Prof. Dr. Hülya Küçük

Prof. Dr. Hülya Küçük

İlim İçin İlim mi, Para (akademik teşvik) İçin İlim mi? Siz Parayla Teşvik Olunanlardan Mısınız?

İlim İçin İlim mi, Para (akademik teşvik) İçin İlim mi? Siz Parayla Teşvik Olunanlardan Mısınız?

Yukarıdaki başlığın “İlim için ilim mi halk için ilim mi?” varyantını duymuşsunuzdur önceden ama “para (akademik teşvik için mi?” varyantını belki ilk kez duyuyorsunuz. Çünkü böyle kötü bir geleneğin tarihi 5-10 yıl öncesine dayanmakta…

Aslında her insan ilim yaparken, ilmin hangi çeşidi olursa olsun biraz dünya için yapar. Çünkü ilim aslında rûhun bir fonksiyonudur; ruh “Elest Bezmi”nde aslında herşeyi bilmekteydi ve bu şehâdet âleminde bunların hiç olmazsa bir kısmını hatırlayabilmek için çırpınır ama bunun için bedene ve dünyaya asgari oranda muhtaçtır. İlim ruhun yüceliğidir ve bu sebepten dolayıdır ki “Allah’tan gerçek manâda korkanlar âlimlerdir” (Fâtır 35/28). Ruhlara cehâletten daha şiddetli bir azâb olamaz (İbnü’lArabi, el-Fütûhât,Beyrut, 1994, I/391). Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmakta da kul Allah’ın bütün sıfatlarından önce “âlim” sıfatını tercih etmelidir. Hattâ tekebbür/kibr kulluğa hiç yakışmadığı halde, “Âlimin câhile tekebbürü caizdir.” denerek ilmin ayrıcalığı vurgulanır.

Evet, insan bunları şehâdet âleminde/bu dünyada yapmak için bir bedene ve maddî vasıtalara ihtiyaç duyar. Bu açıdan, kendisine bu kadar imkânı verecek kadar bedeni ve dünyayla meşgul olması gerekir. Âmennâ. Ama sadece bu kadar.

Oysa yakın çevremizde olsun genel olarak bütün yeryüzünde olsun“ilim adamı” diye bildiklerimizin ekserisi, dünyevî gayeler, şan, şeref ve mevki için bunu yapmaktadır. Bu tarihte de hep böyle olmuştur. Mesela Mevlânâ’nın oğlu ve Mevlevîliğin babası olan Sultan Veled, ölüm düşüncesinin insanı ilimden vazgeçirdiğini anlatırken şöyle der: “…Bu sebeple Buhâra’da hiç bir cenazenin medresenin önünden geçmesine müsaade etmezler, bunu gören talebelere soğukluk gelmesinden korkarlarmış. Zira talebeler biraz da şan şeref sahibi olmak, emsâllerine fâik olmak, kadı-müderris olmak için okurlar.” (Sultan Veled, Maârif, yazma nüsha-178/(trc. Anbarcıoğlu), 243).

Bu genel hastalığa bir de “akademik teşvik” diye bir şey eklendi yakın dönemlerde. Akademik teşvikten faydalanabilmek için puanlarını hesaplamak, kendi çalışmalarına yapılan atıfları toplamak ve bütün bunlar için Google Scholar (Akademik Google), atıftarama.com, ulakbim.gov.tr'den atıf tarama, elektronik veri tabanlarını didik didik etmeniz gerekir. Bu işlemleri yapmak için en az bir-iki ayınızı ayırmanız gerekir ve bu süre içinde önceden verilerinizi topladığınız bir konuda, bir makale bile çıkarabilirsiniz. Size kim, hangi konuda atıf yapıyor? bunu araştırmayı faydalı bulurum ama bunu, para için yaptığınız zaman işin ucu “ilim adamının zühdü” konusuna çok acı bir şekilde çarpar ve zerrelere ayrılır.

YÖK’ün bu tip ilim adamını teşvik ettiğine inanmıyorum. Aslında bu tür “teşvikler” Fen Bilimlerinde buluşlar yapacak, insanlığa faydası olacak bir aşı, bir makine… geliştiren ilim adamlarına, ilerideki araştırmaları için maddî kaynak sağlamak için tasarlanmış olmalıdır. Bu tür araştırmaların dışındaki araştırmalar, bir nevi “tufeylî” olarak bu teşvikten yararlanmaktadır. Ayrımcılık olmasın diye devlet kesin sınır koymamış olsa da, bu böyledir… Peki, Sosyal Bilimlerdeki birisinin yaptıkları devletin/milletin işine hiç mi yaramaz? Yarar tabii… Meselâ “ahlâk” konusundaki araştırmaları, eğitimde kullanılabilir… Ama bunlar kullanılabilir mi? Bunları bulan başta kendisi bunları kullanbiliyor mu? Yoksa, mesela, “Mevlânâ’da dostluk” konusunu anlatıp, en yakın mesai arkadaşına 10 yıldır içinde kin besleyebilen birisinin ürettiği bir makaleye devletin de milletin de ihtiyacı yoktur… Gelin görün ki akademik teşvikten en çok yararlananlar da bunlardır? 10 dakikalık bir televizyon programının veya kısa bir sohbet programının, “Sanatsal Faaliyet” olarak, bir makalenin getirdiği puana eşit olduğunu da en iyi bu tipler bilir ve bunu da onlar uygular….. Bir makale yazmak için 1 yıl, bir kitap yazmak için 5 yıl kim uğraşacak? Bu tipler mi?

Şimdi size soruyorum: "İlim için ilim mi Para (akademik teşvik) için ilim mi? Siz Parayla Teşvik Olunanlardan mısınız?” Çünkü ben gerçek ilim adamlarının "parayla teşvik olanlar"dan olduğuna hiç inanmıyorum, vesselâm.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Hülya Küçük Arşivi
SON YAZILAR