Bekir Dolu

Bekir Dolu

GÜMÜŞ YÜZÜK LİSTESİ

GÜMÜŞ YÜZÜK LİSTESİ

1980 Darbesini hayal-meyal hatırlasam da, akıl-baliğ olduktan sonra tanık olduğum ilk darbe 28 Şubat’tır. Bir bakıma darbe açısından ilk milli oluşumdur. Yaşananları unutturmamak adına bir hatıramı paylaşmak istiyorum. Bu yıl başka da 28 Şubat yazısı yazmayacağım.

28 Şubat sürecinin en azgın günleriydi. Beyşehir’den gelen bir müvekkilimin işi için Karaman adliyesine gitmemiz gerekiyordu. Müvekkilin arabasına atlayıp yola koyulduk. Ön tarafta müvekkilim ve bizi tanıştıran bir başka arkadaşımız oturuyorlar. Arkada koltukta da ben. Yolculuk sırasında arka koltukta gördüğüm bir ajanda dikkatimi çekti. Vakit geçsin diye ajandayı karıştırmaya başladım.

İlk sayfalarda ilçede gümüş yüzük takan kamu görevlilerinin listesi vardı. Merakım giderek arttığından diğer sayfalara da bakmaktan kendimi alamadım. Daha sonra Kurban derilerini THK’na vermeyenlerin listesi ve başka benzer fişlemeler. Peruk kullananlar, gülsuyu ikram edenler vs. Ayrıca irticai faaliyette bulunanlara karşı ne tür yöntemler izlenilmesi gerektiği ile ilgili bazı talimatlar da vardı.

İşimiz bitip de ayrıldığımız vakit ajanda sahibine hiçbir şey belli etmesem de daha sonra yaptığım küçük bir araştırmayla ajanda sahibinin Atatürkçü Düşünce Derneği mensubu olduğunu öğrendim.

Bilirsiniz, bu derneğin bir de kardeşi vardır. Dindışı her şeyi çağdaşlık diye kakalayan, eski tabirle her türlü gâvurluğu destekleyen Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği. Üç kuruş burs için vicdanlara ipotek koymaktan utanmadan, başvuru yapanlara: Ailende kadınların başı kapalı mı? Şeriat hakkında ne düşünüyorsun? M.Kemal mi, Hz. Muhammed mi? gibi yaratıcı mülakat soruları sorduğu bilinen dernekler o zamanlar gol yollarında çok etkiliydiler. Her şutları kaleyi bulurdu.

Ramazan günü, sövercesine, kameralar önünde, göstere göstere yemek yemeyi matah bir iş sayan M.Eğitim Bakanı’ndan tutun da Başbakan Erbakan ile aynı masada, inadına rakı içen küstah generaller ve dahi devletin pek çok yetkilisi bunların bir dediğini iki etmezdi. Genelde fişleme ve andıçlama işlerinde de kolkola çalışırlardı.

O gün Atatürk’ün arkasına sığınıp yerli yersiz her Allah’ın günü onuncu yıl marşı söylemeyi marifet bilen bu zevattan bazılarının bugün mahkemelerde zırlayarak birbirini gammazlamaları ne kadar da manidar. Dün milleti fişleyenler bu gün birbirlerini satıyorlar. Beter olsunlar.

EŞŞEĞİN KULAĞINA SUYU KAÇIRMAK

İçişleri Bakanı’nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren bir Konya milletvekilinin tespitine göre Konya’da fahri trafik müfettişlerinin kestiği ceza oranı Türkiye ortalamasının 3 Katından fazlaymış.

 

İstanbul’da kesilen cezanın iki katına yakın, Ankara’dakinin 3 katına yakın ve İzmir’de kesilenin 5 katına yakın ceza kesilmiş Konya’da. 3 Büyük kentin bile kat kat üzerinde cezalar kesilmesi; Konya’da fazla ceza uygulaması yönünde özel bir talimat mı var? veya uygulamada bir keyfilik mi var? Sorularını akıllara getiriyor. Yerel basında da bu işin tadının kaçırıldığı ile ilgili birçok yazı çıkmıştı daha önce.

Fahri trafik müfettişi nedir, ne değildir?

Fahri kelimesi Arapça gurur duyma, şan ve şeref sahibi olma anlamlarına gelen fahr kökünden dilimize geçmiştir. Fahri hemşehrilik gibi, fahri doktora gibi çeşitleri de vardır. Eğer cumhurbaşkanlığı, başbakanlık gibi bir makamda değilseniz fahri doktora alma ihtimaliniz oldukça düşüktür.

Buna karşın Fahri trafik müfettişi olmak ise pek o kadar zor değildir. Emekli öğretmen, emekli asker falan olup da kendinizi işe yaramaz hissediyorsanız, hayata ve insanlara karşı hıncınızı ota-bo.a ceza yazarak çıkarma istidadınız varsa, ehliyetinizi 35 Sene önce yollarda 8-10 araba varken aldıysanız, direksiyonu sıkı sıkı tutup gözünüzü yoldan bir an bile ayıramıyorsanız, senede 5 Bin kilometreden fazla yol yapmıyorsanız siz de pekala fahri trafik müfettişi olabilirsiniz.  

Muhtemeldir ki, bu ağabeyler ana caddelere bakan evlerde oturuyorlar. Kahvaltıdan sonra kahve eşliğinde, kâğıt-kalemi ele alıp pencere kenarından plakasını okuyabildiği her araca ceza yazarak mesaiye başlıyorlar her gün.

 Tamam, emeklisiniz, belki sıkılıyorsunuz da. İşe güce ihtiyacınız olabilir. Anlamaya çalışıyoruz. Amma kantarın topuzu da kaçmasın yani!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bekir Dolu Arşivi
SON YAZILAR