Murat Güçlü

Murat Güçlü

PARİS ve TERÖR

PARİS ve TERÖR

Dünya haftaya Fransa’da meydana gelen terör saldırısı ile başladı. Bundan önce yine Fransa’da ırkçı ve küstah bir mizah dergisi olan Charlie Hebdo ve karikatüristlerine yapılan terör saldırısı sebebiyle Müslümanlar ve terör konuları dünya gündemini oluşturmuştu. Bu tip büyük ve sansasyonel terör olayları ülkelerin politikalarını etkileme amacı taşırlar, bu saldırıların ardında istihbarat örgütlerinin dolaylı ya da dolaysız ama muhakkak müdahaleleri vardır. Paris olaylarının da hangi amaçla ve kimler tarafından yapıldığı işin erbabınca bilinmektedir. Hatta bu tip olaylarda gereken mesajın verilmesi için olayın tesadüf olmadığı veya münferit bir eylem olmadığını gösterir kuşkulu noktalar bırakılarak ipuçları verilir. Bugün Fransa’nın Suriye politikası en çok gündeme gelen konu. Fransa’nın Suriye’de Esed’siz bir rejimi desteklediği aşikar, yapılan saldırıların buna karşı Fransa’nın burnunun sürtülmesi manasına geldiği basında yazıldı. Ayrıca saldırının kasten G20’nin yapılacağı günün hemen öncesinde yapıldığı konusunda da fikirler ortalıkta dolaşmakta. G20’de Suriye, DAEŞ, mülteciler ve sair hususlarda hangi konular gündeme gelecek, hangi güçler masada neler talep edecek bilmiyorum, ama Paris saldırılarının bunları etkileyeceği kesindir.

Fransız istihbaratı ve güvenlik kurumları yapılan saldırının amacını, kimlerin müdahil olduğunu anlamış  ve gerekli kurumlara durumu bildirmiştir. Bundan sonraki aşamada kimin ne yaptığını izleyerek, Fransa’nın politikalarının hangi devletin politikasına yaklaştığına bakarak saldırının azmettirenleri hakkında fikir sahibi olabiliriz.

 

Ben Charlie Hebdo saldırıları sonrası dünyada estirilen İslamafobi rüzgarı hakkında yazmıştım. Paris saldırılarından sonra benzer bir hava oluşturuldu. Batı’nın kendi dışında herkesi hakir ve küçük görmesi, hatta insan olarak dahi kabul etmemesi, değerlerini aşağılaması ve bunu da basın ve düşünce özgürlüğü, demokratik değerler olarak kabul eden bakışını asla ve asla tasvip etmemiz mümkün değildir. Charlie Hebdo saldırıları sonrası şu satırları kaleme almıştım, İnsan hayatının kutsallığı ve dokunulmazlığı hiçbir medeniyet veya kültürün tekelinde değildir. Ama ne hikmetse sanki bunlar Batı’nın değerleriymiş ve barbar İslam dünyası bu değerlere karşı terör eylemi yapıyormuş gibi bir algı yönetiliyor. Müslümanlar olarak kendimizi ve dinimizi temize çıkaracak söylemlerde bulunmamız gerektiği hissettiriliyor. Bu sebeple hep bir ağızdan, İslam şiddete karşıdır, adı dahi Barış demektir, aman biz sizden çok lanetliyoruz terörü, bunlar asıl biz iyi Müslümanlara zarar veriyor diyerek yeri göğü inletiyoruz. Çünkü neyin iyi neyin kötü olduğuna, neyin doğru neyin yanlış olduğuna kararı ancak Batı vermekte ve dünyanın kalanı da buna uymaktadır. Öyle bir hava estiriliyor ki sanki İslam olmasaydı bugün dünyada yaşanan şiddet ve terör olmayacaktı. Kimse kusura bakmasın, gelir dağılımındaki küresel adaletsizlik, Ortadoğu coğrafyasının insan değil petrol olarak görülmesi, baskı, işgal, muhaberat devletleri, baskılanan ve dışlanan İslam, toplumların seküler hale getirilmesi için yapılan baskılar, göçmenlere yapılan insanlık dışı muamele…bütün bunlardan muhakkak şiddet çıkar…Bunun İslam ile bir alakası yoktur. Tabii ki her şiddet eylemi kendine bir ideoloji seçer. İslam’ı da bu şekilde ideoloji olarak seçen ve buna dayanarak terör ve şiddet eylemeleri yapanlar vardır ve bundan sonrada olacaktır. Her terör eylemi sonrası teröristler hangi din veya memleketten iseler o ülke ve dinlerinin dünyadan özür dilemesi gibi teamül mü vardır ki Müslümanlar üzerine böyle bir baskı oluşturulmaktadır?

Bugün de aynı manzara ile karşı karşıya kalacağız. İslam dünyasının hızla ayağa kalkması gerekiyor. Hem de sadece ekonomik manada değil, entelektüel ve kültürel olarak dünyanın hakim sistemine yeni bir söz, yeni bir ses, yeni bir soluk vermesi gerekiyor. Ve bu gereklilik sadece Müslümanlar için değil, tüm ezilen mazlumlar için gerekli. Yoksa yok olmaya ve “Batı’nın Değerleri”ni evrensel değerler kabulü ile Batı karşısında kendimizi değersiz bularak yaşamaya mahkum oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Güçlü Arşivi
SON YAZILAR