Senan Kazımoğlu
Senan Kazımoğlu Noel ve Biz

Noel ve Biz

Yıl sona yaklaşırken, tanıdık arkadaşlarda bir “Noel” telaşı başladı. %99’u Müslüman olduğu söylenen Türkiye’de, “Noel” kutlamayanların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Sadece Türkiye’de değil, benim ülkem Azerbaycan da dahil olmak üzere, Müslüman ülkeler “Noel”i görkemli (!) bir şekilde kutluyor. Bu konuda Müslüman ülkelerin birçoğu, hatta bazı Hristiyan ülkeleri bile geride bırakmış durumda.

Yanlış anlamayın, ben kimsenin hayatına karışacak değilim. Bu yazıyı yazmaktaki amacım, başkalarının düşüncelerine veya yaşamlarına müdahale etmek değil. Herkes kendi hesabını kendisi verecek. Ancak aynı şekilde, başkaları da benim hayatıma ve düşüncelerime müdahale etmesin.

İlk Azerbaycan devletinin kurucusu olarak bilinen ve Türk dünyasında da sevilen bir lider olan Mehmet Emin Resulzade’nin, 1914 yılında bir gazetede yayımladığı Noel ile ilgili yazısıyla karşılaştım. Yazıda Resulzade şunları söylüyor:

“Noel Bayramı sırasında, Ruslar yolka süslüyorlar. Yolka, ince dallı orman ağaçlarının bir parçasıdır. Buna Türkçede ‘çam’ denir. Bunu alıp evin ortasına koyuyorlar ve yanlarını parlak, renkli şeyler ve mumlarla süslüyorlar. Çocuklar el ele verip etrafında dönüp şarkılar söylüyorlar. Bu zamana kadar herkes bunun Hristiyan bayramı, özellikle de Rusların kutladığı bayram ve Rus geleneği olduğunu biliyordu. Egemen milletin baskın geleneklerinden biri de Noel’dir.

Egemen gelenek dediğimize şaşırmayın. Medeniyeti, görünüşte, kıyafette ve hâkim milletin geleneklerinin taklidinde görenlerimizin birçoğu, Noel Bayramı’nı kutlamaya başlamışlardır. Bakü’yü tanıyanlar artık biliyor ki, birçok Müslüman’ın evinde de yolka süsü var. Bu, Rusların geleneğidir ve Azerbaycan milletinin ne milli ne de dini bir bayramı olmuştur.” ("Qurama", M. Ə. Rəsulzadə, "İqbal" N 826, 30 Dekabr 1914)

Bu yazıyı sosyal medya hesaplarımdan paylaştığımda, neredeyse herkes tepki göstermeye başladı. Azerbaycan’da bir atasözü vardır: “Oğru öyle bağırdı ki doğrunun bağrı yarıldı.” Bazı arkadaşlarla gerçekten edepli bir şekilde ve hoş bir münazara çerçevesinde tartıştık. Bu arkadaşlara sözüm yok; kendi fikirlerini dile getirdiler ve tatlı bir şekilde ayrıldık.

Ancak bazıları var ki, hakarete varan ifadeler kullanmaya başladılar. Üstelik bunların çoğu sözde milliyetçi geçiniyor. Resulzade’nin sözlerine itiraz edemeyenler, bana “Arapçı”, “Arap yaveri”, “Arap uşağı” gibi laflar söylediler. Araplar benim din kardeşimdir ve burada bir sıkıntı yok. Ancak dikkat çekmek istediğim mesele şu ki, madem ben Noel’i kutlamamakla “Arap uşağı” oluyorum, o zaman Ermenilerin, Rusların, Yunanların ve tüm Hristiyan âleminin kutladığı yılbaşını kutlayanlar kimin uşağı oluyor, ah bir düşünsünler.

Yazımı, Resulzade’nin aynı yazısından bir kesitle bitirmek istiyorum. Resulzade, Rusların Noel Bayramı’nı Almanlardan aldıklarına dair Rus din adamlarının ihtilaf ettiğini belirterek yazısını şu şekilde tamamlıyor:

“Ruslar için bu bayramın bir “Alman bidati” olması her ne kadar şüpheli ve ihtilaflı ise de, bunun Müslümanlar için bir küfür olduğuna kimsenin şüphesi olmaması gerek. Fakat kim bilir, “beyefendiler” (!) “mahcup” (!) olmamak için buna bile bir “cevap” (!) bulacaklardır. Onlar bahane bulmakla uğraşsınlar, biz de işimize devam edelim...”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Senan Kazımoğlu Arşivi