Ömer Kocabaş

Ömer Kocabaş

Gündüz gözüyle kafa kesmece

Gündüz gözüyle kafa kesmece

Başka zaman olsa yeri yerinden oynatacak, aylarca gündemde kalması gereken meseleler, birkaç gün içerisinde unutulur oldu. Malum artık bir meselenin gündem olması sosyal medyada TT dedikleri sıralamada kendisine yukarıda yer bulmasıyla ölçülüyor. Önüne gelen o mesele ile ilgili içindekileri döktükten sonra bir kenara atılıyor. Elbette bir çözüm bulunmuyor, benzer bir sorunla yeniden karşılaşıncaya kadar görmezden geliniyor. Yeniden karşılaşınca da sanki ilk defa oluyormuş gibi bir tepki veriliyor.

Bağcılar’da bir genç annesini öldürdükten sonra kafasını kesip, sokağa attı. Bu anın görüntüleri de var. Gencin uyuşturucu bağımlısı olduğu, psikolojisinin bozuk olduğu daha önce defalarca tedavi gördüğü falan ortaya çıktı. Uyuşturucu bağımlısı olduğundan mı psikolojik tedavi gördüğü yoksa psikolojisi bozuk olduğundan mı uyuşturucu kullanmaya başladığı kısmı doktorların ilgi alanına girse de toplumumuz açısından önemli bir soru. Sentetik uyuşturucuların diğer türlere göre daha fazla zararlı olduğu, doğrudan akıl sağlığını etkilediğine dair veriler var. İşin tuhaf tarafı hap şeklindeki bu tür uyuşturucuya ulaşmak da çok kolay. Fiyatı ise bir paket sigaradan daha ucuz. Öyle olunca da yaygınlaşması kolay oluyor.

Bizim de çoluk çocuğumuz var büyük konuşmayı istemem. Kimse çocuğunun böyle bir bataklığa düşmesini elbette istemez. Lakin bazı önlemleri almak da bizim elimizde. Modern yaşamda bireyselleşme ön plana çıktı, ailelerin çocukları ile olan iletişimi azaldı. Bu durum Bağcılar’da da aynı, Kadıköy’de de. Özellikle anne ve babanın çalıştığı ailelerde çocuğun okul dışında nasıl vakit geçirdiği hep bir muamma. Aileler istedikleri kadar navigasyon ile çocuklarını takip ettiklerini zannetsinler, çocuk bir kötülüğe bulaşmayı kafasına koydu mu evin salonunda bile ona ulaşabilir. Akşam yemeğinde bir araya gelebilen ailelere iyi gözle bakar olduk. Yemekten sonra herkes kendi dünyasına çekiliyor. Önceden çocuğun gizli saklı işler çevirmesi için odasına gitmesi gerekiyordu, akıllı telefonla ona da gerek kalmadı. Karşı koltukta oturan çocuğun elindeki telefon ile hangi dünyada olduğu meçhul(!)

Artık bazı ezberleri bir kenara bırakmanın vakti geldi de geçiyor. Okulunu bitirip kendi ayağının üzerinde durmayan, ailesi ile yaşayan çocuğun özel hayatı olamaz. 10 yaşındaki için de bu böyle 22 yaşındaki için de. Bebekken telefon, tablete alışan çocuklara 7-8 yaşında telefon alınır oldu. Telefon ile çocuk kendine bağımsız bir dünya kuruyor. Çünkü cep telefonları artık arama dışında her iş için kullanılıyor. Kötü arkadaşlar, uyuşturucu vb. şeylere özenme merdiven altı sosyal medya sayesinde çok kolaylaşıyor. Ortaokul, lise dönemindeki çocukları hangi yöne çekerseniz gitmeye yatkındır. Bizim okul dönemimizde Deli Yürek, Kurtlar Vadisi gibi diziler şiddete özendirdiğinden çocukları olumsuz yönde etkilediği söylenirdi. Şimdi dijital platformlarda yayınlanan yerli ve yabancı dizi, filmlerin yanında Deli Yürek ve Kurtlar Vadisi çok masum kalır. TV kanallarından bahsetmiyorum çünkü gençler artık ana akım kanallardaki bir bölümü iki buçuk-üç saat süren dizilere bakmıyorlar bile…

Ailesinden yeteri ilgiyi görmeyip, gerek dini, gerekse de sosyal yaşama dair temel eğitimi alamamış gençler yoldan çıkmaya meyilli oluyor. Biraz arkadaş ortamı, biraz da sosyal medyanın etkisiyle bir anda uyuşturucu batağına düşebilirler. Her türlü denetime rağmen sentetik uyuşturuculara ulaşmak çok kolay oluyor. Çünkü talep var, fiyatı çok uygun. Yetkililerimiz yıllardır dile getirmemize rağmen insanları fiyatını artırarak içki ve sigaradan uzaklaştırabileceklerini sanıyorlar. Belki sırf özentiden dolayı arkadaş ortamında içki ve sigara kullanacak gençler fiyatı daha uygun olduğundan dolayı sentetik uyuşturuculara yöneliyor. Elbette içki ve sigaranın da mazur görülecek bir tarafı yok. Keşke onu da kullanmasalar ama bazı durumlarda ne yaparsanız yapın gençlerin önüne geçemezsiniz. Uyuşturucunun yanında içki ve sigara masum kalıyor.

Ailelerin gençlerle iletişimini artırmanın en önemli yolu onları sanal dünyadan uzak tutmaktır. Sanal dünya ile ne kadar geç tanışırlarsa o kadar iyi. Aileler çocuklarının telefonlarını, sosyal medya hesaplarını kontrol edip kimlerle arkadaşlık ettiklerini kontrol etmeli. Kimse gençlerin mahremiyetinden bahsetmesin. Yoksa işin sonu nerelere varıldığı görülüyor. Bağcılardaki olay ne ilk ne de son olacak. Sanal dünyada sınırsız sosyalleşmenin önüne geçemediğimiz sürece daha beter olaylarla karşılaşacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın…

***

Gazetemiz Yeni Haber’in 10. yıl dönümünü kutladık. 7 yıldır bu ailenin bir parçası olmanın gururunu yaşıyorum. İnşallah gelecek l0 yıllarda da beraber oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi
SON YAZILAR