Doç. Dr. Ömer Akdağ

Doç. Dr. Ömer Akdağ

Zıplaşmak…

Zıplaşmak…

Bir akademisyen dost Face'sine şöyle yazmış; “Mescid-i Aksa Yahudi işgalinde.

Kabe-i muazzama’nın kapitalist işgali altında olduğunu niye görmezsin?”

Doğru demiş Mescid-i Aksa yahudi işgalinde….Kabe-i Muazzama Amerika ve İngiliz işgalinde….

Yahudi işgaliyle ötekilerin işgali amca ile dayı gibidir.

Yakın tarihe bakınız;

1930'lu yıllarda Türkiye'de olup bitenlerle Suudi Arabistan’da olup bitenler simetriktir. İstanbul merkezli Türklük şuuru biraz daha ferasetli olduğundan Osmanlı sonrası Suudilere göre kısmen öndeyiz. Ecyad kalesinin yıkılması sırasında tepki maksadıyla Suudi büyükelçiliğini aramıştım. Oradaki yetkilinin bana cevabı şu oldu;

"Sizin yakın tarihte yaptıklarınızdan ne farkı var?"....

Bir an durakladım. Haklı değil miydi? Biz yıkmadık mı ata yadigârı camileri? Nerede tuğra görülse ellerde çekiçlerle saldırılmadı mı?

Bizim aydınlarımız (münevverlerimiz değil) meseleleri flu gördüklerinden dolayı tahliller bizce bulamaç şeklinde oluyor.

Münevver ile aydın arasında şöyle bir fark vardır. Aydın işini yapar. Dil, tarih ve din konusunda merakı yoktur ve kabiliyeti de…  Dil ve edebiyat hususunda merakı varsa “tankırtılı ve tunkurtuludur”…

Yani avanak vezninden gelen “olanak” merkezli veya öküzlerin övendireyle “dürtüldüğü” “dürtü” merkezlidir.  Geçenlerde bir dostumuz anket yapıyormuş. Akademisyenlerin temayülleriyle alakalı bir anketti bu… Ankette şöyle bir ifade vardı; “girişimsel dürtü”… Anketi yapan akademisyen dostumuza sordum; “Bu ne ya adama söver gibi?”…

“Dürtü” hayvanlar için kullanılır. İnsanlar “ikaz” edilir.

“Aydın” olduğunda ısrar edenler ve “münevver” kavramını ısrarla kullanmayanlar böyle bir familyadır bizce… Münevver hem işini yapar hem de lisan bilir, tarih bilir din de bilir. Münevver bilir ki, tarih ve din bilmeden sosyolojik tahliller palavradan öteye gitmez.  Ayrıyeten her meseleye batılıların baktıkları zaviyeden bakınca tuhaflıklar üçe beşe katlanıyor.  Soru, Kâbe’nin işgalini niye görmüyorsun şeklindeydi, değil mi? Soruyu soran ile soruya muhatap olanlar aynı zeminde olunca sadece zıplaşıyoruz birlikte yukarıya doğru.

Zıplamak güzel spordur.

Sosyolojik zıplaşmak.

TOKAT…..

“Bir yanağına tokat vurana öbür yanağını çevir” İslam’da yoktur.  Demiştik ya, İslam izzet dinidir. Müslüman sünepe değildir ve olamaz.   Sana bir tokat vurana sen de bir tokatla karşılık vereceksin. İki tokatla değil.   Bir tokatın karşılığı bir tokattır. Fazlası zulüm olur.   Fakat affedersen daha muhteşem olur.

Sana vurulan bir tokat karşılığında, aynıyla mukabele etmeyip affetmek işlemine tasavvufî davranış denir.  Bir tokat karşısında süklüm büklüm olmadan ve gücü yettiği halde affetmek işlemine takva de denir.  Takva meselesi ancak tasavvufî bir anlayışla realize olabilir.  Yukarıda ifade etmiştik; sana tokat vurana aynıyla karşılık vermek ruhsattır. Bu, vasat bir işlemdir.  Unutmayalım Türk milleti vasatla iktifa etmez ve tarihte etmemiştir.

İSLAM’A HİZMETTE TARİHTE EMSALSİZ OLAN ATALARIMLA İFTİHAR EDİYORUM.

NE MUTL,U IRKÇILIK ÇAMURUNA BULAŞMADAN MÜSLÜMAN TÜRK OLANA.

NE MUTLU SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZİN KRİTERLERİNE UYGUN OLARAK KENDİ MİLLETLERİNİ SEVENLERE.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doç. Dr. Ömer Akdağ Arşivi

YAZI

02 Ocak 2017 Pazartesi 09:01

DUA

19 Aralık 2016 Pazartesi 09:04
SON YAZILAR