Hamdi Bağcı

Hamdi Bağcı

İran-İsrail gerginliğinde asıl hedefin Türkiye olduğunu unutmayın

İran-İsrail gerginliğinde asıl hedefin Türkiye olduğunu unutmayın

Daha önce İran, İsrail’e 30 kadar adamını katlettiği için bir yanıt verivermiş, bir gösteri, şov yapmıştı ya… Dün gece de biliyorsunuz İsrail İran’ı vurdu. İran’ın göstermelik saldırısına İsrail de düşük yoğunluklu intikam saldırısı düzenledi… Ne olur savaş çıkar mı? Şöyle mi olur, böyle mi olur? Bunların hiçbirine bakmıyorum, zira biliyorum ki İsrail ile İran aynı saftalar ve mümkün değil ikisi birbirleri ile savaşmazlar.

İsrail ile İran saldırılar üzerinden etki alanı oluşturma gayretindeler, o diyor şu kadarını vurdum, şöyle uçtum, böyle kaçtım, o diyor, şunu yaptım, bunu yaptım… Hepsi tiyatro. İşte dün Uluslararası Atom Ajansı açıklama yaptı, İran’ın nükleer tesitlerinde hiçbir hasar yokmuş, İsrail buraları vurmamış.

Peki niye bu tiyatroyu oynuyorlar? Zaten asıl mesele bu. Bence bugün ülkemizdeki İrancıların medyada oluşturmak istedikleri İran güzellemeleri huzmesinden kurtulup işte bu soruya gerçekçi yanıtlar vererek konuyu tahlil etmeliyiz? İran, bundan emin olun, ABD ve İsrail’in bölgedeki yayılmacı politikalarına meşru zemin oluşturmak için şov yapıyor ve çok net yazıyorum asıl hedef Türkiye’dir. Sakın bu gerçeği ıskalamayın. Allah’ınızı severseniz aklımızı başımıza alalım. Allah’ınızı severseniz, bir an önce Esed ile görüşüp, Esed’in toprak bütünlüğünü sağlaması için Esed’e destek verelim, Allah’ınızı severseniz bir an önce başta Ayn El-Arap olmak üzere güneyimizde oluşan fiili fitne yuvalarını yerle bir edelim. Allah’ınızı severseniz siyonizmi müfredatımıza koyalım ve düşmanı nesillerimize öğretelim. Bu bizim egemenliğimizle ilgili bir konu.

Bakın, şimdi İran, meşru bir düşman haline gelmedi mi? İran’ı zaten bütün Avrupa ülkeleri ile ABD ve Kanada kınamadı mı? Fransa Dışişleri Bakanı Yardımcısı, "İsrail, uluslararası hukuk çerçevesinde kendini savunma hakkına sahip" diye konuştu. İngiltere Başbakanlık Ofisi de İsrail'in meşru müdafaa hakkı olduğunu söyledi. İran'a yönelik saldırıların kaynağının resmi olarak doğrulanmadığını belirten ofis, İsraillilere şu anda önemli olanın "gerilimi azaltmak olduğunu" belirtti. Peki bu tiyatro, İsrail’in Suriye’de yeni bir güvenlik hattı oluşturma aymazlığına dönüşmesini nasıl önleyeceksiniz? Orada “Kürtler, terörist İrancılarla savaşacaklar, biz de onlara destek vereceğiz” denmeye başlanırsa bunu nasıl engelleyeceksiniz? Konu önemli, sorun büyük ve gündemde bugün Türkiye’nin üzerinde durması gereken çok önemli bir husus var. Anlamamız gerekiyor, konu İsrail İran tiyatrosu değil, konu böyle bir tiyatronun neden oynandığı meselesidir.

Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri İran’a İsrail saldırırken kendi hava sahalarını kullanmadığını iddia ediyorlar. Buna sözde müsaade etmemişler. Ama çok açık yazıyorum, bu halleriyle ben ne Suudi Arabistan’ın ne de Birleşik Arap Emirlikleri’nin açıklamalarına itibar ederim. Çünkü bu iki ülke zaten konuya müdahil olsalar İsrail Gazze’de katliam yapamaz ki. Gazze’de İsrail’in katliam yapmaya devam edebilmesinde İran, Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin ne yazık ki sorumluluğu ABD’den, İngiltere’den, Almanya’dan daha az değil. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Hamas ile ilgili yaklaşımlarını da görüyorum, bu noktada aşırı ifadelerin kullanıldığını düşünüyorum, Hamas’ın ülkemizde Kurtuluş Savaşını yürüten irade ile aynı olduğunu söylüyor Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, bizim bilmediğimiz birçok hususu bilerek bu açıklamayı yapıyordur elbette ve buna saygımın sonsuz olduğunu da belirteyim; ama şunu da biliyorum ki Hamas’ın bilmem ne kanadının bu katliam sürecini başlatan saldırısı en fazla İsrail’in emellerine hizmet etti. Bu saldırının İsrail’in, ABD’nin kontrolü dışında yapılabileceğine, hiç kimse kusura bakmasın ben inanmıyorum. Maymuna bak oyunu ile olayları artık değerlendirmeyi bırakıp, gerçekçi bir çizgide yaşananları değerlendirerek, sürecin ülkemizin geleceğini, sınır güvenliğini, egemenliğini direk ilgilendirecek gelişmeleri içinde barındırdığı gerçekliğinden hareketle, konuyu bu minvalde anlayarak, anlamlandırarak değerlendirelim.

