Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal
Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal Cumhurbaşkanımızın dikkatine (8)

Cumhurbaşkanımızın dikkatine (8)

Sayıları net olarak söylenmese de, iki yüz ile yuvarlanabilecek sayıdaki ülkelerin yaklaşık kırk tanesi gelişmiş, yüz on tanesi gelişmekte, geri kalanı ise geri kalmış ülke şeklinde nitelendirilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin ortak özellikleri; ekonomi, siyaset, hukuk, eğitim, sağlık ve tüm sosyal hayatı ilgilendiren konularda, sürekli ve kalıcı bir istikrarın sağlanamamasıdır. Ülkemizin de içinde yer aldığı gelişmekte olan ülkeler için (BRIC-ST) sayılan sorunlu alanlar ortak özellikler taşımakla birlikte, yüksek enflasyon ve işsizlik oranları, sanayi çeşitliliğinin az (sadece petrol, tarım, savunma, madencilik vb.), eğitim kalitesinin düşük veya siyasi çalkantıların yoğunlukları farklı düzeyde seyredebilmektedir. Bunların arasında en önemli ve uzun dönemde etki gösteren etken, eğitim faktörüdür. Beşerî sermaye niteliği kavramı altında ifade edilen eğitim, her açıdan kalkınmanın, büyümenin, gelişmenin kaynağı, çıkış noktası ve olmazsa olmaz unsurudur. İki dünya savaşından yenilgiyle çıkan ve taş üstünde taş kalmayan Almanya’nın, 1950’li yıllardan itibaren başlamak üzere çok kısa süre içinde adeta küllerinden doğarak günümüzde gelişmiş ülkeler arasında ilk üç içerisinde yer almasının başlıca nedeni, ilk – orta – lise - ön lisans – lisans – lisansüstü eğitim politikasını kendi halkının değerlerini dikkate alarak belirleyip, bilimsel tabana dayalı ve popülizmden uzak şekilde uygulamaya koymasıdır.

Türkiye olarak bizim bu vakitten sonra yapacağımız ilk eylem, eğitim politikamızı salt niceliksel boyuttan çıkarıp, günümüz iş koşullarına uyacak şekilde yeniden düzenlememiz, popülist ve içi boş yanlış uygulamalardan vazgeçmemiz gerekmektedir. Acizane, yapılması gerekenler şöyle sıralayabilirim;

- Herkese eğitim verilmesi amacıyla uygulamaya konulan on iki yıllık zorunlu eğitim politikası hemen terkedilerek, beş yılık zorunlu ilköğretim modeli uygulamasına dönülmelidir.

- İlköğretimden başlamak üzere rehber öğretmenlik uygulamasının etkinliği, yetkinliği, sorumluluğu artırılmalıdır.

- Rehber öğretmenlere tüm hafta derslere girmiş gibi, ders ücretleri verilmelidir.

- Rehber öğretmenleri tüm mesaisini birinci sınıftan itibaren öğrenci ve velileri hakkında bilgi sahibi olmak için harcayarak ulaştığı bilgileri, sistematik bir şekilde her yıl rapor haline getirmelidir. Beşinci yılın sonunda rehber öğretmenler, öğrencinin tüm özelliklerini dikkate alarak ailesiyle görüşüp, öğrenci hakkında okuyup okumayacağı, meslek hayatına atılmasının daha doğru olup olmayacağı şeklinde yönlendirici bir işlev görmelidir. Böylece okumak istemeyip çalışmak isteyenler için, devlet hem boşuna masrafa girmediğinden hem de okumak isteyen öğrencilerin derslerdeki verimi artacağından, bir taşla iki kuş vurulmuş olacaktır.

- Okullarda gerçekten okumak isteyen öğrenciler yer alacağından dolayı sayıları azalacağından, devletin bütçe kaynakları ilave binaların yapımı için harcanmayacağı için, ortaya çıkacak ek kaynakların yatırımlara aktarılması mümkün hale geleceğinden dolayı büyüme hızı artacaktır.

- Çalışmak isteyen öğrenciler istedikleri mesleklerde çocuk denecek yaşta iş hayatına atılıp, “Ağaç yaş iken eğilir” misali çekirdekten yetişeceklerinden hem işsizlik sorunu ortadan kalkacak hem de yaptıkları işte kalifiye durumuna gelmiş ustalar kendi yerlerine çırakları da yetiştirdikleri için, piyasanın sürekliliğini sağlayacaklardır. Yani ustalar bizim, yetişen yine bizim çocuklarımız olacak, yabancı ülke uyruklularının kendi ülkemizde usta-kalfa düzeyine gelmelerinin de önüne geçilecektir.

- İstatistik biliminin oldukça geliştiği ülkemizde, tüm sektörleri (tarım, sanayi, hizmetler) kapsayan istihdam haritası oluşturulup fazla ve açık sayısına göre ihtiyaç duyulan bölümler açılıp fazla olanlar kapatılmalı, üniversite sınavlarıyla alınacak öğrenci kontenjanlarının belirlenmesinde kısa-orta-uzun vadeli planlar yapılmalıdır. Yirmi üç yıldır üniversite kontenjanlarını sanki başkaları tayin etmiş gibi, şimdi söylenen “üniversitelere çok fazla öğrenci alınmış, üniversiteler iş verme yerleri değildir” gibi yaklaşımlar, inandırıcılıktan uzak yaklaşımlardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal Arşivi

Hangisi gerçek?

01 Aralık 2025 Pazartesi 00:03

Cumhurbaşkanımızın dikkatine (15/son)

24 Kasım 2025 Pazartesi 00:03

Cumhurbaşkanımızın dikkatine (14)

17 Kasım 2025 Pazartesi 00:01

Cumhurbaşkanımızın dikkatine (13)

10 Kasım 2025 Pazartesi 00:01

Cumhurbaşkanımızın dikkatine (12)

03 Kasım 2025 Pazartesi 00:01

Cumhurbaşkanımızın dikkatine (11)

27 Ekim 2025 Pazartesi 00:01

Cumhurbaşkanımızın dikkatine (10)

20 Ekim 2025 Pazartesi 00:03

Cumhurbaşkanımızın dikkatine (9)

13 Ekim 2025 Pazartesi 00:01

Cumhurbaşkanımızın dikkatine (7)

29 Eylül 2025 Pazartesi 00:00

Cumhurbaşkanımızın dikkatine (6)

22 Eylül 2025 Pazartesi 00:04