Oktay Aksu

Oktay Aksu

KONYA ÜZERİNE DEĞİNİLER

KONYA ÜZERİNE DEĞİNİLER

Vaktiyle Konya’da bir belediye başkan adayı ‘seçilirsem Konya’yı gökdelenler şehri yapacağım’ diye seçim propagandası yapınca, Allahtan seçilmedi demiştim. İnsanımızda acayip bir kafa karışıklığı var. İnancına ya da ideolojisine bakarak icraatlarını öngörmek mümkün olmuyor. Yüksek binaların kıyamet alameti olarak görüldüğü bir medeniyetin mensupları, gökdelenler şehri kurmayı marifet sanıyor. Dindar bir Başkan ateist bir şehir inşa edebiliyor. Ateist şehir olur mu? Olur. Allah’ın ayetlerinin ve Müslümanların tarihinin yok edildiği şehir, ateist şehirdir. Modern dünyanın sembol şehirlerinin hepsi birer ateist şehirlerdir ve bu şehirleri kopyalayarak güzel şehirler inşa etmiş olmazsınız. Çünkü mutlak güzeli hatırlatmayan yapı güzel değil, çirkindir. Turgut Cansever’den mülhem; her yapının ve her şehrin bir ruhu vardır. Her yapı yanındaki yapıyı belirler. Şehirlerin değişimi bu belirleyicilik göz ardı edilerek gerçekleştirilirse ortaya ya taklit çıkar, ya ihanet, ya ucube ya da çirkin. Konya İslam Medeniyetinin mütefekkir şehirlerinden biridir. Konya yeryüzünün özgün şehirlerinden biri olarak bize atalarımızın mirasıdır. Bizden de gelecek kuşaklara özgün, tarihi, mütefekkir bir şehir olarak, Selçuklu payitahtı olarak, Mevlana şehri olarak devredilmelidir.

                Son dönemde bu amaç gözetilerek yapılan güzel işlere şahit oluyoruz; Bedesten restorasyonu bu açıdan övgü ve teşekkürü hak ediyor. Ayrıca Mevlana Müzesi önündeki meydan düzenlemesi, Mevlana’nın farkındalığını artırmaya yönelik doğru bir iş gibi görünüyor. Niyet halis olmakla birlikte tam olarak niyete uygun iş çıkmadı da denebilir belki. Dünya bir ağaç gölgesiyken türbe önünde de bir ağaç gölgesi bari olaydı. Ayrıca sadece Mevlana müzesinin değil, Konya’da ki bütün medreselerin ve türbelerin farkındalığını artırmak, buraları görünür, hatta yaşanır kılmak Konya halkının nasıl bir şehirde yaşadığının şuuruna varması açısından önemlidir. Tarihi mekânları müze olarak kullanmak onları öldürmekle eşdeğer. Konya’da bir Selçuklu Başkentinde yaşadığının kaç kişi farkında. Oysa,  kent merkezinde yemeğini bir handa yese, çayını bir medresede içse.

***

                Otogar civarı Konya’nın modern yüzü. Bu bölgede mavi camlı plazalar ya da devasa büyüklükteki rezidanslardan müteşekkil bir şehir ortaya çıkıyor. Keşke bu bölgedeki her bina, Selçuklu mimarisinden esinler taşısaydı. Selçuklu belediye binası diğer binalara model olabilseydi. 

***

                Konya, Mevlana şehridir. Konya’yı ziyarete gelenlerin büyük çoğunluğu Mevlana’yı ziyarete gelir. Başka amaçla gelenler de gelmişken Mevlana’yı ziyaret etmek ister. Hal böyleyken, şehir planlamasının bütün yollar Mevlana’ya çıkacak şekilde yapılması, Hava limanı, gar yada otogarda inen bir turistin, ya da özel aracı ile gelenlerin, kimseye sormadan Mevlana müzesine gidebilmesi önemlidir. Misafirlerimiz Konya’ya girer girmez Mevlana şehrine girdiklerini fark etmelidir. Bunun en banal yöntemi,  billboardlara Mevlana’nın sözlerini yazmaktır herhalde.  

                Hz. Mevlana’nın türbesine müze demekte içimde eski bir yaradır. Türbeden para kazanan bir şehir olmaktan bizi kim kurtaracak.

                Alaeddin-Adliye tramvay hattı kadim şehrin tarihi dokusu üzerinde olumsuz bir etki yapabilir. Neden metro düşünülmez de, hala bu demir yığınlarının metal gıcırtılarla şehrin orta yerinde arz-ı endam etmesine heves edilir. Yanlış yapılan işleri düzeltmek zordur. Hem önceki başkanın bir eserini yıkmayı göze almanız gerekir, hem de harcanan milyonlarca lirayı çöpe atmanız. Misal; belediye önü alt geçidi. Hiç yapılmasa daha iyi değil miydi? Tramvay demişken; oturarak seyahat etmenin neredeyse imkânsız olduğu bir yoğunluğa insanları mahkum etmek nasıl bir hizmettir. Yeni tramvayların sadece kaportası yeni. Oturarak ta ayakta da eskisinden daha az yolcu alıyor. Koridorları dar ve koltuk sayısı az. İstanbul’un tramvayları bu açıdan örnek alınabilir. Tramvay sayısını artırarak bu sorun halledilebiliyorsa halledilmelidir. Yok, bu çileyi çekmeye mahkûmsak hiç değilse hanım yolcuların biraz rahatlaması adına pembe tramvay düşünülmelidir. Şehir Konya olunca pembe tramvay fikri ürkütücü gelebilir. Ama değil mi ki Ak günlerde yaşıyoruz, biraz cesur olunmasını beklemeye de hakkımız var. Ulaşım hizmeti her yolcu oturarak, gazetesini, kitabını okuyarak seyahat edebildiği zaman hizmettir. Bugün ki haliyle olsa olsa eziyettir. Ayrıca bu durum gençlerde saygı duygusunun zayıflamasına neden oluyor. Alâeddin’den Kampüse kadar ayakta gitmeyi göze alamayan gençler büyüklere yer vermekte pek isteksiz oluyorlar. Haksızda sayılmazlar.        

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oktay Aksu Arşivi