Büşra Gülşah İyikan

Büşra Gülşah İyikan

Güven Duygusu

Güven Duygusu

İnsanlar arasındaki ilişkilerde en temel duygu güvendir. Güvendiğimiz insanları severiz, saygı duyarız. Güven varsa en gizli sırlarımızı açabiliriz. Güven duygusuyla her tür işbirliğine açık oluruz. Bu açıdan insanların yemek, içmek gibi fizyolojik ihtiyaçlarıyla beraber hayati önem taşıyan en önemli gereksiniminin güven duygusu olduğunu söyleyebiliriz.

Ancak böylesine önemli bir ihtiyaç olan bu duyguyla ilgili hep sorunlar yaşarız. Ya çok kolay güven duyarız ya da yoğun güvensizlikler yaşarız. Her iki halde de etkenler farklıdır ve kökenini çocuklukta aramak gerekir. Sağlıklı bir ailenin çocuğa kazandırdığı ilk temel duygu da budur. Doğduğu andan itibaren bir bebek annesinin kokusunda, sesinde güven arar.

 Her ağladığı anda ihtiyaçlarına cevap verilen, sevildiğini ve değer verildiğini bilerek büyüyen çocuklar özgüven duygusu yüksek bireyler olarak yetişirler. Çocuğun ailede gördüğü kabul, ona verilen sorumluluk, ahlaki değerler ve duyulan güven, çevresiyle dengeli ilişkiler kurma becerisi kazanmış, kendine güvenli bir yetişkin olarak toplum içinde yer almasını sağlar. Bireyin doğumla getirdiği mizaç özellikleri sağlıklı ve dengeli bir aile yapısı içinde şekillenir. Onu diğer insanlardan ayıran temel karakteri olur.

Kendine güven sorunu yaşayan insanlarda belirgin iki tip davranış göze çarpar. Ya pasif ve içe dönüktürler, ya da baskıcı ve saldırgandırlar. Pasif ve içe dönük olanlar özellikle toplum içinde mümkün olduğunca geri planda kalmaya çalışır ve karşılarındaki insanların kolaylıkla etkisi altında kalabilirler. Bu yönleriyle bağımlı kişilik özellikleri gösterdikleri söylenebilir.

Sosyal hayatlarında hayran oldukları bir idolleri vardır. Göz önünde bulunmaktan çekinirler ama kendine güveni olan insanlara da tutkuyla bağlanırlar.

Baskıcı ve saldırgan yapıdaki kişiler ise özellikle yakın çevrelerindeki insanlara karşı oldukça katı, hoşgörüsüz ve kıskançlık duygularıyla hareket ederler.

Kendilerine olan güven eksikliğinden kaynaklanan bir takım endişelerden dolayı herkesi ve her şeyi denetleme, kontrol etme ihtiyacı duyarlar. Saldırgan davranışlarıyla da korku oluşturarak diğer bireyler üzerinde üstünlük kurmaya, etkili olmaya çalışırlar. Kişi kendi yaşadığı güven eksikliğinin getirdiği olumsuz duygu durumlarını karşısındaki kişiye yansıtır.

Bu tip ilişkilerde özgüveni düşük olan taraf sevgi kaynaklı olduğunu iddia ettiği öfke ve kıskançlık duygularını öne çıkarır. Bu duygu ilişkilere öylesine yapışmıştır ki ‘Seven insan Kıskanır’ türünde deyimlerde bile yer bulabilmiştir. Oysa seven insan kıskanmaz, serbest bırakır. Sevdiği insanın kendine özel alanları ve ilgileri olduğunun bilinciyle hareket eder.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Büşra Gülşah İyikan Arşivi
SON YAZILAR