Suudi Arabistan, İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Ürdün gibi ülkelere de güvenemeyiz. Bu ülkelerle ilişkimizi sürdürelim ama bu ülkelerin durduğu yeri de net görelim. Bu ülkeler birincisi Türkiye ile hiçbir şekilde birlikte hareket etmiyorlar, ikincisi her ülkenin kendine göre ajandası var ve bu ajandalar akan bebek kanlarından bu ülkeleri daha çok ilgilendiriyor, üçüncüsü ise bu ülkeler İsrail ve ABD ile açık ya da gizli anlaşmalar yapmış durumdalar, bu anlaşmalar neticesinde de tamamı ABD’ye angaje olmak zorunda kalıyorlar.

Mesela hadi gelsinler, İran, Mısır, Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Türkiye ile birlikte bir konferans düzenlesinler ve bütün kararların ortak olduğunu, bu ülkelerin ABD ve Avrupa ülkeleri ile İsrail katliamı devam ettiği sürece ticaret yapmayacaklarını ilan etsinler, İsrail’e karşı net bir ambargo açıklaması yapsalar… İşte o durumda İsrail’in soykırımı devam edebilir mi? Ama hepsi ikircikli, hepsi Türkiye’yi öne sürmeye çalışıyor, ülkemiz demokratik bir yapıda ya etki ajanları da bolca var ülkemizde ve durmadan burada Türkiye’nin konuya daha fazla müdahil olması için kamuoyu oluşturma mücadelesi veriyorlar.

Çok açık yazıyorum, Türkiye önceliğinin Suriye’nin toprak bütünlüğü olduğunu ilan etmelidir. Belediyelerde terör yanlısı başkanların ülkemizin güvenliği için tehdit oluşturup oluşturmadığına bakılmalı ve gerekirse kayyum marifeti ile bütün terör yanlısı belediye başkanları görevden el çektirilmeli, bu bölgelerde toprak bütünlüğümüz açısından oluşabilecek zafiyetlere müsaade edilmeyeceği çok net bir şekilde gösterilmelidir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile bir zirve yapmalı ve Türkiye’nin milli çıkarları, süreçteki tehditler ve fırsatlar bu liderlerle en açık haliyle paylaşılarak, fikir birlikteliği sağlanılmalıdır.

Bugün Türkiye Siyonist İsrail’in ABD eliyle oluşturulacak fiili haritalarının tehdidi altındadır, bu da ABD’ye oldukça açık bir şekilde ilan edilmeli, Suriye’de oluşacak hiçbir yapılanmaya müsaade edilmeyeceği, Suriye’nin toprak bütünlüğünü Türkiye’nin önemli gördüğü ve eğer teröre karşı birlikte hareket edilecekse buna Türkiye’nin hazır olduğu ama Türkiye’nin oldubittilere müsaade etmeyeceği net bir şekilde deklare edilmelidir.

İsrail İran savaşı tiyatrosunu bırakın asıl tehdit Türkiye topraklarına yöneliktir, İran ne yazık ki daha önce olduğu gibi yaptığı hamlelerle ABD ve İsrail’in ülkemizi tehdit eden yayılmacı politikalarına meşruluk kazandırmaktadır, bu gerçekler ışığında konuyu değerlendirin, şunu da unutmayın, İsrail’in hesabı İran ile değil, İsrail’in asıl hesabı Türkiye iledir…

Sakın ha düşmanı hafide almayın, süreci size dayatılan yönleri ile kabullenmeyin, zokayı yutmayın, aklımızı başımızda tutalım, olanları çok iyi anlayalım ve Türkiye’mize sahip çıkalım, sınırlarımıza sahip çıkalım, bu sadece Türkiye’nin geleceği ile ilgili bir mesele değil, bu mazlumların da güvenliği için tarihin bize mecburiyetidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hamdi Bağcı Arşivi
SON YAZILAR