İbrahim Çolak

İbrahim Çolak

Bütün serzenişlerim özlemekten

Bütün serzenişlerim özlemekten

Dağlım, gökyüzüm, serzenişim…

Kendine yaşamak sahneleri çiz; üreten, çoğalan, arayan, bulan ve kaybeden. Yürüdüğün ve yorulduğun sahneler çiz. Güçlü ve zayıf, cesur ve korkak sahneler çiz, umutsuz sahneler çizme iki gözüm. Coşkuyla yaşadığın, severek öğrendiğin, vererek zenginleştiğin günler çiz kendine. Gönül kırmadan yaşamanın güzelliğini de çiz. Sabırlı olmanın sırrını, çok konuşmanın çok sevmek olmadığını, insanın sevdiğine doyamayacağını da çiz iki gözüm.  Bilmenin değil yaşamanın önemli olduğunu da çizmeyi unutmayasın. Ve birbirimizde kusur aramanın kusur olduğunu da çiz..
 
Dünya bizimle değişmeyecek fakat bizler bulunduğumuz yeri güzelleştirebiliriz.
 
Her geçen gün, yorulmamış isem, ziyandan sayıyorum.
 
İki kalp birbirini bulduğunda bu insanlara görünmez kanatlar takıldığına eminim. 
 
Bilmenin hiçbir anlamı yok, eğer ki yaşamıyorsam.
Bildiklerim beni kendime daha bir küskün kılıyor.
 
Yazdıklarım yüreğimdi. Yüreğimi yanımdan hiç ayırmadım.

Elin elimde olsun da sus istediğin kadar...
 
&&&

Umudum olman... Bunu, eksik-fazla çok zamandır söylüyorum. Bir piramit gibi düşün. Yüzlerce ufak tefek umutlardan oluşan… Ancak en tepede parıldayan bir umudu olur insanın. Ya da daha güzel tarifi, eski, kubbeli taş köprülerin tam ortasına kilit taşı koyarlar, her iki tarafı dengede tutması ve kuvvetlerinin birbirine aktarılması için. Binlerce taştan oluşan köprü bazen tek bir taşın insafına kalır… Aslında ve gerçekte bunları anlatmamın da gereği yok. Ben ne yazarsam yazayım. Ne söylersem söyleyeyim, senin ne anladığındır önemli olan, bunu da biliyorum. Yani hülasa; bütün cevaplar senin kalbine aşikâr, bana sırdır.
 
&&&
 
Yorgunluktan bir yorganın altında uyuyorum. Bilmiyorsun.
Bütün serzenişlerim özlemekten.
Bütün cümlelerim konuşamamaktan.
Umudum ve yaşama sevincimsin, bilmiyorsun.
 
&&&

Nevşehir.
Sabah. Puslu ve serin bir hava var. Evlerin yapımında buraya ait rengi kirli sarı taş bloklar kullanılmış. Gece kitap okudum, ne okuduğumu anlamadım. İnsanın kendini arayışı bitmiyor; insan kendi sesini, kelimelerini, bakışını, yolunu ve yürüyüşünü… İnsan arkadaşını, dostunu, yarasını ve mutluluğunu… İnsan kalbini arıyor. Başımı kaldırıp gökyüzüne bakıyorum. Gökyüzüm diyorum, gökyüzüm, beni duyuyor musun?
 
Hafta sonu iki gün Nevşehir Uçhisar’daydım. Zehra ve Mehmet Ayaz kardeşlerimin misafiriydim. Abdullah abi ve babası Abdurrahman dede ile de hasret giderdik. Arada bir gün Kübra Doğan da bize katıldı. Güvercinlik ve Gemil vadilerinde bol bol yürüdüm, üvez, kırmızı kantaron, reyhan ve üzüm topladım. Pekmezin yapılışını seyrettim. Doksan yaşındaki Abdurrahman Ayaz dedenin anlattıklarına kulak verdim. Abdurrahman dede, Kaymakam gelini olarak anılan annesi, Fatma anneden şunları nakletti: “Kul yarenlerinden azar.” “Zerre kadar aklı olan arıdan hisse kapar, devşirir bin bir çiçeği, yoğurur macun yapar.”
 
&&&

Bir yanımla kaybetmeye inanmazken diğer yanımla da kaybetmekten korkan zaten kaybetmiştir diye düşünüyorum. Bencilliğimiz nerede ve nasıl başlıyor, bencilliğimizden emin olduğumuzda ne yapmamız gerekiyor? Sorularım kafamı gözümü yarıyor, gönlümü acıtıyor. Yazarken bazen elimde bir bıçak, bileklerimi kesip durduğumu hissediyorum.
 
&&&
 
Giderek derinleşen ve müzmin hale gelen bir ürkeklik hali yaşıyorum insana ve hayata karşı.
Her gün yeni baştan hayret ediyor ve şaşırıyorum.
 
&&&
 
İnsan nereye giderse gitsin kendi gönlünü götürür. Fakir olanın gideceği yerde bulacağı da fakirliktir. Maharet insanları suçlamak, kabahatlerini dile getirmek değil, kendi gönlümüzü zengin kılmaktır.
 
&&&
 
Yorulabilir, güçsüz düşebilir, tembellik yapabiliriz.  Ancak yürümekten vazgeçemeyiz. Yürümek ki yaşamanın ve aramanın adıdır. Ve insan ancak kalbine ve Rabbine doğru yürür. Diğer bütün yürüyüşler yorgunluktur.
 
&&&
 
Her şeyin ama her şeyin, dağların, ağaçların, yolların, çiçeklerin, kitapların, dedemin, ninemin, ölümün, her vesilenin, her insanın bana söylediği şudur: “Az konuş!”
 
&&&
 
Bütün yolculuklarımda yanıma en çok seni aldım.
Senin yanından güzel bir şehirde yaşamadım.
Çığırdığın türkü benim de türküm olsun.
 
Allah esirgeyen ve bağışlayandır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İbrahim Çolak Arşivi
SON YAZILAR