Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

MÂTÜRÎDÎ YÜZYILI

MÂTÜRÎDÎ YÜZYILI

14-15 Eylül 2018 tarihlerinde Selçuk Üniversitesi İmam Mâtürîdî Uygulama ve Araştırma Merkezi  “Uluslararası İmâm Mâtürîdî ve Mâtürîdîlik Literatürü” Sempozyumu düzenledi. Yaklaşık 60 bilim insanın katıldığı bu sempozyumda İmam Mâtürîdî’nin görüşleri değişik veçheleriyle ele alınıp tartışıldı.  Ayrıca Mâtürîdî Literatüre dair de bildiriler sunuldu.

Merhum Necip Fazıl’ın “tohum saç bitmezse toprak utansın” mısralarında dile getirdiği gibi tarihin değişik dönemlerinde saçılan fikir ve düşünce tohumları mümbit ortamını bulamadıkları zaman filiz veremezler. Ne zaman ki, ısı, ışık ve verimli toprak gibi oluşum şartlarını buldukları zaman ihtişamlı bir şekilde insanlığı selamlarlar.  Ben de İmam Mâtürîdî’nin düşüncelerini buna benzetiyorum. Hicrî 4./ Miladi 10. Yüzyılda yaşamış olan  İmam Mâtürîdî’nin düşünce sistemi varlığını devam ettirmiş ama bir Eş’arîlik gibi yaygınlık kazanamamıştır. Bunun tarihi, sosyal, sosyolojik ve hatta stratejik nedenleri vardır. İşin burası ayrı bir tartışma konusu.. İslam geleneğinde bütün Makâlât yazarları Eş’arî.. Bu eserlerin hiçbirisinde İmam-Mâtürîdî yer almamıştır. İmam Mâtürîdî neden yok sayılmıştır? Bu da ayrı bir tartışma konusu. “Yiğidi öldür ama hakkını ver” diye bir söz var. Biz bir gün adâletin tecelli edeceğine inanırız.  Tabii ki, “geciken adâlet, adâlet değildir” diye de bir söz var.

Bugün neden Mâtürîdî diyoruz? Hiç kimse propaganda ile ilelebet gündemde tutulamaz. Eğer bir kimse insanların gönlüne girememişse,  ne yaparsanız yapın toplum vicdanında kabul görmez. Tarihte, nice âlimler, nice devlet adamları, nice şairler var. Çok değerli hizmetler yapmışlardır, muhakkak. Tarih onlardan sitayişle bahseder, ama nisyana terkedilirler. Bazıları da vardır, vücutları çoktan fani olmuştur ama, isimleri ve düşünceleri hala yaşamaya devam eder. İşte bunu onların ihlaslı hizmetlerinde ve basiretli düşünce sistemlerinde aramak gerekir. İmam Mâtürîdî’de de bu kategoriye giren âlimlerden  birisidir.

Müslümanlar 1970’li yıllara gelinceye kadar İmam Mâtürîdî’nin düşüncelerini takipçilerinin eserlerinden öğrendiler. Çünkü onun eserlerinin bir kısmı yazma olup yazma eserler kütüphanelerinin raflarını süslüyordu. Bir kısmı, hatta büyük bir kısmı hala geleneğimizin kayıp halkaları arasında yer almaktadır.  Şeyhü’l-Mütekellimîn Bekir Topaloğlu hocamız ve arkadaşları hayırlı bir hizmete imza attılar.  2003 yılında Kitâbu’t-Tevhîd’i birçok yazmalarını karşılaştırarak edisyon kritiğe tabi tutarak neşretti, daha sonra da ehil elleriyle bu eseri Türkçeye kazandırdı. 2010 yılından itibaren de Te’vîlâtü’l-Kur’an adlı dirayet tefsiri tahkik edilerek neşredildi, şimdilerde bu eserin tercümesi de tamamlanmak üzeredir. İmam-Mâtürîdî ve Mâtürîdî görüşler bu iki kaynaktan yeniden okunmakta ve tartışılmaktadır. Maalesef müellifin  İslamî ilimlerin diğer kanatlarıyla ilgili eserleri kayıp. Ümit ederiz ki çok yakın bir zamanda bu kayıp halkalara da ulaşılır da insanlığın hizmetine sunulur.  İşte bu yüzden bu yüzyıl İmam Mâtürîdî yüzyılı olacaktır, diyoruz. Bu bir temenniden ibarettir.

İmam Mâtürîdî’nin görüşleri konuşulup tartışıldıkça daha çok rağbet artacaktır. Çünkü o, insan doğasına uygun itidale dayalı bir dindarlık anlayışı ortaya koymaktadır. Dini yorumlarken meseleye üç zaviyeden bakmaktadır. Dini; duygusal, rasyonel/entelektüel ve estetik yönleriyle ele almaktadır.  Dolayısıyla o, sadece aklın taleplerine değil, kalbin taleplerine de cevap veren bir kelam yapmaktadır. Onun akla büyük değer vermesi, akıl-nakil dengesini iyi kurması, bilgi araçları üzerinde dikkatli bir teori ortaya koyması hala tartışmalara yol açmaktadır. Onun Kitabu’t-Tevhid’i sadece Allah’ın birliğini ortaya koymaz. Bununla birlikte Müslümanların sosyal tevhidini de öne çıkarır. Yaşadığımız son yüzyılda müslüman dünya arasında ciddi bölünmelerin yaşandığını görüyoruz. İmam Mâtürîdî’nin: “Ehl-i kıble tekfir edilemez” gibi ümmet arasında uzlaşı kültürünü yaygınlaştırmayı hedefleyen bakış açısına ihtiyacımız vardır. Hakeza, din-siyaset ilişkileri konusundaki görüşleri bugünün çağdaş toplum yapılarının yönetim zihniyetine ışık tutar niteliktedir.  İşte bu ve benzeri yaklaşımlar, İmam Mâtürîdî’yi yeniden okuma ve anlamamızı haklı kılacak sebepler arasında yer alır. Tekrar O’nu ve takipçilerini rahmetle anıyor, görüş ve düşüncelerinden azami derecede istifa etmeyi diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi
SON YAZILAR