Tuğba İnal

Tuğba İnal

Yağmurda Yanmak \ 1

Yağmurda Yanmak \ 1

En üsttekilerden bazı sesler gelmeye başlamıştı. Bu seslerin kimi sevinç kimi ise sitemdi. Kargaşanın sebebini aşağı vagondakilerde yukarı yükseldikçe anladılar. Yağmur yağıyordu…

Yağmur, sanki huzur yağıyordu. Ahenkle yere iniyorlardı adeta. Zevkli olan insanlar neyi seveceğini iyi bilir. Bunlardan biri de yağmurdur. Ve bu zevkli insanlardan biri ise kızıl saçlarına düşen bir yağmur damlası ile, yağmurun farkına varıp, suratına sıcak bir gülümseme yayılan genç kızdı.

Neşe ile arkadaşına dönüp yağmurun yağdığını söyledi. Yüzündeki tebessüm parlamaya devam ediyordu. Ta ki arkadaşının söylediklerini duyana kadar…

Hafif esen rüzgarla uçuşan dalgalı ve kumral saçlı kız yüzünü buruşturmuş, hemen eve gitmek için arkadaşını ikna etmeye çalışıyordu. Ama bu kızıl saçlı kızın hiç hoşuna gitmemişti. İçine bir ağırlık çökmüştü. Sinirden dişlerini bile sıkıyordu. Belki de arkadaşının yağmurdan hazzetmemesi bu kadar da abartılacak bir şey değildi.

Yağmur epey bir hızlanmış, dönme dolaptan da inmişlerdi. Yağmurun hızlanması kumral saçlı kızı sinirlendirmişti. Anlaşılan ıslanmayı hiç sevmiyordu. Islanmamak için üstü kapalı bir köşeye geçmeyi arkadaşına teklif edip, olumlu bir sonuç alamayınca da ısrar etmişti.

Kızıl saçlı kızın ise yağmurda eğlenme hevesi tamamen kaçmıştı. Olduğu yerde, kımıldamadan durup ıslanıyordu. Arkadaşının yağmurdan bu denli hazzetmemesi ise onu kızdırmaya devam ediyordu. Yağmur daha fazla hızlanmıştı. Lunaparkta neredeyse kimse kalmamıştı. Kumral saçlı kız pes etmişti. Arkadaşını orada bırakıp, ıslanmayacağı bir yere doğru koşmaya başlamıştı. O koştukça yağmur hızlanıyor, yağmur hızlandıkça daha hızlı koşmaya çalışıyordu. Sanki yağmur onunla inatlaşıyordu…

 Lunaparktan çıkmış, biraz da uzaklaşmıştı. Bir süre böyle dar, ıssız sokaklarda koşmaya devam etti.

Durdu. En sonunda durdu. Soluk soluğa kalmıştı. Onun durmasıyla yağmur da durdu. Sırılsıklam ıslanmıştı. Üzerindeki o soğuk ıslaklık ısınmaya başladı. Hatta yanmaya. Nefes almaya çalışmaktan bunu geç fark etmişti. Bedeni resmen alev alıyordu. Korku ve panikle bağırmaya başladı. İnsanlardan yardım istiyordu. Ama ne yazık ki etrafında hiç insan yoktu. Ağlıyordu. Hem de hıçkıra hıçkıra. Ama ne fayda…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Tuğba İnal Arşivi
SON YAZILAR