Kıymetli kardeşlerim

Allâhu Teâlâ tarafından yeryüzündeki insanlara gönderilmiş olan son din İslâmiyet’tir. Hiç bir kavme kabileye gönderilmemiştir. Yeryüzündeki insanları Âdem (AS) ile Havva (AS) dünyaya gelmiş top yekûn kardeş ilan etmiş tek ve son olan din İslâmiyet’tir.

“Mü’minler ancak kardeştirler. O hâlde kardeşinizin arasını düzeltin ve Allâh’ın emirlerine uygun yaşayın ki, rahmetine nail olasınız.”

(Hucurât Sûresi / 10. Âyet)

Mü’minler birbirinin derdine ortak olarak, kötülük yapmalarına ve batıla meyletmelerine engel olarak, hayırda yardımlaşarak, selamlaşarak, ziyaretleşerek, hediyeleşerek, birbirini koruyarak, Allâh yolunda yürüyerek İslâm düşmanlarına karşı birlik olarak kardeştirler.

Aralarındaki üstünlük ancak takvâ ile Allah’ın emirlerine uygun yaşamakladır. Bunun dışında kan bağları ve beşerî tedbir ve usullerin, hiçbiri, dînin getirdiği bu kardeşliği tesis edemez.

Bundan dolayı şirkten kaçınmış olan mü’minler, İslâm’ın amelle ilgili şartlarını tam yerine getirmeseler bile Kur’an’ın ifâdesi gereği iman yönünden kardeş olduklarını bilmeli ve kelime-i tevhid davasında birleşmelidirler.

Milliyetçilik adı altında ırkçılık

fikriyatlarıyla tarihte birçok kez kuşatılma süreci yaşadık, coğrafi kuşatma ve zihinsel kuşatma.

İngiliz aklı kirli ideolojilerini, hâkim olmak istediği her bölgede yayıyordu.

En çokta milliyetçilik akımını yayarak ırklar arasında çatışma oluşturdu.

Arapçılık, Kürtçülük, Türkçülük, Ermenicilik ve bunun gibi ırkçı akımlara Osmanlı topraklarında yayarak Osmanlı’nın parçalanmasına neden olmuştu.

Osmanlı yıkılıp Türkiye Cumhuriyetinin’in kurulmasıyla da dizi, sinema, futbol, müzik, farklı ideolojiler, eğitim kurumları, TV kanalları magazin vb. araçlarla zihinsel işgali daha da artırdılar çünkü şunun bilincindeydiler, asla Türkiye’yi tek başına işgâl edemeyeceklerdi.

Kaleyi içten yıkmanın yollarını beyinleri işgâl edip bizleri kuşatmayı başardılar!

Bugün ülkemizde yaşayan mültecilere yapılan ırkçılık bunun en büyük sonucudur ve ispatıdır.

Eski bir Türk gurbetçisi olarak…

Farklı bir Ülkede yaşamanın ne demek olduğunu, ırkçılığın ne anlama geldiğini anlamak için Türkiye sınırlarından çıkıp o çok hayran olduğunuz batı ülkelerine bir gidin.

Zira davulun sesi uzaktan kulağa hep hoş gelir.

Türk ve Müslüman kimliğimden dolayı bizlere yabancı gözüyle bakan, hor gören ve her fırsatta aşağılayan, sosyal dışlamayı her ortamda yapan ve bizleri ötekileştiren ırkçı batı anlayışı ile içimizdeki bu zihniyete yakın bir anlayışı benimseyen ve İslâmi kardeşlik yapısından uzak ümmet olmayı unutan, Türkiye’de yaşayan Suriyeli, Libyalı, Afrikalı, Faslısı Tunuslusu kökeni her ne olursa olsun, böylesine zalimce davrananları ırkçılık yapıp ötekileştirenleri esefle kınıyorum ve bir Müslüman olarak utanç duyuyorum.

İnsanlık değerlerinin gün geçtikçe yok olduğunu ve bununda yegâne sebebinin İslâm ahlâk ve terbiyesinin dışına çıkılıp Allâh’ın emrettiği istikamette olmamaktan kaynaklandığı ortadadır. Kur’an’ı Kerîmin Âyetler’ine ve Peygamber Efendimizin Hâdislerine baktığımızda bunu daha net anlıyoruz.

Allah Resûlü (SAV) :

“Arap’ın Acem’, Acem’in Arap’a üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir” buyuruyor. “İnde ekremeküm indallahi etkaküm-Üstünlük Allâh korkusu ve ilahi emirlere sarılmada.”

Emri bil ma’ruf Nehyi anil münker üzere bulunmak, kardeşini de bulundurmaya çalışmak hususunda Cenâb-ı Hakk her birimize üstün başarılar nasib-i müyesser eylesin.

Âmin…

Selam ve duâ ile…