Dünya gündemi haklı olarak İngilizlerin Brexit referandumu sonuçlarının şokunu yaşamakta. İngilizler yapılan referandumda AB’den ayrılma yönünde oy kullandılar. Her ne kadar bu referandumun bağlayıcılığı olmasa da İngiltere’nin halkın bu tavrına karşı durması pek mümkün görülmüyor. İngiltere Avrupa Birliği’nden çıkma sürecinin fitlini ateşledi.

Bu konu üzerinde önemle ve aklı selim ile düşünülmesi gereken bir konu. Özellikle ülkemiz diplomatik adımlarını atarken son derece dikkatli olmak zorunda. Oyun kurucu değiliz ve kimin nasıl bir oyun kurduğunu bilmeden atılacak adımlar yarın Türkiye’yi açığa düşürebilir.

AB-İngiltere ilişkileri her zaman sorunlu olmuştur. AB sürecinde İngilizler’e her zaman ABD’nin AB içindeki Truva atı olarak bakmıştır. İngiltere de hiçbir zaman kendini AB içinde ve AB üyesi olarak görmemiştir. Ne Euro’ya dahil olmuş, ne Schengen’e. Hatta AB’nin tüm kritik kararlarında AB’yi sabote etmiş bir İngiltere’den bahsediyoruz. İngilizlerin bu son hamlesi de AB’nin sonu olarak görülmekte.

AB’nin sonu mu? Yoksa Avrupa’nın içindeki Truva atını dışarı atması mı? ABD destekli mi? ABD’ye rağmen mi? Yahudi lobisi işin neresinde? Küresel finans baronları İngiltere’nin ayrılmasından yana mı?

Bu soruların bugün için bir cevabı yok. Herkes kendince bir tahmin yürütüyor. Benim tek bildiğim İngilizlerin ciddi bir devlet ve diplomasi gelenekleri olduğu ve rastgele adım atmayacakları.

Oylama öncesi Soros’un yatırımlarını altına çevirip, referandumdan neticesinde çok büyük paralar kazandığını da göz ardı etmemek gerekir. Soros küresel baronların temsilcisidir.

Rahmetli Cemil Meriç üstad bile İngilizler hakkında, “İnsan için şeytan ne ise, insanlık için de İngiliz o dur” demekten kendini alamamıştır. Bunu göz adı etmeden gelişmeleri izlemek gerekiyor.