KUDÜS, ÜÇ SEMAVÎ DİNİN BARIŞ BAŞKENTİ OLSUN

Bilirsiniz, Kudüs üç büyük dinin ortak tarihsel ve kutsal mekânıdır; ancak bu üç dinin mensupları da şehrin gerçek sahibi olduklarını, dolayısıyla tümünün kendilerine verilmesi gerektiğini söylüyorlar. Demek oluyor ki, sorun tarafların Kudüs’ü paylaşmak istemiyor olmalarından kaynaklanıyor.

Herkes aynı şekilde düşününce, güçlü olan şehrin daha fazlasına sahip oluyor. İsrail’in 1945’ten bu yana çıkan her çatışmanın ardından topraklarını biraz daha genişletmiş olması bunun açık bir göstergesidir.

Hiç şüphe yoktur ki, Kudüs topraklarında her üç dinin de en önemli tarihsel mirası ve hatıraları bulunmaktadır; fakat en çok hakkı olanlar Müslümanlardır. Çünkü diğerleri Hz. Muhammed’i reddederken, onlar Hz. Davut, Hz. Süleyman, Hz. İbrahim ve İsa Mesih’i de tıpkı Hz. Muhammed gibi kendi peygamberleri olarak kabul ediyor ve seviyorlar. Bu nedenle, Müslümanlar orada Hıristiyan ve Yahudilerin tapınaklarına da gidip ibadet edebiliyorlar.

Kudüs’ün sadece Müslümanlara ait olduğunu iddia etmek doğru ve adil olmaz. Orada, Hıristiyanların da Yahudilerin de hakları vardır. Oraya verilecek olan en ideal statü, üç büyük dinin, dolayısıyla “yeryüzünün ortak barış başkenti” unvanıdır.

 Üç büyük semavî dinin ortak yaşam alanı ve buluşma platformu olarak dünyaya örnek olup aynı zamanda barış elçiliği yapabilecek özerk bir bölge şeklinde öne çıkacak bu barış başkenti, Vatikan’a benzer bir statüyle herkesçe tanınabilir.

Hiç kimse İsrail’in oradan gitmesini istemeyecektir; ancak dünya 2030’u görmeden önce ya coğrafya kitaplarından silinecek ya da buna benzer bir statüyü kabul etmek zorunda kalacaktır.