Osman Uzunkaya

Osman Uzunkaya

BU DA GEÇER

BU DA GEÇER

                Dervişin biri, uzun ve yorucu yolculuktan sonra bir köye ulaşır. Karşısına çıkanlara,kendisine yardım edecek, yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar. Köylüler kendilerinin de fakir olduklarını, evlerinin küçük olduğunu söyler ve Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip, oraya gitmesini salık verirler. Derviş yola koyulur, bir kaç köylüye daha rastlar; Onların anlattıklarından, Şakir’in bölgenin en zengin kişilerinden biri olduğunu anlar.

                Bölgedeki ikinci zengin ise Haddad adında bir başka çiftlik sahibidir. Derviş, Şakir’in çiftliğine varır. Çok iyi karşılanır, iyi misafir edilir, yer içer, dinlenir. Şakir de, ailesi de hem misafirperver hem de gönlü geniş insanlardır.

                Yola koyulma zamanı gelip Derviş Şakir’e teşekkür ederken, “Böyle zengin olduğun için hep şükret” der. Şakir ise şöyle cevap verir: “Hiç bir şey olduğu gibi kalmaz.Bazen görünen, gerçeğin kendisi değildir. Bu da geçer..”

                Derviş Şakir’in çiftliğinden ayrıldıktan sonra, bu söz üzerine uzun uzun düşünür. Bir kaç yıl sonra Derviş’in yolu yine aynı bölgeye düşer. Şakir’i hatırlar, uğramaya karar verir. Yolda rastladığı köylülerle sohbet ederken, Şakir’den söz eder. “Haa o Şakir mi?” der köylüler, “O iyice fakirledi, Şimdi haddad’ın yanında çalışıyor.” Derviş hemen Haddad’ın çiftliğine gider. Şakir’i bulur. Eski dostu yaşlanmıştır, üzerinde eski püskü giysiler vardır. Üç yıl önceki bir sel felaketinde bütün sığırları telef olmuş, evi yıkılmıştır. Toprakları da işlemez hale geldiği için tek çare olarak, selden hiç zarar görmemiş ve biraz daha zenginleşmiş olan Haddad’ın yanında çalışmak kalmıştır. Şakir ve ailesi üç yıldır Haddad’ın hizmetkarıdır. Şakir bu kez Derviş’i son derece mütevazı evinde misafir eder. Kıt kanaat yemeğini onunla paylaşır.Derviş vedalaşırken, Şakir’e olup bitenlerden ötürü ne kadar üzgün olduğunu söyler ve Şakir’den şu cevabı alır: “Üzülme.. Unutma, bu da geçer..”

                Derviş gezmeye devam eder ve yedi yıl sonra yine o bölgeye yolu düşer. Şaşkınlık içinde olan biteni öğrenir. Haddad bir kaç yıl önce ölmüş, ailesi olmadığı için de bütün varını yoğunu en sadık hizmetkarı Şakir’e bırakmıştır. Şakir Haddad’ın konağında oturmaktadır. Kocaman arazisi binlerce sığırı ile yine yörenin en zengin insanıdır. Derviş eski dostunu iyi gördüğü için ne kadar sevindiğini söyler ve yine aynı cevabı alır: “Bu da geçer..”

                Bir zaman sonra Derviş yine Şakir’i arar. Ona bir tepeyi işaret ederler. Tepe de Şakir’in mezarı vardır ve taşında şu yazılıdır: “Bu da geçer” Derviş ölümün nesi geçecek? Diye düşünür ve gider. Ertesi yıl Şakir’in mezarını ziyaret etmek için geri döner; Ama orta da ne tepe vardır, ne de mezar. Büyük bir sel gelmiş, tepeyi önüne katmış, Şakir’den geriye bir iz dahi kalmamıştır.

                Hiç bir şeyin kalıcı olmadığını anlatan bu güzel hikayeden, almamız gereken hisseler vardır mutlaka. Her şeyin gelip geçici olduğu şu Dünya’da ömrümüzün huzur ve mutluluk içinde geçmesi duasıyla..

                Sağlıcakla kalınız.                                                               

Önceki ve Sonraki Yazılar
Osman Uzunkaya Arşivi
SON YAZILAR