Zekiye Soylu

Zekiye Soylu

Allah’a İman

Allah’a İman

İman; bir şeyi gönül huzuru ile benimseme, ona içten ve yürekten inanmadır.

İslâm’a göre iman, Peygamber Efendimizin Yüce Allah’tan getirdiklerinin doğru olduğunu kabul edip, onlara gönülden inanmaktır.

Allah (c.c)’ın bir insana verdiği en önemli ve kıymetli olan şey imandır. Bir insanda iman olmadığında ne yaratılış amacını nede varlık sebebini anlayabilir. Kalbi hiç bir zaman huzur bulmaz. Huzuru başka yerlerde arar. Ne kadar zengin olsa da dünyadaki her şeye sahip de olsa yine de huzuru ve mutluluğu bulamaz. Ayette dediği gibi: “Onlar, iman eden ve kalpleri de dâimâ Allah’ı hatırlayıp anmakla doygunluk ve huzura eren kimselerdir. Haberiniz olsun ki, kalpler ancak Allah’ı hatırlayıp anmakla doygunluk ve huzura erer”.(Rad süresi 28 ayet)

Kelam âlimleri ise imanı şu şekilde açıklamıştır: ”İman dil ile ikrar, kalp ile tasdik, iman ile amel etmektir”.

Bir insanın iman etmesi için öncelikle bunu dilde söylemesi gerekmektedir. Bu da bildiğiniz gibi “Kelime-i Şehadet le” mümkündür.

Peki bir insan dilde iman ettim demesiyle iman etmiş olur mu?

Kıymetli kardeşlerim! Dilde söylemek önemlidir ama en önemlisi bunu kalben tasdik etmektir. Kalben inanmadığımız zaman Allah muhafaza münafıklardan oluruz. Bildiğiniz gibi münafıklar da cehennemin en alt katında bulunacaklardır.

Dilde söyledik, kalben inandık ama iman ile amel etmezsek ne olur kardeşlerim? Günahkarlardan oluruz. Çünkü eğer biz iman ettik diyorsak bunun hakkını vermeli, imanın şartlarını hakkıyla yerine getirmeliyiz. Sadece iman ettik demekle de kurtulamıyoruz kıymetli kardeslerim! Rabbimiz ayeti kerime de buyurduğu üzere:

“İnsanlar, denenip sınavdan geçirilmeden, “İman ettik” demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?(Ankebut süresi 2 ayet)

Andolsun ki biz, onlardan öncekileri de sınamıştık. Allah, elbette doğru olanları ortaya çıkaracaktır; kezâ O, yalancıları da mutlaka ortaya çıkaracaktır”.(Ankebut süresi 3 ayet)

İmana sahip olan bir insan ne kadar sıkıntı üzüntü ve imtihandan geçerse geçsin bunun Rabbimden geldiğini bilir ve sabreder ayette dediği gibi إِنَّ اللَّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ : “Allah sabredenlerle beraberdir” (Bakara suresi-153)

Yaptığı her iyiliğin veya kötülüğün karşılığını göreceğini bilir ayette dediği gibi:

﴾Zilzal süresi 7 ayet﴿ Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür.

﴾Zilzal süresi 8 ayet﴿ Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür.

Ve ahirete olan inancı sayesinde ölümden korkmaz.Sevdikleri kaybetmekten korkmaz derki “Inna lillah ve Inna ileyhi raciun”(Allah ‘tan geldik ve dönüşümüz Allah’a dir.)

Umutsuzluğa kapılmaz bilir ki Hz. Yunus’u balığın karnından çıkaran Allah, iman eden kendine sığınan kulunu da sıkıntılarından, üzüntülerinden kurtaracağını bilir. Eğer insan iman etmezse bir boşlukta gibi kalır, ne amacı vardır bu dünyada ne de yaşama sebebi. Nehrin içinde akıp giden bir kuru dal gibi savrulur gider bu hayatta. Dünyanın peşinden koşar yetişemeyeceğini bilmesine rağmen. Oysa ki onu var eden her türlü nimeti veren alemlerin rabbi olan Allah değil midir. Ayette dediği gibi:

“Ey insan, ‘sonsuz Kerem sahibi’ olan Rabbine karşı seni ne(ler, kimler, hangi nimetler ve yetkiler) aldatıp gururlandırmıştı? (Hangi şeytani odaklar ve hangi imkân ve iğvalarla sizi kandırıp Hakk’tan ve hayırdan caydırmıştı?”(İntifar süresi 6 ayet)

Bir çok sıkıntı ve imtihandan geçmiş olabiliriz ama bilmeliyiz ki bunlar bizi Rabbimize yaklaştıran, imanımızı arttıran şeyler. Ve her şeyin bu hayatta bir sebebi var. İnsanlara sorsak Allah’ı seviyor musun diye herkes tabii ki seviyorum der. Ama sevmek bedel ister, emek ister, kanıt ister inşallah Rabbimize olan imanımızı, sevgimizi bu dünyada ve ahirette kanıtlayabiliriz. Bunun için de o gün, bize şahitlik edecek olan uzuvlarımızı, bedenimizi onun yolunda eskitmeliyiz. Ve gerekirse onun yolunda ölmeliyiz ayette dediği gibi:

﴾Zilzal süresi 7 ayet﴿ Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür.

﴾Zilzal süresi 8 ayet﴿ Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür.

Ve ahirete olan inancı sayesinde ölümden korkmaz.Sevdikleri kaybetmekten korkmaz derki “Inna lillah ve Inna ileyhi raciun”(Allah ‘tan geldik ve dönüşümüz Allah’a dir.)

Umutsuzluğa kapılmaz bilir ki Hz. Yunus’u balığın karnından çıkaran Allah, iman eden kendine sığınan kulunu da sıkıntılarından, üzüntülerinden kurtaracağını bilir. Eğer insan iman etmezse bir boşlukta gibi kalır, ne amacı vardır bu dünyada ne de yaşama sebebi. Nehrin içinde akıp giden bir kuru dal gibi savrulur gider bu hayatta. Dünyanın peşinden koşar yetişemeyeceğini bilmesine rağmen. Oysa ki onu var eden her türlü nimeti veren alemlerin rabbi olan Allah değil midir. Ayette dediği gibi:

“Ey insan, ‘sonsuz Kerem sahibi’ olan Rabbine karşı seni ne(ler, kimler, hangi nimetler ve yetkiler) aldatıp gururlandırmıştı? (Hangi şeytani odaklar ve hangi imkân ve iğvalarla sizi kandırıp Hakk’tan ve hayırdan caydırmıştı?”(İntifar süresi 6 ayet)

Bir çok sıkıntı ve imtihandan geçmiş olabiliriz ama bilmeliyiz ki bunlar bizi Rabbimize yaklaştıran, imanımızı arttıran şeyler. Ve her şeyin bu hayatta bir sebebi var. İnsanlara sorsak Allah’ı seviyor musun diye herkes tabii ki seviyorum der. Ama sevmek bedel ister, emek ister, kanıt ister inşallah Rabbimize olan imanımızı, sevgimizi bu dünyada ve ahirette kanıtlayabiliriz. Bunun için de o gün, bize şahitlik edecek olan uzuvlarımızı, bedenimizi onun yolunda eskitmeliyiz. Ve gerekirse onun yolunda ölmeliyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Zekiye Soylu Arşivi
SON YAZILAR