Çocuk Eğitiminde Hz. Mevlânâ’dan Yararlanmak
Türk-İslam edebiyatının en seçkin öncülerinden birisi Mevlana Celaleddin Rûmî’dir. İslam Dünyasının Moğollar tarafından işgal edildiği bir dönemde yaşar. Moğolların saldırıları neticesinde ümidini kaybeden Anadolu insanına yazdığı eserlerle ümit verir. O, eserlerinde, bütün toplum kesimlerinin anlayacağı yalın bir üslup kullanır. Âlim-câhil, yetişkin-çocuk her yaştan insan onun şiir ve hikâyelerinden ders çıkarabilir. Özellikle Mevlânâ, Mesnevî adlı eserinde çocuklara yönelik fabl türü hikâye ve masallara yer vermiştir. Bu alanda kendisinden sonra gelenleri de etkilemiştir.
Bilindiği gibi “fabl”, insanlar arasında geçen ibret verici olayların, kahramanları yerine hayvanları koyarak anlatmaktır. Fabl, hem didaktik ve hem de dramatik bir tür olup, latince, hikâye ve masal anlamına gelir. Bir çeşit fabllar, ana tema olarak ahlak konularını işleyen alegorik öykülerdir. Fabllarda yer alan tiplemeler, yerine göre, insanın dışındaki kurgulanan yaratıklar, hayvanlar, ağaç vb. gibi nesneler de olabilmektedir. Ancak öykü veya masalın örgüsünde sembolik bir dille anlatılan kişilerle gerçek kişiler arasında canlı bir ilişki biçimi vardır. Fabllar nesir olarak da yazılabilir, ama daha çok manzum bir tür olarak yazılmaktadır. Fabllarda verilmek istenen mesaj, ya eserin sonunda ya da eserde yer alan kahramanların birinin ağzından ifade edilir.
Bu alanla ilgili doğu ve batı edebiyatlarında birçok örnek vardır. Şark dünyasında Beydaba’nın Kelile ve Dimne’si, Şeyh Sâdî Şirazî’nin Bostan ve Gülistan’ı bunlardandır. Türk-İslam edebiyatının seçkin eserleri arasında yer alan Mevlânâ’nın Mesnevî’si bu tür hikâyelerle doludur. Hikâye ve masallarında gerek çocuklara ve gerekse yetişkinlere yönelik bir üslup kullanan Mevlânâ, fabl ve normal hikâye tarzındaki anlatımlarında dinî ve ahlâkî öğütlere yer verir. Bundan dolayı, çocuklara yönelik Mevlâna’dan Hikâyeler, Mevlânâ’dan Masallar adı altında birçok kitap yayınlanmıştır.
Hiç şüphesiz Mevlânâ’nın gerek masal ve gerekse hikâye üslubu, Yüce Kitabımız Kur’an’dan mülhemdir. Çünkü Kur’an’da da muhtelif darb-ı mesel, analoji ve kıssalara yer verilir. Bu tür anlatımlardan amaç, birey ve toplumları, iyiyi eylem haline getirme ve kötüden de sakındırma konusunda eğitmektir. Bu sebeple Mevlânâ Mesnevî’de birçok fabl türü masal ve hikâyeye yer verir. Muhatabının, bu hikâye ve masallardan ahlaki alanda sonuçlar çıkarmasını hedefler. Nitekim Mevlana, meramını, “maksat, kıssadan hisse almaktır/yoksa sana hikâye anlatmak değil” şeklinde dile getirir. Çünkü Mevlânâ’ya göre hikâye bir ölçeğe, mana da içindeki taneye benzer. Akıllı kişi taneyi alır, ölçeğe bakmaz.” Bu ifadelerden yola çıkarak söylemek gerekirse Mevlânâ, hikâyenin kendisini ölçeğe, çıkarılacak hisseyi ise, değerli bir ürün olan taneye benzetir.
Netice olarak, aklını iyi kullanan bir kimse, şeklin kendisine takılıp kalmamalı, oradan manaya/öze geçmelidir. Elbette burada öz-şekille birlikte bir anlam ifade eder. Mevlana’nın tabiriyle ölçek konumunda olan çocuklarımıza ahlaki değerleri kazandırmaya yönelik fabl türü masal ve hikâyelerden yararlanmayı ihmal etmeyelim.
