Ömer Kocabaş

Ömer Kocabaş

Dava, duruş ve ağırlık

Dava, duruş ve ağırlık

Farklı bir dönemden geçiyoruz. Bırakın uzun vadeli plân yapmayı bir hafta sonra ne ile karşılaşacağımızı bilemiyoruz. Helâlle haramın karıştığı, birilerinin omzuna çıkarak yükseliyorum sanılan enteresan bir devir. Böyle zamanlarda bize düşen kendimizi rüzgâra kaptırmamak olmalı. Günün sonunda elimizde kalacak olan şey maddiyat değil kişiliğimiz olacaktır. Bir şeylerin doğruluğunu, yanlışlığını kıyaslarken referans noktamız birilerinin davranışları değil inancımız olmalı…

Yaşadığımız ekonomik sıkıntılar insanların farklı yüzlerini görmemize neden oluyor. Toplumun genelinde geleceği görememekten dolayı bir bezginlik hâkim. Bir kısım insanlar düpedüz geçim darlığının içinde. İşsiz kalmış düzeni tamamen bozulmuş yarın ne yapacağını bilmiyor. İşi var ama kira başta olmak üzere gıda fiyatlarındaki artıştan dolayı borç harçla günü kurtarmaya çalışıyor. Diğer türlü belli bir sabit geliri olan, hayatını ortalama bir şekilde idame ettiren ama gelecek için bir birikim yapamadığı için endişeliler de var. Çok değil ne olduysa son birkaç yılda oldu. Bir yıl öncesi ile bugünü bile kıyaslayamıyoruz. İşte durumlar böyle olunca insanlar kendilerine çeşitli alternatifler bulmaya çalışıyorlar. Tek amaç biraz daha gelirlerini artırabilmek. Lakin gelir attıralım derken fark edilmeden yoldan çıkılıyor.

Bizim ortaokul, lise dönemimizde iddia yeni çıkmıştı. Piyangoya göre şansını kendin belirliyordun. Öğrenciler ellerindeki üç-beş kuruş harçlıklarını yatırıyorlardı. Pazartesi günü okulda tek maçtan yatan arkadaşların hikâyelerini dinlerdik(!) Sonrasında bunu bir gelir kapısı olarak gören yaşını başını almış insanlar da bu işlere bulaşmıştı. Günümüzde ise iddia biraz gözden düştü daha doğrusu bahisinde sanalı çıktı. Yasadışı bahiste daha yüksek oranlarda kazanç elde edilmeye çalışıyor. Sanal paralar da bir nevi bahis gibi. Önceden yabancı futbolcu, takım ismi ezberleyen insanlar bugün birbirlerine yeni çıkan sanal paralardan bahsediyor.

İnsanların sadece küçük bir azınlığın bu tarz şeylere sırf heyecan olsun diye hobi olarak yaklaşıyor. Maalesef büyük çoğunluğu yaş grubu fark etmeksizin buralardan gelir elde edeceğini zannediyor. Ekran başında sabahtan akşama kadar takip ediyorlar. Borsa bile artık bir yatırım aracından çok günü birlik kazanç kapısına dönüştü. Elbette işin sonunda kazanan daima kasa oluyor. Artık elde edilen kazançlarda helâl, haram ayırımı pek yapılmıyor. Az veya çok ek gelir olsunda nasıl olursa olsun mantığı gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Helâl, harama eskisi gibi özen göstermediğimizden dolayı mı bu haldeyiz, yoksa ekonomik olarak bu halde olduğumuz için mi helâl ve harama hassasiyet gösteremiyoruz sorusuna vereceğimiz cevap önemli. Duruşumuzu korumanın, ağırlığımızda durmanın bugünlerde kıymeti her zamankinden daha fazla.

İnsanlar yoksullaşır, hayat pahalılığında şikâyet ederken bankalar ise elde ettikleri kârlarda rekor üstüne rekor kırıyorlar. Burada bir yanlışlık olduğu ortada. Bahsedilen milyarlar bir rakam değil somut para. Üretim, istihdam, vatandaşa destek noktasında harcansa ülkemiz bambaşka olur. Fakat nedense olmuyor. Biz ekonomi konusunda benzer şeyleri konuşmaya devam ediyoruz. Tabi ki burada sıradan vatandaşında bankalara gereğinden fazla ilgi göstermesi de bir etmen. Bankadaki ek hesabında para çekip altın, döviz alan insanları görüyoruz. Banka promosyonları önceki yıllarda bu kadar gündeme gelmezdi. Ekonomik sıkıntıdan sosyal medyada bile ön plana çıkar oldu. Promosyon parası helal mi haram mı sorusu artık sorulmuyor. Daha doğrusu sorulmak istenmeyip, görmezden geliniyor. Çünkü içinde bulunduğumuz ekonomik şartlar içerisinde aylık gelirimizden daha fazlasına tekabül eden promosyonlar tatlı görünüyor. İşte bizim duruşumuz bu tarz ayrımlarda belirleyici olacaktır. Bizi en fazla birkaç ay rahatlatacak haram bir paraya tenezzül etmezsek işin sonunda kazanan elbette biz olacağız.

Ekonomide yaşanılan sıkıntılar insanların bütçelerinin yanında ahlâklarını da bozdu. Yetkililerimizin asıl görmesi gereken şey bu. Ekonomi bir şekilde düzelir ama kaybedilen hassasiyetler geri gelir mi bilinmez. Bizim bir davamız, duruşumuz, ağırlımız var. Geçmiş zamanlı konuşmak istemiyorum ama gidişat o yönde. Silkinip kendimize gelmeliyiz. Duruşumuzu netleştirip ona göre tavrımız ortaya koymalıyız. Günü birlik çıkarlar uğruna ahiretimizi yakmayalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi
SON YAZILAR