Hasan Mutluoğlu

Hasan Mutluoğlu

“YİNE Mİ SINAV”

“YİNE Mİ SINAV”

Başlıkta yazdığım ifadeyi herkesin zaman zaman kullandığını ve birçok kereler başkalarından duyduğuna eminim.

4+4+4 eğitim/öğretim sistemi ile, SBS yerine getirilen TEOG –Temel eğitimden orta öğretime geçiş- sınavı uygulaması bu gün ve yarın gerçekleştirilecek.

Sınava katılan bütün ortaokul öğrencilerine başarılı bir sınav süreci kaygılı anne/babalara da sabırla sonuca ulaşmalarını dilerim.

Yazımı sınavla alakalı güzel bir fıkra ile süslemek istiyorum.

“Öğretmen öğrencilerine ders arasında muziplik olsun diye sormuş:

-Allah (c.c); hepimizin cennete girmesini istediği halde niye cehenneme gönderiyor?

Öğrencilerden birisi, öğretmenin sorusuna soru ile şöyle cevap vermiş.

-Öğretmenim; siz bizim 10 almamızı istediğiniz halde, niye sınav yapıyorsunuz?”

Dünyaya gelişimiz, hayat boyu mücadelemiz, hep bize biçilmiş olan rollerin sınavını vermekle alakalı değil mi?

Bu ülkenin yetişmiş insan ihtiyacını karşılamak için sürdürülen eğitim/öğretim faaliyetlerinin sağlıklı işlerlik kazanabilmesi için bir takım kurallara ve sisteme ihtiyaç duyulur.

Orta öğretimin çeşitli okullarına yerleştirilmesi/yerleşmesi gereken öğrencileri, yerleştirmek ve sıralamak için mutlaka bir sistemin olması gerekli değil mi?

Yeni uygulamaya başlanan TEOG sistemini –bir eğitimci olarak- beğeniyorum. Şüphesiz mükemmelliğinden bahsedilemez. İnanıyorum ki, zaman içerisinde aksaklıklar düzelecektir.

Belki de; ileride kendi eğitim sistemimizin tarihi süreci irdelenerek, FİNLANDİYA örneğinde olduğu gibi, kendimize özgü bir sınav sistemine kavuşuruz.

Hepimizin hayat beklentileri farklı farklıdır. Hedeflerimiz, hayallerimiz de farklılık arz eder.

Çocuklarımız için de hayallerimiz, beklentilerimiz vardır. Onlara ulaşmak, ulaştırmak için çabalar sarf ederiz.

Gayesiz, hedefsiz insan düşünülemez. Roma bilginlerinden SENECA bu gerçeği şu şekilde ifade etmiş:

“-Hayatta bir gayesi olmayan insanlar, bir nehir üzerinde akıp giden saman çöplerine benzerler; onlar gitmezler, ancak suyun akışına kapılırlar.”

Sınav, eğitim/öğretim paydaşlarını –öğrenci, veli, öğretmen- eşit şekilde etkiler. Her paydaş, kendisine düşen göreve uygun kaygılanır.

Öğrenci; yeterince sınava hazırlanabildiğine inanamaz. Kaygılanır. Çünkü, paydaşlarına karşı sorumluluğunu yeterince yerine getirme, hedefine ulaşamama endişesi içindedir.

Öğretmen; öğrencilerini sınava hazırlama yeterliliği konusunda, sınav sonuçlarının bir gösterge olduğu gerçeğinden hareketle, endişe ve kaygılıdır.

Öğrenci velisi; çocuğunun başarılı olabilmesi için yaptığı fedakarlıkları, çocuğun geleceği için sınavın önemini düşünerek kaygılanır.

Bana sorulursa; bütün bunlar için şöyle diyebilirim:

-Dünyaya geliş gayesine uygun olarak çalışmak, sorumluluğumuzda olanları çalıştırmak zorundayız.

-“Allah(c.c) her insanı ayrı istidat ve kabiliyette yarattı” gerçeğini göz önünde tutarak, gevşeklik göstermeden çalışmak/çalıştırmak zorundayız.

Hz. Mevlana bakınız ne söylüyor:

“Hayatta muvaffak olmak için üç şey lazımdır:

Dikkat, intizam, çalışma.”

Herkes görevini yeterince yerine getirdiğine inanarak, sınav sonuçlarını bekleyelim.

Sonuç ne olursa olsun, “Bu kadar diyerek” pes etmeden, hayat için yeni görevlere ve çalışmalara doğru “Yelken açalım”.

Sınavlarımızın umduğumuz gibi olması dilek ve duamız olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Mutluoğlu Arşivi