Seyfullah Koyuncu
Seyfullah Koyuncu Gelecek bayramınız mübarek olsun

Gelecek bayramınız mübarek olsun

Normalde bayram tatili sonrası herkes gibi ben de bayram kutlamasını yaparken “geçmiş bayramınız mübarek olsun” derdim. Ama bu bayram geleneği bozmaya karar verdim.

Çünkü Konya bu sene radikal bir değişiklik yaparak bayramı daha bayram gelmeden kutladı. Bayramın 1. günü Konya’da gelenek haline gelen protokol bayramlaşması bu sene arefe günü yapıldı.

Taş Bina Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapılan programa, Vali İbrahim Akın, Başkan Uğur İbrahim Altay, milletvekilleri, belediye başkanları, askeri ve mülki erkan, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, siyasi parti temsilcileri ile ulusal ve yerel basın temsilcileri katıldı.

AK Parti Konya İl Başkanlığında da bayramlaşma programı arefe günü düzenlendi.

Ben de Konya protokolüne ayak uydurdum.

Saygıdeğer Konya protokolü bu seneki değişikliği tatilin kısa olması nedeniyle yaptı sanırım. Her ne kadar Genel Yayın Yönetmenimiz Lokman Koyuncuoğlu bu uygulamayı eleştirse de ben protokolün peşinde koşturan ve bayramda çalışmak zorunda kalan personel için bu uygulamayı yerinde buldum.

Zaten kısa bir tatildi, insanlar en azından aileleriyle birlikte bayram yaşadı.

Kısa ve huzurlu bir bayram yaşanan Konya’da birkaç asayiş olayını saymazsak çok fazla hareket olmadı. Her Kurban Bayramının klasik haberleri olan acemi kasaplar, kaçan kurbanlıklar, trafik yoğunlukları, bayram ziyaretleri ile kısır bir gündem geride kaldı.

Bayramın asıl gündemi ise yeni trafik uygulamaları oldu.

Sosyal medyada muhalif basının çokça gündemde tuttuğu konu açıkçası benim çevremdeki AK Partili vatandaşların ve akrabalarımın da gündemindeydi.

Özellikle RADAR-EDS-TEDES uygulamalarına yönelik çok sert eleştiriler yapıldı. Aslında uygulamaya değil de uygulamanın uygulanış biçimineydi eleştiriler.

En çok eleştiri de saniyeler içinde saatte 70 Km hızdan, önce 50, sonra 30 km hıza düşmenizi isteyen uygulamaydı. Bunun canlı örneğini ben de yaşadım.

Altınekin tarafından Konya’ya gelirken, bizim ‘tutup’ diye tabir ettiğimiz bölgeden Konya’ya doğru sarktıktan sonra önce 90, sonra 70, sonra 50 km hıza düşmenizi isteyen tabelalar arasındaki mesafe o kadar kısaydı ki, bu eleştirilerin haklı olduğunu fark ettim. Çok kısa mesafede çok ani bir hız düşüşü isteyen bu uygulama bana da çok mantıksız geldi. Üstelik hemen 50 km tabelasının arkasında da bir radar vardı. Eminim burada çok ceza yiyen olmuştur.

Yine aynı şekilde Altınekin istikametinden Konya’ya gelirken, ‘tutup’ dediğimiz bölgeye tırmanmadan hemen önce bir viraj var. Virajdan 3-4 km önce radar uyarı tabelası koyulmuş. Tam viraja girerken 90 km olan hızın 50’ye düşmesi isteniyor. Virajı alır almaz 50 tabelasını ve radarı karşınızda buluyorsunuz. Bir saniyelik bir gecikmeyle bile kesin ceza yersiniz.

İnsanların eleştirisi de aslında radar uygulamasının bu şekilde uygulanmasınaydı.

Elbette hız cezası uygulansın, hatta daha katı kurallar gelsin trafiğe, kurallara uymayanların gözünün yaşına bakılmasın ama önce tabelalara ve yollardaki hız limitlerine tekrar çeki düzen verilsin. Amaç ceza yazmak değil, caydırıcılık olsun. Vatandaşın parasını almak değil, vatandaşı kurala uymaya teşvik etmek olsun. Bu daha doğru olurdu.

Ekonomik sıkıntılar çeken insanlar zar zor şekilde bir bayram neşesiyle köyüne giderken bir de bu şekilde bunaltılınca duygu patlaması yaşandı.

Ben bu şekilde organize vatandaş tepkisini en son market poşetleri ücretli hale getirildiğinde ve cam filmi yasaklandığında görmüştüm.

Siyaset her zaman kurallarla olmaz, bazen halka daha fazla dokunmak, empati yapmak da gerektirir. Bilmem anlatabildim mi…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi