Ömer İnal

Ömer İnal

İfade özgürlüğü mü?

İfade özgürlüğü mü?

Son günlerde yaşanan gelişmeler bazı gerçeklerin gün yüzüne çıkmasına bakımından adeta ibret vesikasıdır… Birbiriyle alakasız gibi görünen meselelerin ardındaki ortak yanları ve ‘’Megalo idea’’ (yerli mihrakların iktidar devşirme ülküsü) etrafında çöreklenmiş olan çehrelerin iç dünyalarını, bu tür olaylar gün yüzüne çıkartmaktadır…

Fransa’da sansasyonel olayların yaşanmasının odağında olan derginin içeriğinin, Türkiye’deki bir gazete tarafından yayınlanması, yukarıda bahsettiğimiz gibi çetrefilli ilişkiler ağını görmemiz açısından mühim izler taşımaktadır… 

%99’u Müslüman olan bir ülkede, peygamberimiz (sav)’e hakaret eden derginin içeriğinin yayınlanması, maddi olarak bir getiri sağlayacağı düşüncesine binaen yapılmadığının aşikâr olması nedeniyle bu girişimin sadece provokatif amaçlı olduğuna dair kanaatimizi güçlendirmektedir…

Yaptıkları işi ‘’basın özgürlüğü’’ olarak savunmaları da çok tutarsızdır zira varlıklarını nevi şahsına münhasır kişiye borçlu olduklarını düşünerek kutsadıkları isme böyle bir hakaret resmedilse; bundan çok daha fazla olay çıkartacakları, önceki yaptıklarıyla bilinen bir gerçektir… Ayrıca anayasadaki eleştirmeyi yasak eden ‘kişiye özel kanunu’ savunanların, ‘’ifade özgürlüğü’’ diyerek kutsallara hakareti savunması, hem iki yüzlülükleriyle hem de İslam karşıtı olmalarıyla açıklanabilir…

Elbette yaşanan katliam olayı kabul edilemez ve İslam ile özdeşleştirilemez, lakin derginin kural tanımayan, insanların kutsallarına saygı duymayan zihniyeti de aynı şekilde kabul edilemez… Dergide yaşanan olaya insani açıdan yaklaşıp yaşananların tasvip edilemeyeceğinin belirtilmesi ne kadar doğalsa, mahut derginin içeriğinin, çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede yayınlanması da bir o kadar izah edilemez bir durumdur…

Küreselleşen dünyada medeniyetler çatışmasını değil medeniyetler ittifakını konuşmak istiyorsak, özgürlüğün tanımını yüksek sesle haykırmamız gerekiyor… İfade özgürlüğünü iştahla anlatırken inanç özgürlüğünü de aynı şekilde savunmak tutarlı olmakla birlikte demokratik olmanın gereği olarak görülmelidir…

Özgürlüğün en güzel tanımı olan, ‘’kişinin özgürlüğü, bir başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter’’ cümlesi kıstas alındığında ve bu tür olaylara hâkim kılındığında sorunların çok daha kolay çözüleceği açıktır… İfade özgürlüğü, kişinin her aklına geleni rahatlıkla söyleyebileceğinin teminatı değildir… Zaten sınırları çizilmeyen namütenahi bir ifade özgürlüğü, kişileri karşı karşıya getirip kargaşaların söz konusu olduğu bir ortamın yaşanmasına sebep olmaktan başka bir işe yaramayacaktır…

Fransa’da yaşanan katliam olayının ardından Paris’de siyasilerin tepki yürüyüşünde yer alan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ‘’Netanyahu hangi yüzle Paris’e gitti?’’ diye eleştirmişti…

Başbakan Ahmet Davutoğlu da İsrail’e karşı tepkisini ‘’Devlet terörü’’ olarak açıklamasının ardından ilginç bir olay yaşandı… Durdurulan MİT TIR’larına ait tutanaklar internet ortamına sızdırıldı… Mahkeme bu konuya yasak getirmesiyle beraber sureti haktan gözüken malum yapı, bu mahkeme kararını eleştirmeye başladı, sempatizanları da sosyal medya üzerinden -güya- hükümeti sıkıştırma derdine düştüler…

Burada önemli olan nokta, İsrail’in Paris’deki yürüyüşe katılarak yaptığı zulümleri meşru hale getirmek gibi bir düşünceyken, katlettiği Filistinli sivilleri hatırlatarak İsrail’in ‘’terör devleti’’ olduğunu tüm dünyaya haykıran bir iktidara, ilk cevabın İsrail’den değil ülkemizden gelmiş olması nasıl açıklanır?

İsrail’in zalimliğinin haykırılmasının hemen sonrasında gelişen bu olay, kesinlikle birbiriyle ilintisiz olarak değerlendirilemez… Durdurulan MİT TIR’larının tutanaklarının sosyal medyaya sızdırılması, İsrail’e yapılan eleştiriye verilen cevap olduğu gün gibi ortadadır ve bu olay kirli ilişkilerin mahiyetini anlamak açısından çok önemlidir…

Güya ‘’altın nesil’’ yetiştirme derdinde olan bu yapı, bir yandan peygamberimiz (sav)’e hakaret içeren karikatürleri yayınlayan gazeteye destek verirken, bir yandan da yüksek sesle eleştirilen ‘’terör devleti’’ne yine o çok bilindik ‘’belge-tape’’ sızdırma yöntemleriyle sahip çıkıyorlar… Ne diyelim, Rabbim ıslah etsin…

Selametle… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer İnal Arşivi
SON YAZILAR