Fazlı Kartal

Fazlı Kartal

31 Mart Vakası -2-

31 Mart Vakası -2-

Ayaklanmayı Kurgulayanlar Gerçekte Kimdi?
 
Osmanlı ruhunu temsil eden son Padişah olan II. Abdülhamid Han’ı anlamak her şeyi anlamak olacaktır. Öyle ki günümüzde devletimizi işgal teşebbüsünde bulunanların tertipleriyle Abdülhamid döneminde tertiplenenler tıpa tıp benzemektedir. Bu nedenledir ki Osmanlıyı yıkılışa götüren 31 Mart Vakası üzerine ciddi analizler yapmalıyız.
 
Abdülhamid Han fevkalade sıkıntılı bir dönemde padişah olmuştu. Saltanatının daha ilk yılında imparatorluk, idareyi elinde tutan bürokratlar tarafından 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na sürüklendi ve acı felaketler ile sonuçlandı. Yıkılmak üzere olan imparatorluğun dizginlerini eline alıp, basiretli idaresiyle otuz yıl içerisinde devlete kaybolan itibarını yeniden kazandırdı. Sultan Abdülhamid’in tahttan indirilmesi sadece Türk ve İslam tarihi için değil dünya tarihi için de çok mühim bir hadisedir. Adeta bir dönüm noktası olmuştur.
 
31 Mart Vakası, İttihat ve Terakki’ye karşı olanların desteklediği bu isyanı padişah mı organize etmişti yoksa Padişahı tahttan indirmek için hazırlanmış İttihatçı kurgusu muydu?
 
Hadise İttihatçılara karşı bir tepki olarak başlamıştır. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra en güçlü siyasî teşkilât haline gelen ve siyasal sorumluluk üstlenmemek için 22 Temmuz 1908'de kurulan Said Paşa kabinesine katılmayan İttihatçıların, hükümet işlerine sürekli olarak müdahalede bulunması, bütün vaatlerinin aksine kendilerinden olmayanlara yönelik baskıcı tutumu siyasî istikrarsızlığa yol açtı. 5 Ağustos 1908 tarihinde Said Paşa kabinesi istifa etti. Yerine Kâmil Paşa kabinesi kuruldu. Bu gelişme İttihatçılara olan muhalefeti arttırdı. Ayrıca İttihatçıların eski hesapları gündeme getiren intikamcı tutumu, sorumsuz davranışları geniş bir hoşnutsuzluğun ortaya çıkmasına yol açtı. 1908'den sonra yaşanan kısa süreli hürriyet havası sona ermiş, baskıların artması ve İttihatçılara karşı olduğu bilinen bazı kişilerin fâili meçhul cinayetlerle öldürülmeye başlanması ortalığı daha da gerginleştirmişti. İttihatçılar, İstanbul halkına ve Hassa askerlerine güvenmedikleri için kendilerine bağlı “Kahraman-ı Hürriyet” (Avcı) taburlarından üçünü İstanbul’a getirdiler. Bu taburlar Taşkışla’ya yerleştirildikten sonra subaylar, erleri çavuşların yönetimine terk ettiler. Kendileri de siyasetle meşgul olmaya, bu arada İstanbul’un zevk ve sefa yerlerinde vakit geçirmeye başlamışlardı. Bunlar başsız kalınca halk arasına karıştılar. Muhafazasına memur oldukları İttihatçıların zulümlerini öğrendiler ve onlara isyan ettiler.
 
Birçok tarihçi tarafından bu olayın kendi zulümlerini örtmek isteyen İttihatçıların, Abdülhamid’in indirilmesi için, İngiltere’nin yardımıyla tertipledikleri bir hadise olduğuna ittifak etmektedir. Ancak suçu samimi Müslümanlara yıkmak için isyan sırasında bir kısım dini sloganlar kullanılmış. “Şeri’at elden gidiyor” diye dine ve dindarlara yönelik sinsi planlar hazırlanmıştır. İttihatçılar kendilerinin tertipledikleri bu olayı dindarları mürteciler (gerici) diye suçlayarak dindarlara yıkmışlar. Maalesef kendileri gibi düşünen tarihçileri de kullanarak, bu olayı en büyük irtica olayı olarak takdim etmişlerdir. 31 Mart Vakası’nın sebeplerine batığımızda; bu olayın asıl sebebi, İttihatçıların yaptıkları zulüm ve istibdattı. İttihatçılar tam bir zalim olmuşlardı ve muhaliflerini sokak ortasında öldürecek kadar azıtmışlardı. İsmail Mahir Paşa, gazeteci Ahmet Samim ve Hasan Fehmi İstanbul’un sokaklarında insanların gözleri önünde öldürüldüler. Faili meçhul cinayetler giderek artmaya başladı. Ayrıca sınırsız hürriyet anlayışı, askerlere kadar aşılandı ve erler subaylarına itaat etmez hale geldiler.
 
İngiliz Gizli Servisi’nin tahrikleriyle hareket eden İttihatçılar, 31 Mart 1325 günü (Rumi) yani 13 Nisan 1909 günü (miladi), gergin durumu fırsat bilerek fiiliyata dökmeye karar verdiler. III. Ordu’dan getirdikleri Avcı Taburlarına mensup neferler fitne ateşini yaktılar. Başlarında tek bir subayın dahi bulunmadığı ve sadece çavuşların komuta ettiği erler, isyan ettiler. Sultan Ahmed Meydanı’nda toplanan kalabalık, Sadrazam Hüseyin Hilmi Paşa ile Meclis-i Mebusan Reisi Ahmed Rıza Bey’in azlini ve bütün İttihatçıların sürgün edilmelerini istiyorlardı. Görünürde İttihatçılara karşı, şeria’tı ve onun teminatı olan Abdülhamid’i kurtarmak için yapılmış bir isyandı. Ancak tamamen İttihatçıların ve İngilizlerin, Abdülhamid’i tahttan indirmek ve dindar halkı ezerek gözdağı verilmek için yapılmış bir tertipti.(DEVAM EDECEK)
 
Tarih, insanlığın ölümsüz romanıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fazlı Kartal Arşivi
SON YAZILAR