İsmail Yaşa

İsmail Yaşa

Arap gençliğinin acı kaybı

Arap gençliğinin acı kaybı

Arap Baharı, diktatör rejimler tarafından insan yerine konmayan Arapların ve özellikle küreselleşmeyle birlikte dünyada olup bitenlerden haberdar olan genç neslin köleliğe isyanıydı.

Arap gençleri de tıpkı demokratik rejimlere sahip ülkelerde olduğu gibi aktif siyasete girerek ya da en azından seçimlerde oy kullanarak ülke yönetimine katkıda bulunmak istiyorlardı.

Onların bu tertemiz hayalleri koltuklarını asla kaybetmek istemeyen diktatörler ve müttefikleri tarafından çeşitli ayak oyunlarıyla kirletildi ve kana bulandı.

Fakat idealist Arap gençlerinin birçoğu maruz kaldıkları her türlü baskıya ve zulme rağmen pes etmedi.

Güçleri yettiğince ülkelerinde mücadelelerini, değişim ve reform taleplerini sürdürüyorlar.

Bazıları ise canlarını diktatörlerden kurtarmak ve faaliyetlerini daha özgür bir şekilde yürütebilmek için İngiltere ve Kanada gibi ülkelere sığınmak zorunda kaldı.

Onlardan biri de Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) vatandaşı insan hakları savunucusu kadın aktivist Alâ es-Sıddık’tı.

Alâ es-Sıddık, önceki gün Londra’da geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti.

Ölümü sadece ailesini ve yakın arkadaşlarını değil Arap ülkelerindeki tüm demokrasi ve özgürlük yanlılarını üzdü.

Abu Dhabi rejimi, Alâ es-Sıddık’ın babası Muhammed es-Sıddık’ı 2012 yılında Müslüman Kardeşler’in BAE’deki kolu kabul edilen el-Islah Cemiyeti’yle bağlantılı olduğu gerekçesiyle gözaltına almıştı.

Daha sonra Muhammed es-Sıddık’ı ve çocuklarını vatandaşlıktan çıkardı.

Alâ es-Sıddık bu sırada eşiyle birlikte BAE’den ayrılarak Katar’a geçmişti.

Abu Dhabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed, 2015’te Katar Emiri’ne özel bir temsilci göndererek Alâ es-Sıddık’ın BAE’ye teslim edilmesini istedi.

Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani’nin anlattığına göre, Katar Emiri “Ülkemize sığınan bir kadını teslim etmemiz hem kanunlarımıza hem de örf ve adetlerimize aykırı” diyerek bu isteği geri çevirdi.

Alâ es-Sıddık, daha sonra eşinin ardından İngiltere’ye giderek siyasi sığınma talebinde bulundu.

Dokuz yıldır babasını ne görebildi ne de sesini duyabildi.

Hem babası ve hem de Arap coğrafyasındaki tüm özgür insanlar için mücadelesini sürdürüyor, BAE rejiminin çirkin yüzünü Batılılara anlatıyordu.

Bu nedenle ölümüne sebep olan trafik kazası suikast ihtimalini akla getirdi.

Kullandığı otomobilin frenleriyle oynandığı iddia edildi.

Ünlü gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu’nda vahşice katledilmesi ve Batı ülkelerinde yaşayan birçok muhalif ismin geçmişte benzer olaylara maruz kalması şüpheleri artırsa da olayın sıradan bir trafik kazası olmadığına dair henüz somut bir bilgi olmadığı söyleniyor.

Bu arada, Abu Dhabi Veliaht Prensi’ne yakın isimler, Alâ es-Sıddık’ın ölümüyle alay edercesine iğrenç bir yalanı sosyal medyada dolaşıma soktu.

Babasının hâlâ kötü şöhretli BAE zindanlarında tutulduğunu ve tüm ailesinin vatandaşlıktan çıkarıldığını göz ardı ederek, kadın aktivistin pişman olduğunu ve ülkesine dönmek istediğini, tam bu sırada çevresindeki muhalifler tarafından öldürüldüğünü öne sürdüler.

Genç yaşta dünya hayatına veda eden Alâ es-Sıddık, ölüm sebebi ne olursa olsun arkasında büyük bir zulmün acıklı hikayesini bıraktı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Yaşa Arşivi
SON YAZILAR