Ramazan Köroğlu

Ramazan Köroğlu

Ümmet Yazıları: Dış Etkenler

Ümmet Yazıları: Dış Etkenler

Ümmet yazıları serisinin üçüncüsündeyiz. Önceki yazılarda, son asırda yaşamış, İslam için mücadele etmiş, güzel bir örnek olmuş, mücahidlerle başlamış, ikinci yazımızda; İslam Coğrafyamızda ki bu kadar zenginliği binayen neden bu haldeyiz? Sorusuyla devam etmiştik.

Şimdi bu sorulara cevap arayacağız;

İslam coğrafyasının bu halde olmasında dış etkenlerin etkisi ne?

Bu soruya cevap bulmak için, ilimde, fikirde, sanatta, harekette, siyasette, teknolojide, iktisatta ve içtimaı alanda fetret devri yaşamış olduğumuz, son iki asra bakmamız gerekmektedir.

Özellikle 20. yüzyılda dünya tarihi 3 mühim mesele olmak üzere bir çok olaya şahit olmuştur.

-1914-1918 yıllarında Birinci Cihan Harbi

-1939-1945 yıllarında İkinci Cihan Harbi 

-1990-2000 yıllarında bölgesel savaşlar: Körfezde, Balkanlarda ve Kafkaslarda yaşanan savaşlar

Bu savaşlar bir yandan dünyadaki önemli değişimlerin sonucu olarak meydana geldiği gibi, diğer yandan da bu savaşlar bizzat dünyamızda büyük değişimlere sebep olmuştur.

Öyle ki; Bir asır boyunca insanlık adeta yanlışları ısrarla yerleştirmeye kalkışmış, diğer yandan ise bu yanlışların huzur, barış ve saadet getirmediğini acı bir şekilde görmüştür. Netice itibariyle bütün bir asır boyunca, yaşanan acılardan sonra ders alınacak çok mühim sonuçlar ortaya çıkmış ve fakat yanlışlar denendiğinden 20. Yüzyılda insanlık bir türlü beklediği, özlediği, huzura, barışa ve saadete kavuşamamıştır.

Nitekim 20. Asra girildiği zaman bu asrın başlangıcında “imparatorluklar”ın hâkim olduğunu görüyoruz.

Yeryüzünde 4 büyük imparatorluk hakim durumda idi. Bunlar Osmanlı Devleti, Rus Çarlığı, İngiltere Krallığı ve Avusturya- Macaristan İmparatorluğu idi.

Birinci Cihan harbi bu imparatorluklara son verdi. Bu otoritelerin yerine bazı ülkelerde faşist diktatörlükler geldi.

İkinci Cihan harbine kadar süren çeyrek asırlık bir dönem bu ülkelerde bir “diktatörler dönemi” oldu. Böylece bir Stalin, Hitler, Mussolini, Franko dönemi yaşandı. Bunların “faşizm” ve “baskıları” insanlara büyük zulümler yaptı. Bu zulümlerin sonucunda İkinci Cihan harbi çıktı.

İkinci Cihan harbinde insanlar çok büyük acılar çektiler. İkinci Cihan harbi bu diktatörlere karşı yapılmış topyekûn bir savaştır, ikinci Cihan harbi bu diktatörlüklere son verdi. Çünkü bu savaş faşizmi ve baskıyı ortadan kaldırmak, hürriyet, insan hakları ve demokrasiyi yeryüzüne hâkim kılmak için yapıldı.

İkinci cihan harbinin sonucunda; dünyaya ağır fatura ödeten savaşlara karşı Avrupa bir araya gelmiş; 1945 de İnsan Hakları Beyannamesi neşrolunmuş, 1947 yılında Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM) kurulmuştur. Akabinde NATO bir savunma teşkilatı olarak; hürriyeti, insan hakları ve demokrasiyi korumak üzere 1949 yılında kurulmuştur. Avrupa’nın dünyaya yön verme çalışmalarına karşı bazı devletler bu duruma karşı çıkmış, Avrupa’daki devletlerde bu durumu bahane ederek “biz kendimiz ayrıca insan hakları beyannamesi neşredeceğiz” demişlerdir ve “Avrupa İnsan Hakları Beyannamesini” neşretmişlerdir.

Rusya’nın bu yapılandırmaya şiddetli bir şekilde karşı çıkması sonucunda Rusya ya karşı harekât başlamış ve 1990 yıllarda Sovyetler Birliği dağılmıştır.

Bu olaylar akabinde 1991 yılında İskoçya’da bir toplantı düzenlenmiş; İngiltere Başbakanı Margaret Tatcher düzenlenen bu toplantı da şunları söylemiştir;

Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra “Şimdi ne yapacağız, Nato’yu fesh mi edeceğiz?”

sorusuna Tatcher: “Düşmanı olmayan ideoloji yaşayamaz. Bizim yasayabilmemiz için mutlaka bir düşmanımızın olması lazımdır. Sovyetler Birliği dağıldı ve düşman olmaktan çıktı. Onun yerine yeni bir düşman koymamız gerekiyor. Bu yeni düşman İslam olacaktır.” cevabını vermiştir.

Bu olaylar akabinde;

Önce İran- Irak Savaşı, sonra Körfez Savaşı, sonra Bosna katliamı, sonra Azerbaycan ve Çeçenistan katliamları, bütün bu savaşların hep Müslüman topluluklara karşı yapılması ve birçok Müslüman ülkelere uygulanan çeşitli ambargolar, Somali’de Ruanda’da açlıktan ve sefaletten hayatlarını kaybeden insanlara karşı Batının duyarsızlığı, bütün bu olanların hedefinin nedense hep Müslümanlar olması dikkate alınacak ve Tatcher’in yukarıda bahsi geçen sözleriyle birlikte değerlendirilecek bir konudur.

Akla ilk olarak haftaya cevabını arayacağımız şu sorular akla gelmektedir;

Peki ülkemizde nasıl bir etkileri oldu?

Bu kadar etki sağlayacak gücü nereden buldular?

Şuan hangi durumdalar?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ramazan Köroğlu Arşivi
SON YAZILAR