Şenol Metin

Şenol Metin

Bugüne kadar gaflet diyorduk, bugünden sonra ihanet diyeceğiz!..

Bugüne kadar gaflet diyorduk, bugünden sonra ihanet diyeceğiz!..

2016’dan beri sendika olarak üniversite reformu çağrılarımızda en önemli başlık üniversitelerin hem tematik boyutta hem de fonksiyonel boyutta görev önceliklerini tanımlaması gerektiği olmuştur. Bu çağrılarımız, çoğu zaman Cumhurbaşkanımızın iradeleri ile talimata dönüşmüş olsa da, yükseköğretim bürokrasisi ve üniversitelerin direnişinde  istenen sonuca ulaşamadı. Sağlık Bilimleri, Teknik/Mühendislik Bilimleri, Sosyal Bilimler, Güzel Sanatlar temalarında üniversiteler kurulmuş olsa da, hala yükseköğretim sistemimizin hakim üniversite yapılanması tematik ve fonksiyonel görev tanımlamaları yapılmamış, her alanda yetkin olmaya çalışan klasik üniversite sistemidir. Yönetilebilir büyüklük gereği bölünen üniversitelerimiz ise farklılaşamamış, birbirinin kopyası üniversitelere dönüşmüştür. Yükseköğretim bürokrasisinin bu tavrının ekonomik maliyeti millet, siyasi maliyeti Cumhurbaşkanımız ve İktidar, toplumsal maliyetini gençliğimiz ödese de, üniversite bürokrasisi mevcut durumdan rahatsız değildir. Üniversite bürokrasisi kampus alanları içinde kurduğu korunaklı yapı ile siyasi iradenin, şehrin dokunamadığı bir yapı inşa etmiş, amme vicdanını yaralayan nepotizm uygulamaları ile gazete manşetlerinde bu milletin ‘hocam’ dediği akademik itibarı yekle yeksan etmektedir.

Fakültesindeki, yüksekokulundaki boş kalan kontenjanlar için bir rahatsızlık hissetmeyen üniversite bürokrasisi, yanı başındaki liseye tanıtıma gitmeyi rencide edici bulan akademik kibir dehlizinde, odasına girdiği memurun ‘dalgınlıkla’ ayağa kalkmamasını büyük bir krize dönüştürebilmektedir. Akademik gayretsizliğin sonucu oluşan başarısızlığın faturasını etkisizleştirdiği fakülte sekreterinden çıkarmakta tereddüt etmeyecek kadar da maniplasyon kapasitesine sahiptir.

Toplam bütçesinin % 97’sini merkezi bütçeden temin eden akademik bürokrat, bilim üretmesi için tahsis edilen imkanları, üniversite özerkliği kavramı korumasında hoyratça ve hedonistçe kullanmakta, ‘itibardan tasarruf olmaz’ diyerek de bu hedonizme kılıf bulabilmektedir.

Yine ‘Beni Cumhurbaşkanımız atadı.’ cümlesinde şehir, amme vicdanını ve onun mücessem hali siyasete hesap vermekten imtina eden ve kendisini Cumhurbaşkanımızın temsilcisi gölgesi gören akıl,  atama/terfi olarak tezahür eden tasarruflarında  kendisini atayan Cumhurbaşkanımızın hassasiyetlerini yok saymakta tereddüt etmemektedir.

Yalnızca üniversitelerimizde değil tüm kamuda CV'si, Cumhurbaşkanımıza hakaret ile oluşmuş tipleri yönetici kadrolara atamaktan kaçınmayan bu çarpık bürokratik irade; bugüne kadar idari tasarruf ve takdir yetkisinin hatalı kullanımı olarak ve gaflet suçu çerçevesinde değerlendirilebilse de, 2023'e 11 ayın kaldığı süreçte böylesi tasarruflar 2023 Büyük Türkiye sevdası karşısında konumlanışın, kariyer planlamalarında saf tutuşun izharı olduğu açıktır ve ihanet olarak değerlendirilmelidir. Bu husus 2023 vizyonunda gençliğin stratejik konumu nedeni ile bilhassa üniversitelerimizde çok daha önemlidir.

Takip ediyoruz, not ediyoruz.                                  

Son olarak gençliği ve genç akademisyenleri Cumhurbaşkanımız karşıtı blokta konsolide etmek isteyen bir akıl var. Bu akıl, gençliği ve genç akademisyenleri irrite edecek uygulamalar ile 2023’te konumlanışlarını muhkem kılıyorlar. 2015,2016 ve 2017’de 50/D statüsünde görev yapan araştırma görevlilerini 33/A statüsüne geçirmek için çaba harcayan bu akıl, sayıları 35 Bini aşan 50/D araştırma görevlilerinin sorunlarına ve haykırışlarına kulaklarını tıkamaktadır.

Eğitimciler Birliği Sendikası, Genç Memur-Sen ve Genç Akademisyenler Birliği  hazırlamış olduğu raporla çözüm önerilerini sunmuştu ve çok da makul, maliyet üretmeyen önerilerdi…

Tekrar edelim;

50/D Araştırma görevlileri doktorasını bitirdiği gün üniversitesi ile ilişiği kesiliyor.

İmkanı olanlar yurt dışına gidiyor, beyin göçü; ihanet…

İmkanı olmayanlar işsizliğe mahkum ediliyor, mağduriyet…

Doktorasını bitirdiğinde;

Kadro bulana kadar üniversitenin araştırma laboratuvar hizmetlerinde görev yapabilir, doktor öğretim üyesi atama kriterlerinin % 50’sini karşılamaları istenerek üniversitenin akademik performansına katkı da bulanabilir.

Veya diğer kamu kurumlarında mühendis, veteriner hekim, eczacı, öğretmen, uzman olarak istihdam edilebilir. Kamuda doktoralı memur sayısının %1’i bile bulmadığı düşünüldüğünde bu kamu hizmet kalitesine çok katkı sunacaktır.       

2023’te parlayacak hilali sislendirenler arasına çözümsüzlüğü dayatanları da not ediyoruz.

Ne demiştik;

Bugüne kadar yaptıklarınızı GAFLET olarak tanımlıyorduk,

Bugünden sonra yapacaklarınızı ise İHANET…  

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şenol Metin Arşivi
SON YAZILAR