Dr. Ramazan Tuzla

Dr. Ramazan Tuzla

Ara eleman ihtiyacı

Ara eleman ihtiyacı

Bu konuda kalemine mesai yaptırmış insanların sessiz çığlığı olan cümlelerine baktığınızda, cümlelerin kurgularının farklı fakat kaygılarının aynı olduğunu görürsünüz.

Biz de kuracağımız cümlelerin ilkini kitabın ortasından seçelim ve diyelim ki; ara eleman ihtiyacını kapatmak için aranan eleman ihtiyacını kapatmak zorunda olduğumuzu anlamamız gerekiyor.

Bu derde derman bulmak için cevaplanması gereken sorular şunlardır:

Ara eleman ihtiyacı niçin oluştu?

Aranan eleman ihtiyacını niçin kapatamıyoruz?

Bu iki soruya verilen cevapları incelediğimizde, kaygı sahibi insanların tespitlerinin odağında, yıllardır faydalı olup olmadığı irdelenmeden uygulanagelen kesintisiz eğitimin olduğunu görürüz.

Bir dönem 8 yıl uygulanan, nice ümitlerle seçtiğimiz devlet adamları tarafından çok beğenilip 12 yıla çıkarılan kesintisiz eğitimin, hiç kesintiye mahal vermeden ara eleman ihtiyacını da aranan eleman ihtiyacını da artırdığını herkes gördü fakat sanırım en son devlet adamları görecek.

Kesintisiz eğitim, öyle sanıyorum ki toplum dinamiği içinde yer alan şubeler arasındaki doğal bağı kesintiye uğratmıştır ve doğaya müdahale edip onu bozan insanoğlunun yaptığını, eğitimin ruhuna müdahale edip onu bu hale getiren devlet adamlarımız yapmıştır.

Toplumun şubeleri arasındaki bağı koparan kesintisiz eğitim, toplumunun geleceği için kaygı duyan ve feryat figan bağıran güzel insanları da tu kaka haline getirmiştir.

Kimi evladın eli kabiliyetlidir, erkenden eli iş tutar. Kimi evladın dili kabiliyetlidir, vakitlice kelam eder. Kimi evladın beyni kuvvetlidir ve kamilen idrak eder. Kimi evladın kalemi kuvvetlidir ve ülkenin bütün mürekkebi bu evladın emrine amadedir.

Saydığımız bu kuvvetler, toplumun farklı şubelerinde istihdam edilerek, vatan millet hayrına kullanılır.

Peki, bizdeki durum nedir?

Evlatların, istidatlarına göre istihdam edilmeleri gereken ve kabiliyetlerine göre katılmaları gereken toplum şubelerinin birçoğunda in cin top oynarken, eğitim şubesi ağzına kadar dolup taşmıştır ve sabırları da taşma noktasına getirmiştir.

Kesintisiz eğitim, kpss kurslarını ağzına kadar doldururken, üretim yapan fabrikalar, işçi ihtiyacından dolayı yeni yatırımlara cesaret edemez duruma gelmişlerdir. Mültecilere mecbur kalınması ise kesintisiz eğitimin bir başka derin yarasıdır.

12 yılın üstüne, artık taban puan bile istemeyen 4 yıllık da üniversite ekleyerek eğitilen ve elini kirletmeden, gömleğini lekeletmeden masa başı iş isteyen gençliğimiz, boy boy ara eleman ihtiyacı ilanı ile sayfalarını dolduran gazete ve internet sitelerine düşman kesilmiştir.

Kesintisiz eğitimden dolayı evlatlarımızı yetiştirmekten soğutulan öğretmenlerimizin dertleri, değil bu yazıya, ayrı bir külliyata sığmaz.

Şunu da merak ediyorum: Eğitimin emektarı olan öğretmenlerimiz, kesintisiz eğitimi savunuyorlar mı, yoksa kumaşı sağlam evlatlara bile kesintisiz eğitimden dolayı yeterince ilgi gösteremediklerinden mustaripler mi?

Merak ediyorum, dediğime bakmayın. Hamiyetperver öğretmenlerimin, kesintisiz eğitimin açtığı yaraların onulmaz yaralara döndüğünü gördüklerine yürekten inanıyorum.

Her evlat bir fidandır fakat her fidan aynı yerde boy vermez. Boy vermiş her ağaç aynı amaç için kullanılamaz. Çatıların alın tahtaları çam ağacından yapılır ve kolay çürümez. Alın tahtalarını kavak ağacından yaparsak, üç gün geçmeden sudan dolayı alın tahtalarının karardığını görürüz.

Evlatlarımızdan dolayı yüzümüzün kararmaması için, devlet adamlarımız, kavak ağacından alın tahtası yapma ısrarından vazgeçmeli, bir evi güzelleştirmek için alın tahtası ve yüz akı olmayı bekleyen evlatların önünü açmalıdır.

Hep dediğimizi bir daha diyelim; bu gidişat hayra alamet değil, fark edilmek istenmeyen bir kıyamettir.

En acısı da bu yaklaşan kıyamete eğitimin alet edilmiş olmasıdır.

Eğitim şart, darb-ı meseline karşı, kesintisiz eğitimin kaldırılması şarttır, diyebileceğimiz günler takvimden silinmek üzeredir.

Demiri tavında döven, ağacı yaş iken eğen, tek çiçekle baharın gelmeyeceğini bilen eskilerin bize bıraktıkları bu servetleri, nankör bir mirasyedi edasıyla harcadığımız şu günler, belki de iyi günlerimiz.

Bu idraksizliğin masum olduğuna inanıp da katlanacak sabrımız kalmamıştır. Korkumuz, ciğerparelerimiz gençlerimiz üzerinden Milletimizin kaderine etki edecek bir gizli ajandanın varlığının ortaya çıkmasıdır. Allah muhafaza, diyeyim.

Ara eleman ihtiyacı mevzusundan uzaklaşmış değiliz. Bunları yazmazsak, sineği görüp şikâyet ettiğimiz ve bataklığı görmezden geldiğimiz sanılır.

Bataklık, kesintisiz eğitim sistemidir ve kurutulmalıdır. Kurutulmaması için çalışan ve devlet adamı zannettiğimiz şahısların varlığı ise talihsizliğimizdir.

Kalbi yorgun olanın dili keskin olur, demiş eskiler.

Dilimizi keskin görenlerden istirhamımız, kalbimizi yoran hususlara az da olsa kafa yormalarıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. Ramazan Tuzla Arşivi
SON YAZILAR