Şenol Metin

Şenol Metin

Üniversite İdari Personeli’nin Adı Yok...

Üniversite İdari Personeli’nin Adı Yok...

Üniversitede çalışanların yarıya yakını idari personeldir. Ama Üniversite İdari Personeli’nin Adı Yok.

2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunun 51. Maddesinde Üniversite İdari Personelinin kimler olduğu, görevleri, 52 maddesinde de atama usulleri zikredilmiştir. Ancak;

İdari personelin amiri konumunda olan sekreter ve genel sekreterin katıldığı kurullarda raportörlük yapacağı ama oy hakkının olmadığı ifade edilerek üniversite idari personelinin adının olmadığının rencide edici bir formda altı çizilmiştir.

Yükseköğretim personelinin özlük haklarını düzenleyen 2914 Sayılı Yükseköğretim Personel Kanununda ise üniversite idari personeli bir kelime ile olsun geçirilmeyerek ‘Üniversite İdari Personelinin Adı Yok’ diye attığımız başlık tescillenmiştir.

Üzücü…

Halbuki Uluslararası literatür ‘üniversite personeli’ kavramını kullanmakta olup, idari personel ile akademik personeli birbirinden ayrı düşünmemektedir.

Akademinin kahir ekseriyeti de üniversite çalışanlarının akademik personeli ile idari personeli ile bir bütün olduğu gerçeğini içselleştirilmiştir.

Peki;

Bizim yükseköğretim sistemimiz bu ayrımı niçin kurgulanmıştır!

Cevap, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanun ile 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunun 12 Eylül askeri cuntasının ürünü olduğu gerçeğinde saklıdır. Her iki kanunda çatışma ve kontrol öncelikli paranoid bir zihnin ürünüdür.

Bu nedenle diyoruz ki;

Yükseköğretim sistemimizi dizayn eden 2547 sayılı Kanunun da,

Yükseköğretim sisteminin tepe örgütü olan Yükseköğretim Kurulu’nun da Türk Yükseköğretim sistemini yönetme kapasitesi yoktur.

Kanun topyekun yeniden yazıma muhtaç olduğu gibi YÖK ve üniversitelerin örgütsel şeması da yeniden dizayna muhtaçtır.

Üniversite idari personelinin adı yok da kendisi var mı!...

Üniversite çalışan sayısının en az yarısının idari personel olduğunu ifade etmiştim. Yükseköğretimin sürekliliğini sağlayan, üniversitelerin mali, idari, teknik tüm işlerini yürüten, öğrenci kaydından akademisyenlerin özlük haklarının takibine kadar tüm işleyişin olmazsa olmazı, öznesi, adı olmayan üniversite idari personelidir. İdari personel, üniversitenin hafızasıdır.

Üniversite İdari Personeli, üniversitenin eğitim ve bilim üretim hizmetlerindeki kritik rolüne rağmen fark edilmeyen, değeri anlaşılmayan meslek grubudur. Üniversitenin eğitim ve bilim üretimi için her türlü fedakarlığı yapan, eğitim ortamlarını en ideal şekilde kurgulayan üniversite idari personeli ne yazık ki yok sayılmakta, sunduğu hizmetlere teşekkür bile çok görülmektedir.

Üniversitenin eğitim ve bilim üretimine destek hizmetlerinin etkin ve kesintisiz bir şekilde sürdürmesini sağlayan Üniversite İdari Personeli bu fark edilmeyişe içerlemiştir. Üretilen değersizlik hissi, idari personeli kurumuna yabancılaştırmıştır. İdari personel içe kapanmıştır, tükenme sürecindedir, yarına dair ümidini kaybetmiştir. Yıllardır süren yok sayma, hatta ötekileştirme, üniversitenin nitelikli eğitim hizmet sunumu ve bilim üretimini tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Acilen üniversite idari personelini tanımlamak ve ‘üniversite idari peronelinin adı var’ demek gereklidir.

Bölüm açma, kapama işlemlerini yapan, bir öğrencinin hangi dersleri alacağına rehberlik yapan, bilimsel araştırma projesinin gerçekleşme düzeyini kontrol eden, akademik yükselme dosyasının ilgili bilimsel kriterlere uygunluğunu tespit eden jurilerin ön işlemlerini yapan üniversite idari personelinin rutin memuriyet görevi yapmadığı açıktır. Bu işlemlerin öğretimsel boyutları dikkate alındığında Yükseköğretim Hizmetleri sınıfının bir kariyer meslek olarak tanımlanması zorunludur. Bu amaçla 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunun hizmet sınıflarını belirleyen 36. Maddesine, üniversiteler ile üniversite üst kuruluşlarında çalışan personelin Yükseköğretim Hizmetleri sınıfını oluşturacağına dair bir eklemenin yapılması yeterlidir.

Bir düzenleme de Yükseköğretim Personel Kanunu’nda yapılmalıdır. Yükseköğretim personelini sınıflandıran 2914 Sayılı Kanunun 3. Maddesine 1 fıkra eklenerek öğretim üyeleri, öğretim görevlileri, araştırma görevlilerinin yanına ‘Yükseköğretim Hizmetleri Sınıfı’ eklenmelidir. Kapsamı da;

Bu sınıf üniversitelerde ve yükseköğretim kurumlarında daimi statüde görev yapan 657 sayılı kanuna tabi personeli kapsar.’ Olabilir.

Böylece yükseköğretim personel sistemi, akademik personeli ile idari personeli ile bir bütün olarak değerlendirilmiş, bilim üreten, nitelikli eğitim yapan bir üniversite için düzenlenmiş olacaktır.

Son olarak adı olmayan üniversite idari personelinin kanayan bir yarasına parmak basmak isterim;

Tüm memurların sahip olduğu tayin hakkını üniversite idari personeli de istiyor. Kendisinden esirgenmesini anlamlandıramıyor.

2022’de çözüleceği devlet sözüne bağlanan ama bu sorunun hala çözülmemiş olması, devlete güveni sarsmıştır. Yetkili sendikanın ve Devletin bakanının imzasının gereği yapılmamış, Devletin sözü yere düşürülmüştür.

Basit idari tasarruflarla ile çözülebilecek bir sorunun, atılan imzalara, verilen sözlere rağmen çözülememiştir. Üniversite idari personelinin bir ömür çocuklarından, ailesinden ayrı bırakmanın ahı arşı titretir iken birkaç işgüzar bürokratın bariyeri aşılamamıştır.

Bu idari personelde değersizlik hissini büyütmekte kurum aidiyetini örselemektedir.

Ve bu o kadar kolay çözülebilecek bir şey ki;

YÖK-Akademi’ye benzeyen YÖK-İdari diyebileceğimiz bir modül üzerinden Üniversite İdari Personelimizin özlük bilgilerinin bu modüle aktarılması ardından, belli bir takvim ve sistem içinde İdari Personelin başvurularının alınıp üniversiteler arasında tayinlerinin yapılmasından ibaret düzenleme ve süreç.

Basit bir yazılım,

Parçalanmış aileleri birleştirecek, tükenmişlikleri nihayetlendirecek ve Üniversite İdari Personeline yeni bir başlangıç yapma şansı verecek.

Ve bu çözüm kamuya herhangi bir yük de getirmeyecek.

Üniversite İdari Personelinin tayin sorunun çözülmesi ‘Üniversite İdari Personelinin Adı Var!’ demek için 7. Toplu Sözleşme büyük fırsat, değerlendirilmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şenol Metin Arşivi
SON YAZILAR