Macit Uluçamlıbel
Macit Uluçamlıbel İzliyorum…

İzliyorum…

“Oysa herkes öldürür sevdiğini” diyordu Wilde… Devletlerde sevdiklerini öldürüyorlar günümüzde. Bu sefer iş değişik bu sefer farklı diye düşündüğümüz İran İsrail gerginliği son günlerde Amerika’nın da dahliyle saçma sapan bir hal aldı. Tiyatro sahnesinde birbirini öldürmek isteyen sevgililerin birbirlerinden başka herkese zarar verdikleri bir oyun izliyoruz.

Hayatını kaybeden masum siviller kimsenin umurunda değil. Füze atıyorum karşıla mesajlarıyla süren değişik bir çatışma. Resmen tüm dünyayla dalga geçen koca koca insanlar.

İsrail’in Gazze soykırımını perdeleme operasyonu. Daha önce yazmıştım sözümün de hala arkasındayım İsrail ile kim savaşırsa bizim yerimiz onun yanı olmalı. İran savaşıyor mu?

Savaşırmış gibi yapıp kendi varoluşunu o gerginlikle sürdürüyor. Hem kendisini hem de İsrail’i ayakta tutuyor. İsrail’in bundan sonraki hedefi muhtemelen Suriye olacak. Suriye’de üsleri olan Türkiye İsrail’le karşı karşıya gelirse İran kimin yanında yer alır sizce?

Ben size söyleyeyim mezhep bahanesiyle Suriye’den Türkiye’nin çıkmasını talep eder, hatta iş ilerlerse İsrail’le uğraşan Türkiye’nin karşısında yeni bir cephe olur. Yani yine İsrail’e hizmet eder, yine Müslüman aleminin ortasında saplı bir hançer olarak kendi varlığını korumaya çalışır. Tarih tekerrürden ibarettir… Biz ne zaman hedefimize batıyı koysak bizi doğuyla uğraşmak zorunda bıraktılar. Doğuda yüzyıllarca kimle uğraştık dersiniz? İran’la…

İran vazifesini yerine getiriyor. Biz kendimize bakalım. Ak Parti iktidarları sayesinde yerlileştirdiğimiz savunma sanayimizi daha ileriye ivedilikle taşımamız lazım. Hava savunma sistemlerini, savaş uçaklarını en kısa sürede aktif hale getirmeliyiz. Kendi silahımızı üretiyor olmanın rahatlığıyla hareket edecek hale gelmemiz lazım artık…

Ve en önemlisi nükleer konusunda biraz daha hızlı hareket etmemiz lazım.

Nükleer enerji konusunda nükleere enerji üretebilen ülkelerle aramızda yarım asırdan fazla bir zaman farkı var. Bu arayı kapatmak kolay değil lakin savunma sanayindeki son on yıllık atağımız bizim için imkansızın olmadığının kanıtı. Nükleer enerji de nükleer güç de bizim gibi imparatorluk devamı olan bir ülke için elzemdir.

Dünya’da çıkabilecek tüm savaşlar için bir şekilde hazırız ama bana göre en büyük savaşımız kendi içimizde kendi gelecek nesillerimizle. Bir an önce eğitim sistemimizi geliştirmeli değiştirmeli ve ahlaki altyapıya sahip ülkesini seven bireyler yetiştirecek şekilde güncellemeliyiz. Yazımın giriş cümlesi olan Wilde’nin sözü en çok kendimize aslında.

Özgür birer birey olarak yetiştiklerini sandığımız çocuklarımızı kendi ellerimizle öldürüyoruz yok ediyoruz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Macit Uluçamlıbel Arşivi