Ömer Kocabaş

Ömer Kocabaş

Korona var mantık yok

Korona var mantık yok

Koronavirüs yoktur ya da virüsü abartmayalım, ciddiye almayalım, hiçbir şey olmamış gibi gündelik hayatımıza devam edelim demiyoruz. Lakin başına koronavirüs ile ilgili tedbir vb. bir isim uydurulunca alınan her kararı da sorgusuz sualsiz kabul etmemizi de kimse beklemesin. Çünkü ne mantığa ne de bilime sığmayan çoğu kararla olan gariban vatandaşa oluyor.

Koronavirüs, bir kısım sözde eğitimli, sekülerlere göre ülkemize umreciler tarafından getirilmişti. Aynı dönemde farklı ülkelerden kontrolsüz şekilde şu kadar insan geldi, virüs doğrudan umrecilerden geldi diye konuşmanın mantığı yok falan demeyin. Çünkü sosyal medyada onların sesi fazla çıkınca söyledikleri de doğal olarak doğru kabul ediliyor. Düne kadar sosyal mesafe, maske vb. diye duyar kasıp camiler başta olmak üzere vatandaşın gittiği pazarların fotoğraflarını paylaşanlar bugün kucak kucağa Ege sahillerindeler. Eğitimli, bilinçli olduklarından virüs onlara bulaşmıyor. Emin olun havalar biraz soğusun, şöyle ekim ayının ortaları gelsin yeniden İstanbul’a dönünce mesafede mesafe diye utanmadan akıl vermeye devam edecekler. Hatta yeni sokağa çıkma yasakları falan da talep ederler. Çünkü yüzsüzlük böyle bir şey.

Herkes çoluk çocuk tatilde, sokakta ama 65 yaş üzerindekilerin yasakları halen devam ediyor. Akşam 8’den sonra evden çıkmak yasak. Kaymakamlıktan izin almadan şehir dışına çıkmak yasak. Anlaşılan biz de yaşlı insanlarımızı feda etmeye çalışıyoruz. Virüsü bahane edip, aylardır anne-babasının evine gitmeyip, sabah akşam oradan buradan fotoğraf paylaşan hayırlı evlatlardan bahsetmiyorum bile. 65 yaş üstü insanlar bu sözde tedbirler sayesinde virüse yakalanmıyorlar ama psikolojik olarak çöktüler. Hastaneye gitmeye korktuklarından diğer hastalıkları da ilerledi. Haşmet Babaoğlu geçenlerde doktorlardan gelen bir mesajla ilgili şöyle yazmıştı: “Bana mesaj gönderip ‘Hastanelere gitmeye korkutulan insanların ölümcül hastalıkları hızla büyüyor; sürekli geç döneme varmış gırtlak ve akciğer kanserleri teşhis ediyoruz’ diyen hekimler bu gerçekleri kamuoyuna açmıyorlar.”

Sadece yaşlılarımız değil, her yaştan vatandaş hastanelere gitmeye korkutulduklarından hastalıklarının ne kadar ilerlediğinin farkında değiller. Aile hekimleri ise farklı bir kafadalar. 5 metreden sizi dinleyip hiçbir muayene falan etmeden ilaç yazıyorlar. Ondan sonra bir şey diyecek olsak vay sağlık çalışanına ne dedi diye hedef tahtasına oturtuluruz. Korona nedeniyle memlekette ağzında sağlam dişi olan insan kalmadı. 2. dalga, 3. dalga diye diye koronadan değilde diğer hastalıklardan öleceğimiz kesin.

Mantıksızlık derken TCDD’den de bahsetmemek olmaz. Şehir içinde dolmuş ve otobüslerde yüzde elli kuralı kalkalı çok oldu. Hatta ayakta yolcu bile alınıyor. Hızlı trenlerde ise hem yüzde elli kuralı geçerli hem sefer sayıları azaltıldı hem de biletlerdeki bütün indirimler kaldırılarak tek tip fiyat uygulamasına geçildi hem de bu fazla oldu galiba(!) Şimdi bunun mantılı bir açıklaması olabilir mi? Elbette yok, size arka plandaki gerçeği söyleyelim. Devlet vatandaşın şehirlerarası seyahat etmemesi için elinden geleni yapıyor. Özel aracı olan kafasına göre takıldığından olan yine gariban vatandaşa oluyor. Konya-Ankara için hızlı trende yer bulamayınca iki katı ücrete otobüse bineceksin ki otobüs firmaları da kazansın. TCDD bayram öncesi ek sefer koyduk açıklaması yapmıştı. Bir yanlışlık var derken aslında yokmuş. Ankara- İstanbul arasına konmuş. Virüs öncesi Konya çıkışlı seferler azaltılmıştı. Şimdi ise günde sadece iki sefer yapılıyor. Oldu olacak onu da kaldırsınlar da tam olsun. Arabası olan keyfine baksın, olmayan da eski günlerde olduğu gibi otogarlarda sürünsün.

Daha bunun gibi onlarca farklı mantıksızlığı sıralayabilirim. Fakat niyetimiz bağcıyı dövmek değil üzüm yemek. İnsanlar başta sağlık sektörü olmak üzere gündelik hayatın çeşitli alanlarında mağdur olunca doğal olarak virüse karşı tedbirlerde azalıyor, bir şekilde ölmeyecek miyiz virüs veya başka bir hastalık ne fark eder noktasına gidiliyor.Sahillerde kucak kucağa olanları, düğün salonlarında oynayanları, sabahtan akşama kadar gezenleri ise Allah’a havale ediyoruz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi
SON YAZILAR