Mevlüt Uğur

Mevlüt Uğur

Eğitim sadece sayısal verilere hapsedilemez

Eğitim sadece sayısal verilere hapsedilemez

Eğitim bireyde kalıcı davranış değişiklikleri meydana getiren bir kavramdır. Ülkemizde ise eğitim deyince daha çok sınav odaklı bir değerlendirme yapılabiliyor. Oysa sınavları ölçen kavramın temelinde öğretim vardır.

Eğitim; irade, dürüstlük, ahlak, vicdan, adalet, merhamet gibi değerlerin işlenebilmesi bu değerlerin bireyin yaşantısında bir ömür boyu davranışsal olarak gösterebilmesidir. O nedenle eğitim sadece sayısal verilere hapsedilemez fakat öğretim üzerinden sayısal verilerle bir değerlendirme yapılmalı.

Öğretim sayısal verilerle ifade edilebilir. Bir değerlendirme yapılabilir. Eksik öğrenmeler nelerdir? Hangi kazanımlar anlaşılmakta ya da anlatılmakta zorlanılıyor? Ön test ile son test arasındaki analizler yapılır. Tüm süreç ve bu zaman dilimindeki tüm katılımcılar analiz sürecine dahil edilir. Gerçekçi bir sentez yapılabilir bu şekilde…

Sınavlar sadece öğrenci bilgisini mi ölçer? Yoksa öğrenci kadar ebeveynlerin nasıl bir veli olduğu hakkında da bilgi verir mi? Bir o kadar kullanılan kaynak, ders çalışma ortamları (okul-kurs-ev) bu ölçümden nasibini almalı mı?

Elbette öğrenci öğretmen veli kaynak ortam zaman vb. sürece dahil olan her şey analiz edilirken dikkat edilmesi gerekir. Ama en önemlisi BAŞROL olarak adlandırabileceğiz öğrencinin kendisi sorumluluklarını yerine getirmediği taktirde dünyanın en iyi yönetmeninin, anne babasının, ders kitapları ve kaynaklarının, en iyi öğretmenlerinin çaresiz kaldığını da görmekteyiz.

Anne baba, öğretmen olarak elinden gelen her şeyi yapmasına rağmen öğrenci yani BAŞROL üzerine düşeni yapmadığı taktirde millet olarak çaresiz kalabiliyoruz.

Başrol oyuncularına İRADE EĞİTİMİ verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Başka bir yazıda bunu detaylandıralım. Şimdi bir benzetme ile rol ve başrol gibi kavramların film üzerinden değerlendirelim.

Film çekilirken bir çok rol ve görevler vardır.

İyi bir film için teknik elemanların ışık ses prodüksiyon vs alanında iyi olması gerekmektedir. Seçilen alan mevki, işlenen konu ve senaryonun dikkat çekici ve ihtiyaca ve talebe cevap verebilmesi gerekir.

Rolleri üstlenen her bir oyuncunun rolünü iyi çalışması, iyi bir film için önemli bir aşamadır.

Yönetmende bu süreçte kritik görevler üstlenmektedir.

En önemli görev ise BAŞROL oyuncusuna düşmektedir. BAŞROL, rolünü ne kadar iyi oynar, beden dilini, mimiklerini hareketlerini ne kadar iyi yapar, senaryo ya ne kadar iyi hakim olursa film de o kadar iyi olur.

Türkiye genelinde tüm sınavların senaryosu MEB ya da ÖSYM tarafından yazılır.

Yönetmenliğini veli ve öğretmenler birlikte yapar.

Film çekilen alan mekan olarak tüm öğrencilerimizin ders çalışabildiği her yer diyebiliriz.

BAŞROL OYUNCUSU ise ÖĞRENCİNİN KENDİSİDİR.

Bu süreçte başrol dışında herkesin ve herşeyin iyi olmasına rağmen başrol rolünü iyi çalışmadığı taktirde tüm emekler ziyan olabilir.

Öğrenci dışında sürece dahil olan tüm bireyler daha bilinçli daha yetişkin olduğunu dikkate alacak olursak bilinçlendirilmesi gerekenin öğrenci ağırlıklı olduğunu ifade edebiliriz. O sıralardan geçmiş tüm anne baba ve öğretmenler neyin nasıl olması gerektiğini idrak etmişlerse de öğrencilerimizi bu idrak noktasına taşıyabilmeliyiz.

Bakalım lgs sonuçları açıklandığında öğretim üzerinden nasıl bir analiz çıkacak.

Fakat eğitim analizi için aylar yıllar beklemeye gerek yok. Her gün bir nebze ahlaki değerlere dair analizler yapılabilir… neticede eğitim ahlak, terbiye, hal ve tavırları içeriyor ve sayısal verilerle analiz edilemiyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mevlüt Uğur Arşivi