman tüccar, peygamberler, sıddîkler, şehitler ve salihlerle beraberdir." Dürüstlük pahallı bir mülktür, ucuz insanlarda bulunmaz.

 

Onun için Aşk eri koca Sultan Yunus Emre bir şiirinde şöyle seslenmiştir.

Emeksiz zengin olanın

Kitapsız bilgin olanın

Sermayesi din olanın

Rehberi şeytan olmuştur buyurmuştur.

Mevlam rızkınızı helal eylesin 
Gam ve telaş sizlerden uzak olsun da

huzur bulasınız efendim…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sezai Keskin Arşivi
SON YAZILAR