Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal
Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal Batı Efendi Diğerleri Kobay

Batı Efendi Diğerleri Kobay

Farklı sayılarla ifade edilse de genel kabul gören yaklaşımla iki yüz ülkenin kırk civarı gelişmiş, yüz onu gelişmekte kalanı ise geri kalmış olarak kabul edilmektedir. Gelişmiş ülkeler denildiğinde ilk akla gelen batılı ülkelerin, günümüzde sahip oldukları ekonomik, askeri, yazılı ve görsel medya güçlerini kullanarak diğer ülkeler üzerinde her türlü hegemonya kurdukları günlerden geçmekteyiz. Küresel ölçekte göz göre göre uluslararası hukuk ve evrensel insan haklarına tecavüz edildiği; Rusya’nın Kırım’ı topraklarına katması, Rusya-Ukrayna Savaşı, israil tarafından sürdürülen Gazze Katliamı, terör örgütlerinin kendi çıkarlarına uygun şekilde kullanılıp desteklendiklerini, altı zengin üstü fakir Afrika kıtası gibi dünyanın farklı noktalarında etnik, dini ve mezhep kavramları üzerinden yaraları kaşıyıp kaos, kargaşa ve iç savaş çıkartılarak sonrasında o bölgelerin emtialarına çöküldüğü, Türkiye, Çin, Kanada, Meksika, Suriye, İran, Pakistan gibi çıkarlarını koruma adına kaynaklarını işletmek ve kendi ayakları üzerinde durmak için çabalamasından dolayı batılı ülkelerin mali, siyasi, askeri tehdit, şantaj ve yaptırımlarına maruz kaldıklarını görmekteyiz. İşin ironi tarafı ise, ülkelerin ve insanların en temel haklarının bile hukuksuz bir şekilde gasp edilmesine rağmen batılı ülkelerin gayet pişkince, dünyaya karşı demokrasi öncülüğüne soyunmasıdır.

Küresel ekonomi pastasının önemli bir kısmına sahip olan günümüzün batılı gelişmiş ülkelerinin önemli bir kesimi (ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Japonya, İtalya, İspanya vb.), kendilerinde bulunmayan yada nispi olarak yeterli görmedikleri emtiaları elde etmek için, hukuki olup olmadığına bakmaksızın her türlü girişimi yapmaktan çekinmedikleri gibi, diğer ülkelere kabul ettirmeye, karşı çıkanları ise bir takım ayak oyunlarıyla terbiye etmeye çalışmakta, bunu da ekonomik ve askeri gücün yanında sahip oldukları tekel konumundaki basın-medya (TV, gazeteler, sosyal medya, Uluslararası Kurumların Raporları (Dünya Bankası, IMF), Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşları (Standard and Poor’s, Moody’s, Fitch) kullanarak elde etmeye çalışmaktadırlar. Bunları yaparken operasyon yapmayı düşündükleri ülkedeki ilk olarak etki altına alabileceklerine inandıkları siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, dernekler ve büyük firmaların önde gelenleriyle iletişime geçmekte ve sonrasında onların üzerinden demokrasi, insan hakları, özgürlükler, hukukun üstünlüğü, işsizlik, gelir dağılımı adaletsizliği, kamu kaynaklarının partizanlıkla yandaşlara peşkeş çekildiği gibi genellikle yalan haberlerle halkın değişik katmanlarının (emekliler, asgari ücretle çalışanlar, işsizler, üniversite öğrencileri gibi) gerilerek sokaklara dökülmesine hazır hale getirilmektedir. Anlatılanların birer kurgu, hayal ürünü ve ütopya olmadığı, sanırım net bir şekilde anlaşılmaktadır. Özellikle Müslümanların ağırlıkta olduğu Sudan, İran, Irak, Suriye, Pakistan, Tunus, Lübnan, Yemen, Somali, Bangladeş gibi ülkeler yanında, başta Almanya ve Fransa olmak üzere AB ülkelerinin özellikle savunma sanayinin zayıf olmalarını öne çıkarıp ABD’nin korumasına, enerji ihtiyacı bakımından ise Rusya’ya muhtaç hale getirilmesi gibi nedenlerle ABD ile Rusya’nın gizlice anlaştıkları ileri sürülen görüşmelere dayanarak Ukrayna’ya girişilen müdahale dikkate alınınca dünyanın, bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar sayıdaki ülke tarafından, çeşitli kılıflar adı altında kontrol altına alınmak istediği açıkça görülmektedir.

Batılı ülkeler kontrolüne almak istedikleri ülkelerin ekonomilerini yayınladıkları objektiflikten uzak verilerle de terbiye etmeye çalışmaktan çekinmemektedirler. Örneğin uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları, ekonomisi iflas etmiş Yunanistan’ı yatırım yapılabilir ülke şeklinde notlandırırken, büyüme hızı bakımından pozitif ayrışan, takip ettiği Gazze, Kuzey Kıbrıs, Mavi Vatan, Afrika ve Türki Cumhuriyetlerinde Etkinliği artıran politikalarımız yanında, savunma sanayimizin %85 yerliliğe ulaşması gibi gelişmeler batılı ülkelerin siyasi çıkarlarıyla uyuşmadığından, ülkemizi negatif olarak değerlendirmektedirler. Batı için çıkar önce gelir, gerisi göz boyama.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal Arşivi