Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş İbadet ve Ahlak İlişkisi

İbadet ve Ahlak İlişkisi

İslam dinine mensubiyetin en önemli alametleri arasında ibadet hayatı gelir. Sözlükte; kulluk, itaat, mütevazı olma, kulluk, emre uyma, boyun eğme gibi anlamlara gelen ibadet, bir Müslüman’ın vakit ve mekânla kayıtlı Allah’ın razı olduğu fiilleri yerine getirmesi demektir. Buna ibadet-i mersûme denir. Abdest, namaz, sadaka, kurban, oruç, hac, umre, zekat, itikaf gibi..

Bir de belli vakit ve mekânlarla kayıtlı olan bu ibadetlerden başka, bir de Allah’ı razı etmek adına yapılan her türlü meşru faaliyetler vardır. Geniş anlamda bunlara da ibadet denir. Bu bağlamda ibadet, O’nun hoşnutluğunu kazanmak adına emrettiklerini yerine getirmek ve yasaklarından kaçınmaya dayanır. Bu ibadetlere sınır çizmek zordur. Bunun en basit misali, birbiriyle karşılaşan Müslümanların birbirlerine tebessüm etmesi, selam vermesi, açları doyurması, yolda insanlara zarar verecek bir engeli kaldırması, dargın olan iki insanı barıştırması vb. gibi sosyal davranış türleridir. Dar ve geniş anlamda ibadet hayatı bir Müslüman’ın 24 saatini kuşatır. Bu açıdan meseleye bakacak olursak, bir insan; ya Allah’a itaat ya da isyan halindedir.

Bilindiği gibi İbadet-i mersûme dediğimiz ibadetler, dinin şekil ve biçimsellik yönüyle ilişkilidir. İbadetlerde şekil ve suret, suyu koruyan kap gibidir. Bu yönüyle, ibadetlerin şekil bakımından uygulanması da önemlidir. İbadetleri belirleyen Yüce Allah’tır. Hiç kimsenin ibadetleri artırma ve eksiltme hakkı yoktur. Nitekim bir ayette; “Her ümmete yerine getirmeleri gereken ibadetler koyduk” Hac, 67) buyrulur. İbadet sadece son din olan İslam’ı benimseyen mü’minlere emredilmemiş, İslam’dan önceki bütün ilahi dinlerde ibadet vardır. Kur’an’da buna işaret edilir. Dolayısıyla ibadet ilk insanla birlikte başlamıştır. İbadet şekilleri, ilahi vahiyle düzenlenmiş ve tatbikatı Hz. Peygamber tarafından öğretilmiştir. Mesela Hz. Peygamber namazla ilgili: “Ben namazı nasıl kılıyorsam siz de öyle kılınız” buyurmuştur. ( Buhari, “Ezen” 18; Dârimî, “Salat” 42). Hacla ilgili olarak da: “Haccın uygulanmaya dair ilkelerini benden alınız” buyurmuşlardır. (Bkz. Nesâî, “Menâsik” 220). İşte biz Müslümanlar, ibadetlerin şekil boyutlarını vahiy ve sünnet bağlamında öğrenerek hayata yansıtmakla yükümlüyüz.

İbadetlerde şekil boyutu kadar, mana boyutu da çok önemlidir. Bunlardan birisi eksikse, ibadetlerden pozitif yönde beklenen ahlaki ve ruhsal değişim gerçekleşemez. İbadet hayatının ruh ve manasını; iyi niyet, huşu, ihsan, ihlâs, takva ve her şeklin sembolik anlamını kavramak oluşturur. Bundan dolayı bir Müslüman, ibadetle âdeti birbirinden ayırması gerekir. Bu da ancak sahih niyetle olur. İbadetlerin ruhunu teşkil ve tahkim eden niyet ve ihlâs, bütün ibadetlerin iliğidir. Dolayısıyla, ibadetlerden elde edeceğimiz sevabı yok eden âdetleştirilmeye dayalı, gösterişçi ve desinler türü dindarlıklardan uzak durulmalıdır. “Onların etleri ve kanları asla Allah'a ulaşmaz. Fakat ona sizin takvanız (Allah'a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır” (Hac, 37) ayetinde bu ihlâs durumu ve samimi dindarlığın nasıllığı vurgulanır. Yine Hz. Peygamber’in, “nice oruç tutanlar vardır ki, onların oruçtan payları sadece aç ve susuz kalmalarıdır.” (İbn Mâce, “Sıyam” 21) hadisi de bu gerçeği vurgular.

Neticede ibadetler, insanı ahlaki açıdan iyi yönde olgunlaştırır ve değiştirir. İmam-ı Gazali’nin dediği gibi, kaliteli Müslümanlık salt namaz ve oruçta değil, ahlaki değerlerin temsilinde ortaya çıkar. Bu da ancak şekil ve mana boyutu gözetilerek ibadet yapmakla elde edilir. Elbette, mümkün olduğu kadar her Müslüman, ezanın ne anlama geldiğini, abdest, namaz ve namazın rükünlerinin, zekât, infak, sadaka-i fıtır, oruç, hac, haccın erkânı, itikâf, kurban vb. gibi ibadeti mersumedeki her bir sembolik göstergenin ne anlama geldiğini bilmelidir. İşte bu anlamda kulluk bilincini yaşayanlar kendilerini ve dünyayı ahlaki yönde değiştirebilirler.

Ne mutlu şekil-mana bütünlüğünü kavrayıp ahlaki anlamda ibadetlerin dönüştürücü atmosferine girenlere!.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi