Ömer Kocabaş
Ömer Kocabaş İsrail ile savaşa hazır mıyız?

İsrail ile savaşa hazır mıyız?

İsrail eliyle Ortadoğu’da kaos çıkarıp, bölgede, İsrail dışında istikrarlı bir devlet bırakmama stratejisi adım adım uygulanmaya devam ediliyor. İsrail, İran düşük yoğunluklu savaşı bitti. İsrail şimdi de Suriye’ye saldırmaya başladı. Tabii ki arka planda Gazze’deki soykırım ara vermeden devam ediyor. Gazze’ye odaklanmamız, Gazze’yi konuşmamız istenmiyor. Her hafta oluşturulan yeni bir gerilim ile cambaza bak denilerek gözümüzü çevirmemizi bekliyorlar. Biz ABD Başkanı Trump’ın, Netanyahu’ya karşı olduğu, anlaşamadıkları masalını dinlemeye devam ederken İsrail her gün yeni bir aşamaya geçiyor. Bölgeyi istedikleri gibi dizayn ettikten sonra Netanyahu’ya şu olmuş, bu olmuş kimin umurunda…

İsrail adım adım sınırımıza yaklaşıyor. Bunun için bahaneleri çok. Şimdi de Dürzileri kullanıyorlar. Adamlar gündüz gözüyle Suriye’nin başkentinde başkanlık sarayını ve genelkurmay başkanlığını vurdu. Suriye’nin askeri varlıklarını ise canları sıkıldıkça vurmaya devam ediyorlar(!) Meselenin Dürzilerin can güvenliği falan olmadığını elbette herkes biliyor. İsrail’de kıvırmıyor zaten açık konuşuyor. Emperyalistler bir ülke içerisindeki bölgelerin, şehirlerin isimlerini kullanmak yerine doğrudan yönden bahsediyorlarsa korkmak gerek. Bahsettikleri yönde mutlaka bir bölme çabaları vardır. Nitekim İsrail’de Suriye ile arasındaki sınır bölgesi olan Güney Suriye’nin silahsızlandırılacağını söylüyor. Bugün silahsızlandırılır, yarın Güney Suriye diye özerk bir bölge oluşturulur. Ardından bölge halkı kendi istediğiyle İsrail’e katılmış olur.

Mesele bu kadar açık, adamlar gündüz gözüyle egemen bir devlettin sınırları içerisinde operasyon yapabiliyor. Bizim basının büyük bir kısmı, ekrana çıkıp ellerindeki çubukla harita üzerinden konuşunca kendisini uzman zannedenler Trump, Netanyahu masalı anlatmaya devam etsinler. Bir rüzgârla göreve gelen Trump’ın derin Amerika’nın kendi için çizdiği sınırların dışına çıkamayacağı belli olalı çok oldu. Laf çok ama icraat yok. Siyonistlerin istediği bir çizgide başkancılık oynamaya devam ediyor. İsrail’in dışında sözde herkese kafa tutuyor, ABD’nin çıkarlarını savunuyormuş gibi görünüyor ama o kadar. Bazıların anlamak istemediği şey şu; günün sonunda İsrail büyük hedefine ulaşsın Trumpmış, Netanyahu’ymuş yok olsun, feda eder geçerler.

İsrail, bizim sınırlarımızın da dahil olduğu büyük hedefine doğru adım adım ilerliyor. Sadece son çeyrek asırlık dönemde yaşanılanlara baksak bile ne demek istediğimiz anlaşılır. Irak, Suriye bugün kâğıt üstünde devletler. Yere göğe konulamayan, efsanelerle şişirilen İran’ın halini yaklaşık iki haftalık savaşta gördük. Sisi sayesinde Mısır’a el koydular. Bölgede Türkiye dışında bir devlet yok. Bunca yaşanılanın ardından en azından İsrail bize saldırmaz diyen çapsız sayısında önemli bir düşüş oldu. Ne işimiz var bizim Ortadoğu ile diyenlerinde sesi kesildi. Meselenin şaka olmadığı tuzu kuru, çapsız, üç, beş şizofren dışında neredeyse anlaşıldı.

Peki, bundan sonrası için biz ne yapacağız? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına bakarsak devletimizin her şeyin farkında olduğunu söyleyebiliriz. Savaşı kimse istemez ama bugün savaşa girecekmişiz gibi de hazır olmalıyız. PKK’nın bitirilme çabası, ülke içerisinde birliktelik, istikrar sağlama çalışmaları boşuna değil. Türk, Kürt, Arap ittifakı, Selçuklu ruhu hedefini “ümmetçilikten bu ülkeye hayır gelmez, burası laik, demokratik bir ülke” sığlıyla değerlendirmeye çalışan muhalifleri de bir kendi hallerine bırakmalıyız. Bırakalım onlar askeri kışlalara yapılan camilerle uğraşsınlar. Ülkemizin dönüşümüne, yarına hazırlanmamıza taş koymasınlar da kendi hallerinde takılsınlar. Çünkü çapları o kadar. Resmi tarih ezberleri, sosyal medyadaki sözde tarihçilerin kısa videolarıyla kendilerini bilgili zannediyorlar.

Sosyal medya demişken geçen hafta yaptığımız uyarıyı tekrar edelim. PKK’nın bitirilme süreci daha tamamlanmadı. Bu noktada herkes ne söylediğine, paylaştığına dikkat etmeli. Etmeyene de ilgili kurumlar müdahale etmeli. Bugünlere kolay gelmedik. Fakat ortalığın yeniden karışması birkaç provokasyona bakar. Sosyal medyada 90’lı yıllarda bölge halkı için bir travmaya dönüşen Toros fotoğrafı paylaşmanın da, Apo’nun giydiği tişörtten giyip poz vermenin de kimseye bir faydası yoktur. Bilinçli ya da bilinçsiz fark etmez, bu tarz saçmalıklara göz yumulmamalı. Bu aşamaya kolay gelmedik, kaybetmek gibi bir niyetimiz de yok.

Günün sonunda uyanık olmalıyız. Türkiye’nin sınır güvenliğinin Gazze’den Suriye’den başladığını aklımızdan çıkarmamalıyız. Gazze’ye olan ilgimizi kaybetmemeliyiz. Gazze düşerse işin sonunun nereye geleceği bellidir. Bu büyük hikâyede Trump, Netanyahu sadece birer figüran. Bunu bilip ona göre hareket etmeliyiz. İçerideki istikrarımızı sağladığımız ölçüde dışarı da güçlü oluruz. Gündelik saçmalıkları bir kenara bırakıp, sağlam adımlar atmalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi

Papa’nın gerçek niyeti ne?

02 Aralık 2025 Salı 00:04

Ailenin fabrika ayarları

25 Kasım 2025 Salı 00:05

Ateşin düştüğü yerden yazıyorum

18 Kasım 2025 Salı 00:03

Zikzaklar sürece zarar verir

11 Kasım 2025 Salı 00:05

Kumara karşıyız! Yasal olmayanına?

04 Kasım 2025 Salı 00:05

Yolun henüz başındayız

21 Ekim 2025 Salı 00:05

Gazze’nin sonu Grozni olmasın

14 Ekim 2025 Salı 00:01

Yaz bitti soykırım devam ediyor

30 Eylül 2025 Salı 00:03