‘İki pınarı var diye Çiftepınar’ demişler …

Ama değil…  

Çünkü;

Gündüzü ayrı güzel, gecesi ayrı… Yeşili ayrı güzel, grisi ayrı… Taşı ayrı güzel, toprağı ayrı… Genci ayrı güzel ihtiyarı ayrı… Güneşi ayrı güzel, dolunay’ı ayrı…  İftarı ayrı güzel, sahuru ayrı… Zorlukları ayrı güzel, kolayı ayrı… Kirazı başka, elması başka… Kuşu ayrı güzel, böceği ayrı…

Açlık ve susuzluktan bitap düşmüş olmalarına rağmen ortada büyüklerine yemek dağıtarak sadece bir geleneği yaşatmakla kalmayıp koca bir medeniyeti ayakta tutmaya çalışan çocukları ayrı güzel, misafirlerden duydukları mutlulukla yüzlerinde tebessümler açan halkı başka güzel… Su ve kuş sesleriyle yediğiniz yemek içtiğiniz çay ayrı güzel, ay ışığının altında kıldığınız teravih bir başka… Her şey yolunda gitsin, İnsanlar sorunsuz ve mutlu bir şekilde bir arada olsunlar diye çabalayan Sami Sorgun bir başka güzel, bölgenin her sorunuyla yakinen ilgilenen, herkesin derdiyle dertlenen bir mütevazilikte abide bir insan Ahmet Sorgun ayrı güzel…  

Ve daha yüzlerce çifti sayabilir, sıralayabilirsiniz böyle… Bu denli zıt çiftin bir arada bulunduğu yere de başka ne isim verilebilirdi ki…

Ha sadece bunun dışında Kur’an’da ki ‘Altlarından akan ırmaklarla” tarif edilen Cennet ayetlerini bilen herkesin buralara vereceği ilk isim de ‘Cennet’ ya da benzeri bir şey olurdu sanırım…

…

Konya’nın her köyünde yapıyorlar mı bilmiyorum?  

Hadim’in Çiftepınar köylüleri her ramazan bir araya gelip iftar ediyorlarmış…

Sadece bir iftar deyip geçmemek gerekiyor bu tip birlikteliklere… Bir taşla onlarca kuş vuruyorlar çünkü; Şehrin sıkıcılığından, boğuculuğundan ve yapmacıklığından kurtarıyor insanları bu tip organizasyonlar… Sıla-i Rahim yaptırıyor… Hal hatır sorup hasbihal ediyorlar… Eskiyi yad ediyorlar… Yeni nesil eskiyi, eski nesil yeniyi tanıyor. Bağlar güçleniyor…  Bir de kaçtığınız yer Aladağlar gibi bir yer olunca her şey bir başka güzel oluyor elbet…  Yediğiniz yemekten daha fazla lezzet alıyor kıldığınız namazdan daha fazla huşu duyuyorsunuz… Hani bazı yerlerde kılınan namaz daha eftaldir ya! Orada da daha fazla sevaptır yaptığınız iyilikler… Nereden mi biliyorum? İbadetlerden aldığınız haz, duyduğunuz huşudan…    

Ve aslında en önemlisi koca bir medeniyeti ve binlerce yıllık bir kültürü yaşatıyorsunuz…  

Bu nedenle bu güzel adeti unutup yapmayanlar varsa bir an önce başlamalı, yapanlarda daha da genişletmeli… Çünkü köylerimizi mezarlıklara döndürmenin hiçbir şeye faydası yok... Çünkü bizim medeniyetimizin hakkıyla yaşaması ve yükselmesi için ihtiyacımız olan en önemli çalışma bu tip çalışmalar ve uğraşlardır… Çünkü gelecek nesillere bırakacağımız en güzel mirasımızdır bu bizim…

Tüm bu nedenlerle, Çiftepınar bu konuda çok önemli bir örnek herkese…

Çünkü onlar; Gök kubbenin altında ‘secde’ edecek kimse kalmasa biz varız diyecek kadar coşkulu ve heyecanlıydılar… Ve sanki ilk defa buluşuyormuşçasına mutlu…

…

Hiç mi kötü bir şey yoktu… Vardı elbet;

Başlatılan hummalı çalışma yakın zamanda bitince 10 m genişliğinde bir yola sahip olacak hem ‘Yerköprü’ şelalesi hem de tüm bölge… Pe ki neresi kötü bunun; zor ulaşılan şeyler çok güzeldir ya! Ulaşmak çok kolay olacak artık o güzelliklere…  

…

Gelelim neden “1. Geleneksel” olduğuna?  

Birincisi, kaçıncı kez bir araya geliyorlar bilmiyorum ama 1400 yıldır bile buluşuyor olsalar ilk kez buluşuyormuşçasına da heyecanlı ve mutlular… Bu coşkuyu hiç kaybetmemeleri ümidiyle…

İkincisi de benim için “1. Geleneksel” …

Bundan sonraki buluşmalar için rezervasyon yaptırmış oldum böylece şimdiden…

…

Son olarak;

Çok abarttığımı düşünüyorsanız.

‘Tecrübe edin’ derim…