Şenol Metin

Şenol Metin

Konya Tarım Üniversitesi

Konya Tarım Üniversitesi

Bölgesel bir güç Türkiye’nin gönül coğrafyasının ve çevre hinterlandının da desteğiyle süper güç olması mümkündür. Bu mümkünlüğün en önemli belirleyenin nitelikli insan kaynağı olduğu da açıktır

İnsan ırkının tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar yaşlanması ile beraber nitelikli insan kaynağı ülkelerin en önemli güç bileşeni olmuştur. Bu yaşlanmada dünyanın zengin kuzey ülkeleri kritik risk eşiğini geçmiştir. Bu ülkeler için yaşlanan nufus milli güvenlik sorununa dönüşmüştür. 21. Yüzyılda genç nüfusa sahip olmak ülkeler için önemli bir ayrıcalık, güç kaynağı.

Genç nüfusun eğitimi ise çok daha önemli bir boyut.

Yaşlanan dünyanın zengin kuzey ülkeleri, yaşanmaz hale getirdikleri Afrika-Asya coğrafyasından getirdikleri göçmenler ile şimdilik genç nüfus ihtiyacını karşılayabiliyorlar. Ülkelerin sınırlarında kurdukları göçmen kamplarının amacı bu. Ama bu sürdürülebilir değil.

Türkiye’nin şimdilik böyle bir sorunu olmamasına rağmen yine de önemli miktarda göçmen alıyor. Bugün için bu göçmen kitlesi uyum, eğitim, sağlık sorunları yaşatsa da gelecekte önemli bir işgücü olacak ve stok avantajı getirecektir.

Türkiye, henüz yaşlanmayan nufusunu ve ithal ettiği göçmen kitlesini eğitmek zorunda. Kendi insan kaynağını da gönül coğrafyasından temin ettiği insan kaynağını da iyi yetiştirmek zorunda.

Nitelikli insan kaynağını yetiştirmek için üniversiteler stratejiktir. 2006'dan itibaren yaygınlaşan, her şehirde açılan üniversiteler ile isteyen her yurttaşının yükseköğretim hizmeti alabildiği Türkiye'nin yükseköğretimin niteliği noktasında sorunları olduğunu biliyoruz. Daha açık bir ifade ile Türkiye yükseköğretime erişim noktasında gösterdiği başarıyı, yükseköğretim hizmetinin niteliği boyutunda gösterememiştir.

Asya ortalarında Hint körfezinden, Avrupa ortalarına Adriyatik’e kadar en kapsamlı ve en çeşitli sinai üretim altyapısına sahip olan Türkiye, bu kapasitesinin geliştirmek zorunda. Bu devasa sayılarda nitelikli işgücü demek. Bunu yaparken de sayıları 100 milyonu bulan insan kaynağını Anadolu dediğimiz coğrafyada doyurmak zorunda. Bunu başarabilmek için Türkiye, tarımsal ve hayvansal üretim kapasitesini arttırmalı.

Beşeri sermayenin iyileştirilmesinde üniversiteler nasıl kritik role sahip ise tarımsal üretim kapasitesinin arttırılmasında da en önemli faktör yine üniversitelerdir.

Daha önce defaatle ifade ettik, bir daha edelim;

Yükseköğretmdeki olası iyileştirmelerin çarpan etkisi büyüktür. Nitelikli mühendis yetiştirebilmek için de nitelikli AR-GE yapabilmek için de üniversitelere muhtacız. Bu nedenle yükseköğretim reformu hayatidir. Bu amaçla üniversitelerimizi hem fonksiyonel boyutta eğitim-öğretim ve araştırma olmak üzere hem de tematik boyutta görev tanımlamalarını, önceliklerini net yapmalıyız. Ve bu tanımlamalara göre de çıktı ve süreç analizlerini yapmalıyız.

Üniversitelerimizi mühendislik, sosyal bilimler, sağlık gibi alanlarda tematikleştirirken tarım alanında özellikli bir üniversiteye Türkiye’nin ihtiyacı var. Konya’da sahip olduğu potansiyelle Türkiye’nin tek Tarım Üniversitesine ev sahipliği yapabilir.

Bu üniversite, bitkisel üretim, hayvancılık ve gıda alanında ziraat mühendisi, veteriner hekim, laborant gibi nitelikli eleman yetiştirirken aynı zamanda gen-tohum ıslahı ile tarımsal mekanizasyonda yapay zeka da dahil olmak üzere dijital dönüşümün AR-GE’si olmayı kendisine öncelik alanı olarak tanımlamalıdır.

Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi;

Türkiye'nin tarım politikalarını belirlenmesinde nitelikli Ar-Ge hizmeti sunmak üzere vakıf üniversitesi statüsünde kurulan Gıda ve Tarım Üniversitemiz, son zamanlarda aldığı kararlardan bu misyonu yerine getirmeyeceğini anlıyoruz.

Başlangıçtaki büyük hayallerin bugün için gerçekleşme ihtimali yok. Panko Birlik’deki yönetim değişikliği üniversite yönetimine de yansımış durumda. Tarım alanında nitelikli öğretim ile şeker sanayi başta olmak üzere tarıma dayalı sanayide AR-GE olarak kurgulanmış Gıda ve Tarım Üniversitesinin mütevelli heyet başkanının spor bilimci olmasını anlamaya çalışırken, rektörlüğe de spor bilimci bir akademisyenin atanması ile Gıda ve Tarım Üniversitesi, kuruluşundaki hedefleri gerçekleştirme iddiasından vazgeçtiğini beyan etmiştir. Rektör yardımcısının psikolojik danışma ve rehberlik bilim alanından bir akademisyen oluşu ise bu irade beyanının altının çizilmesidir.

Sonuç olarak, vakıf üniversitesi statüsünde kurulan Türkiye’nin tek tematik-araştırma tarım üniversitesi olan Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi, büyük ihtimalle konsept değiştirerek kitlesel eğitim yapan ticari üniversiteye dönüşecektir.

Gen-tohum ıslahı gibi alanlar ile tarımsal mekanizasyonda yapay zeka da dahil olmak üzere dijital dönüşümün AR-GE’si olması bu üniversite için artık mümkün değildir. Ama böylesi bir üniversiteye Türkiye’nin ihtiyacı var. Devlet insiyatif almalı, Konya destek olmalı, Selçuk Üniversitesi'ne bağlı Veteriner Fakültesi ve Ziraat Fakültesi merkeze alınarak Konya Tarım Üniversitesi kurulmalıdır. Dünyadaki az sayıdaki iyi örneklerden birisi olabilir. Selçuk Üniversitesi'nin Veteriner ve Ziraat Fakültesi mevcut akademik potansiyeli ile bunu başarabilir.

Tekrar edelim;

Konya Tarım Üniversitesi iki alana odaklanmalıdır;

İlki bitkisel üretim alanında tohum ıslahı ile hayvancılık üretimi alanında gen ıslahı çalışmaları,

İkincisi, tarımsal mekanizasyonunda dijital çağın gerekliliklerinin yerine getirilmesidir.

Konya bunu yapabilir…

Tarım Üniversitesi, Türkiye'ye çok şey katacaktır…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şenol Metin Arşivi
SON YAZILAR