Seyfullah Koyuncu

Seyfullah Koyuncu

Oturdular, konuştular, dağıldılar…

Oturdular, konuştular, dağıldılar…

Türk hükümdarı GazneliMahmud'a meşhur "Şehnâme"yi yazıp sunan İranlı şair Firdevsî', "Nişestend u goftend u ber-hâstend" der.

Anlamı ise "Oturdular, konuştular ve kalkıp gittiler" demektir.

Gazeteci Murat Bardakçı, bu vecizin kullanım amacını şöyle açıklıyor:

"Şark dünyasının edebiyatında ve tarihinde, devlet büyüklerinin çok önemli bir işin ne şekilde yapılacağına karar vermek maksadıyla bir araya gelip uzun uzun konuşmalarına rağmen hiçbir netice alamamalarından bahsedilirken, hep bu mısra kullanılmıştır."

Gerçekten bu kadar uzun bir konuyu bu kadar ahenkli ve sade bir şekilde başka türlü anlatamazsınız.

Oturdular, konuştular ve dağıldılar.

Hem de tam 12 kere!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan 4 ay önce Altılı Masa için bu vecizi kullanırken taşı tam gediğine koymuş.

Altılı Masa liderleri; oturdular, konuştular, dağıldılar.

Aslında kamuoyunda pek çok kişi Altılı Masa fiyaskosunun sonunun bu şekilde olmasını bekliyordu.

Bunlardan biri de bendim.

Ne zaman Altılı Masa konusu açılsa, masanın dağılmaktan başka çaresinin olmadığını hep söyledim.

Çünkü altı benzemezin bir araya gelip tek bir doğruda buluşması çok zordu. Kim ne derse desin, bu tiyatro bir yerde perdeyi kapatacaktı. Masadaki küçük ortakların ne dediğinin çok bir önemi yoktu ama en güçlü iki parti olan CHP ve İYİ Parti’nin çatışma yaşamaması düşünülemezdi.

Çünkü iki parti de birbirinin seçmenine oynayabilecek potansiyeldeydi. Çünkü ikisinin iddiası da ‘en güçlü benim’ iddiasıydı. Nitekim öyle de oldu. İYİ Parti’nin amacı, iktidar olamasa bile ana muhalefet olmaktı. Bugüne kadar Meral Akşener’in stratejisi de bunun üzerineydi…

Meral Akşener baştan bu yana Ekrem İmamoğlu’ndan yana tavır takınıyordu. İmamoğlu’nun birbiri ardına komik hatalar yapıp sönmüş bir balona dönüşmesi sonucu Mansur Yavaş ismi öne çıkmaya başladı.

Meral Akşener de bütün hamlelerini bu iki isme göre yaptı.

Ama Meral hanımın unuttuğu bir şey vardı!

CHP’deki orta çağ zihniyeti!

CHP medyasının ve yakın isimlerin kendilerinden başka herkesi gericilikle suçladığına bakmayın siz. Türkiye’deki en gerici parti CHP’dir aslında. Demokrasi söylemleri falan hikayeden ibarettir. Çünkü CHP’de koltuğa bir kere oturan bir daha asla kalkmıyor. İster başarılı olsun ister başarısız.

Dolayısıyla 11 seçim kaybetmiş Kemal Kılıçdaroğlu’nunrüzgarı arkasına almışken geri çekilmesi beklenemezdi. Öyle de oldu. Fakat ne var ki, Altılı Masada özgül ağırlığı yüzde 1’lerle ölçülen partileri milletvekili koltuğu vaadiyle kandırsa da Meral Akşener’i ikna edemedi.

Bu sebeple Meral Akşener de masayı dağıtmakla kalmadı adeta tekmeledi. Aslında stratejik başka bir hamle yaptı.

Risk aldı.

Eğer Altılı Masa seçimleri kazanamazsa Meral Akşener haklı çıkacak ve Türkiye yeni bir ana muhalefet partisine kavuşacak. Meral Akşener’in yeni planı bunun üzerinde.

CHP’nin ve diğerlerinin ödeyeceği faturayı ise kestirmek zor. Ama bir şey var ki; seçimlerin kaybedilmesi halinde CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu ile Ekrem İmamoğlu kavgası da yaşanır.

Hikayenin bir diğer kaybedenleri de Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve Temel Karamollaoğlu olur.

Altılı Masa iktidarı ele geçirse bile güç kavgası nedeniyle Meral Akşener’le bu süreci yaşayanlar size neler etmez beyler. Ortada bırakıverirler, silinip gidersiniz.

Ya da Kılıçdaroğlu’nun sinyallerini verdiği gibi ilerleyen günlerde HDP gibi partiler de masa altından siyaset yapmayı bırakıp bizzat masaya oturtulursa yine açığa düşersiniz. Şimdiden söyleyeyim.

Ama asıl ibret alması gerekenler gençler.

Koalisyonun ne demek olduğunu Altılı Masa sayesinde yaşayarak öğrendiler. Daha yönetme iddiasındayken bile bu şekilde kavga edenlerin, bir de iktidarı ele geçirdiğinde neler yapabileceğini düşünün.

Pek çok kişi de bunu düşünüyor zaten.

Altılı Masa vatandaş nezdinde büyük bir güven problemi içerisine düşmüşken, sadece işini yapıp depremin yaralarını sarmakla uğraşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yine en güvenli liman olduğunu herkes bir kere daha görmüştür diye düşünüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi
SON YAZILAR