Seyfullah Koyuncu

Seyfullah Koyuncu

Camiler açılmalı mı?

Camiler açılmalı mı?

Kovid-19 salgını nedeniyle geçici süre kapatılan alışveriş merkezleri, berberler, kuaförler ve güzellik salonları gerekli önlemleri alarak kapılarını yeniden açarken, bazı alışveriş merkezleri bu karara uymadı.
 
Konya’da M1 Konya AVM ve Novaland AVM gerekli önlemleri alarak faaliyetlerine başladı. Öte yandan Kule Site ve Kent Plaza ise henüz faaliyete başlamadı. Kule Site ve Kent Plaza’da marketler ve eczaneler hizmet vermeye devam ediyor ama mağazalar açılmadı.
 
Bu iki alışveriş merkezinin kapılarını açacağı tarih ise Haziran olarak belirlendi.
 
Tahmin ettiğimiz gibi 16-17-18-19 Mayıs’ta sokağa çıkma yasağı nedeniyle, daha sonra ise 23-24-25-26 Mayıs’ta da bayram tatili nedeniyle AVM’ler büyük ihtimalle yine kapalı olacak.
 
Bir daha söylüyorum, 10 gün için risk almaya değmezdi. Bundan sonraki süreçte buralarda çok titiz davranmamız gerekiyor.
 
Sosyal medyada da sıkça konuşuluyor; AVM’ler açıldı da camiler niye açılmadı?
 
Önce şöyle bir düzeltme yapmamız lazım. Camiler kapalı değil! Camiler şuanda ibadete açık. Camiler sadece cemaatle ibadete kapalı.
 
Konunun artılarını eksilerini listelediğimizde herkes kendi kararını verecektir zaten.
 
Alışveriş merkezlerinin sayısı sınırlıdır, önlem almak ve kontrol sağlamak daha kolaydır. Binlerce camide kontrolü kim sağlayacak? İmamlarımız bunu kontrol edemez, cemaate laf anlatamaz. Alışveriş merkezine haftada belki bir kere gidersiniz ama camiye günde 5 vakit gidersiniz. Yani haftada 35 kez. 35/1 risk oranı.
 
Peki namazda sosyal mesafe kuralını nasıl ayarlayacaksınız, Teravihte veya Cuma namazında özellikle nasıl olacak bu iş?
 
Alışveriş merkezinde yan yana, omuz omuza olmazsınız kimseyle, ama camide safları sık tutmak lazım, dahası secdeye de gideceksiniz. Halılarda dezenfeksiyon kusursuz olamaz.
 
Mağazalar müşteri yoğunluğu olmasın diye sayıyla müşteri alıyor, sizin de yoğunluk oluşmasın diye cemaatten bazılarını camiye almamanız gerekebilir. Ben söyleyeyim kesin kavga çıkar, bastonu kafaya yersiniz!
 
Keşke camilerimiz gençlerle dolsa ama cemaatler hep yaşlılardan oluşuyor. Camilere mi daha çok yaşlı gider yoksa alışveriş merkezlerine mi?
 
AVM’de gerekli personel ateş de ölçer, maske kontrolü de yapar. Camide cemaatin ateşini kim ölçecek, maskeyi kim dağıtacak?
 
AVM’de bir ayakkabı alınca çıkışta hayırlı olsun diye kimse sarılıp kucaklaşmaz kimseyle. Ama camiden çıkınca Allah kabul etsin diye, sarılıp kucaklaşanlar, Musafaha yapanlar olacak. Allah bir an önce cemaatle namaz kılmayı hepimize tekrar nasip etsin ama bu karar bizim iyiliğimiz için alınmış bir karar.
 
Yorumu size bırakıyorum ama ben kendi yorumumu yapayım; alışveriş merkezlerinin açılması ne kadar yanlışsa camilerin açılması da o kadar yanlış olurdu.
 
RİSK ALMAK BAŞTAN YANLIŞTI!
 
Yüksek Öğretim Kurumu geçtiğimiz gün aldığı kararla üniversitelerde dönem sonu sınavları ile bu eğitim ve öğretim yılına ait diğer sınavların, yüz yüze gerçekleştirilmeyeceğini duyurdu. Yani finaller de dijital ortamda yapılacak. Kimse üniversiteye gitmeyecek yeni döneme kadar.
 
Geçtiğimiz birkaç günün en önemli gündem maddesiydi bu konu.
 
Selçuk Üniversitesi, sınavların yüz yüze yapılacağını duyurmuş, ortalık karışmıştı. Hatta cumartesi günü Selçuk Üniversitesi Twitter’da trend topic dediğimiz en çok konuşulanlar arasına girmişti. Çünkü Türkiye’de bu minvalde karar alan birkaç üniversiteden biriydi.
 
Selçuk Üniversitesi öyle sıradan bir okul değil. İstanbul Üniversitesi’nden sonra en kalabalık öğrenci nüfusuna sahip bir okulun böylesine bir risk alması elbette yadırgandı.
 
Nihayetinde gelen tepkilerden midir yoksa sakin kafayla bir daha düşündüklerinden midir bilemem, Selçuk Üniversitesi kararından vazgeçerek uzaktan eğitime devam edeceğini duyurdu. Geri adım atılarak doğru karar verildi. Zaten bu duyurudan 4-5 saat sonra da YÖK bu yönde bir karar aldı.
 
Uzaktan eğitimin devam etmesi için bir sürü sebep varken, Selçuk Üniversitesi senatosunun aldığı ilk karar bana mantıklı gelmedi.
 
Konuyla ilgili bize özelden ulaşan çok kişi oldu. Sadece öğrenciler değil, akademisyenlerden tutun da yurt yöneticilerine kadar herkes kızgındı.
 
Öncelikle öğrenciler yurtlarda kalamazdı. Yemekhane kalabalık, odalar kalabalık olacaktı. Yurt yönetimleri de gerekli şartları sağlamakta bence zorlanırdı.
 
Burada belediyelere de dezenfeksiyon, ulaşım planlama vs. konularında durup dururken yoğun yük binerdi. Ayrıca tramvay, otobüslerde yoğun trafik olacaktı, virüs taşıyıcılığı riski artardı.
 
Öte yandan şehirlerarası otobüslerde de yoğunluk olacaktı. Dahası şehirlerarası otobüsler 250 TL’den bilet satıyor, öğrenci bunu ödeyemezdi.
 
Bu sebeple olayın tatlıya bağlanması herkesin yararına oldu…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi
SON YAZILAR