Ömer Kocabaş
Ömer Kocabaş Kaybedecek bir şeyimiz yok

Kaybedecek bir şeyimiz yok

Türkiye’nin geleceği için önemli bir dönemden geçerken öne çıkarılmaya çalışılan saçmalıkları anlamak mümkün değil. Ekrem İmamoğlu’nun diploması ile yatıp, kalkılıyor. Hâlbuki ortada büyütülecek bir mesele yok, yargı gereken kararı verecektir. Muhalif basın üniversite arkadaşlarını falan çıkarıp meseleyi sulandırmaya çalışırken, muhafazakâr basınımız, detaylar da boğuluyor. Olay net; İmamoğlu zamanında sınav da Türkiye’de üniversite kazanacak bir puan elde edememiş. Baba parasıyla Kıbrıs’a gitmiş. Oradan o döneme göre usulsüz bir şekilde İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçiş yapmış.

Babasının parasına güvendiği içinde sonrasında başıma bir iş gelir mi acaba diye de düşünmemiş. Yoksa bunca yıldır en azından bir yedek açık öğretim diploması alırdı(!) Şimdi ise bir mağduriyet furyası ile ortalığı karıştırmaya çalışıyor ama gerçekten boş tartışma. Yıllardır Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üniversite diploması üzerinden polemik çıkarmaya çalışanların Türkiye’nin geleceği için ortaya attıkları aday bu. Fıkra gibi ama ibretlik bir durum.

Gelelim asıl meselemize. Öcalan’ın PKK’ya silah bırakma çağrısının sonucunda her şey plânlandığı gibi giderse ülkemiz için çok iyi olacak. Maddi, manevi enerjimizi terör belası yerine Türkiye’nin geleceği için kullanacağız. İşin sonucunu göreceğiz lakin kaybedecek bir şeyimiz yok, kazanma ihtimalimiz ise yüksek. Süreç, ikinci bir çözüm süreci değil. Taviz ya da pazarlık yok, bizim açımızdan iş net bir şekilde ilerliyor. Sonuç elde edilebilir mi bugünden kesin konuşmak kolay değil. PKK çağrıya uyacağını söylüyor. Lakin DEM’liler yine işi yokuşa sürmek için uğraşıyorlar. Apo’nun bile talep etmediğini kendileri dile getirmeye çalışıyor. Çünkü terörsüz bir Türkiye’de kendilerine de ihtiyaç olmayacağının farkındalar.

PKK kendi inisiyatifiyle silah bırakabilir mi? ABD ve İsrail buna ne diyecek vb. soru işaretleriyle dolu bir yolda ilerleniyor. Bölgemizde yeni bir dönüşüm başladı. Sarmala giren Suriye meselesi bir anda çözüldü. Elbette geçiş sürecinin sancıları devam ediyor. Filistin meselesinde ise İsrail lehine ezberler bitti. Orada da mutlaka bir değişim yaşanacak. Ortalıkta bu kadar değişim rüzgârı eserken PKK kamburundan kurtulabilirsek bizim için yeni dönem çok başka olur.

Ülkedeki ekonomik sıkıntılar ortada. İç politikadaki kayıkçı kavgaları da. Lakin dış politikada bambaşka bir vizyon ortaya koyuyoruz. Dünyanın her hangi noktasındaki bir soruna hemen müdahil olabiliyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan bizzat Avrupalılar tarafından ABD, Çin ve Rusya devlet başkanlarından sonra dünyanın en güçlü dördüncü lideri olarak görülüyor. Bu kuru bir hamaset ya da Avrupa bizi kıskanıyor geyiği değil.

Trump’ın göreve gelmesiyle Rusya Ukrayna savaşı başta olmak üzere dünyanın kilitlendiği sorunlara birer birer çözüm bulunmaya çalışıyor. Trump, güçlü, yenilmez Amerika’yı yeniden dünya vizyonuna sokmaya çabalıyor. Bu geçiş döneminde yapacağımız akıllı hamlelerle olayları kendi lehimize çevirebiliriz. PKK, Türkiye’de bir operasyonel gücünün kalmadığının farkında. Terörle sınır ötesinde mücadele stratejimiz yolunda gidiyor. PKK ile birlikte eş zamanlı olarak Suriye’deki uzantıları PYD, YPG’yi de bitirmeliyiz. Bu noktada Trump ile iyi bir pazarlık şart görünüyor. Elbette Suriye cephesinde kendi enerjimiz yerine yeni Suriye’nin askeri gücünü kullanmalıyız. Sonuçta istikrarlı bir Suriye için terörün bitmesine onlar daha fazla ihtiyaç duyuyorlar.

Suriye’de son günlerde Esed rejiminin artıkları güçlü oldukları yerlerde kendi çaplarında bir isyan çıkarmaya çalışıyorlar. Olaylara büyümeden müdahale edilmeli, Türkiye gereken desteği vermelidir. Eğer sahaya İran destekli gruplar da girerse mesele yine içinden çıkılmaz bir hâl alabilir. Israrla bir mezhep kaşıması yapıyorlar. Suriye’yi üçe bölmek için bütün çaba. Burada Rusya’nın da desteğine ihtiyaç duyuluyor.

Suriye meselesi çözüldü diye rehavete girilecek zamanda değiliz. Suriye’deki olayların yansımasını ülkemizde bile görüyoruz. Burada bile bir mezhep çatışması çıkarılmaya çalışanlar var. Mezhep polemiğine girmeye hiç gerek yok. Esed ve rejimin artıklarının yıllarca Suriye’de neler yaptığı belli. O zamanlar mezhep hassasiyeti gütmeyenlerin bugün söyleyecek bir sözü olamaz. Mesele Suriye’nin geleceği için terörist ve isyancı unsurların ortadan kaldırılmasıdır. Teröristin, kendi ülkesinin geleceğini düşünmeyenin dinine de mezhebine de bakılmaz…

Ülkemiz ve bölge açısından tarihi bir dönemeçten geçtiğimiz şu günlerde odak noktamızı doğru belirlemeliyiz. Günlük siyasetin kayıkçı kavgalarının enerjimizi sömürmesine izin verilmemeli. İmamoğlu’nun diplomasını bırakalım muhalifler düşünsün. Seçime daha üç yıl var. O zaman yaklaşırken yine kimleri harcayacaklarını nasıl olsa göreceğiz. Adamların psikolojileri bozulduğundan PKK’nın silah bırakması ile ilgili doğru dürüst bir şey bile söyleyemediler. Gerçi onların mantığı bellidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı, Erdoğan lehine olan her şey yanlıştır… İşte bu kafa yüzünden ömür boyu muhalefete mahkûmlar. Bu durumun çok da umurlarında olduğu söylenemez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi